Hasan Cemal (Milliyet): Bu açıklamalarla bu vaka kapanmaz
"Dünkü yazımda dipnot olarak, Anayasa Mahkemesi’nin eski Başkanı Tülay Tuğcu’nun ’367 Vakası’ ile ilgili olarak askeriyeyle kendisi arasında herhangi bir ilişkinin kurulmadığına dair açıklaması vardı. Aynı gün bu konudaki bir açıklamayı da, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Yener Karahanoğlu yaparak iddiaları yalanlamış. Bu arada, Anayasa Mahkemesi’nin Deniz Kuvvetleri kökenli bir üyesiyle (Serdar Özgüldür) görüştüğünü Ankara Temsilcimiz Fikret Bila’ya söylemiş, ancak bu görüşmelerinin şahsi nitelik taşıdığını, davalarla herhangi bir ilgisi olmadığını belirtmiş... Açıklamalar şimdilik böyle. Bekleyip göreceğiz, çünkü yalnız bu açıklamalarla ‘vaka’nın kapanabileceğini sanmıyorum."
Fehmi Koru (Yeni Şafak): Açıklama iyi ama yeterli değil
"Org. Karahanoğlu ve Tülay Tuğcu’nun açıklamaları konuyu bir başka zemine taşımış oldu. Hukuka ve vicdana aykırı bulunan bir kararı baskı altında aldıkları için mazur görülen bir heyet olmaktan uzaklaştı Anayasa Mahkemesi’nin 367 kararına olumlu oy veren üyeleri ve kendileri açısından daha sorunlu bir hale geldiler. Hiçbir baskı altında kalmadan bu kararı aldıkları iddia edildiğine ve karara yazdıkları gerekçe yeterince hukuki bulunmadığına göre, böyle bir kararı nasıl aldıklarını biraz daha geniş bir biçimde açıklasalar iyi olacak. Anayasa Mahkemesi’nin 367 kararına olumlu oy vermiş üyeleri de bizlere birer açıklama borçlu."
Ergun Babahan (Sabah): Muhtıra haber vermek değil mi?
"Karahanoğlu, iddiaları yalanlarken “darbe yapmanın kurallarından” bahsetmiş.
Kanun yapmak gibi, darbe yapmanın da kuralları varmış meğerse.
Karahanoğlu, bu kuralları açıklamamış nedense, açıklarsa bütün Türkiye darbe yapma prosedürünü öğrenir sayesinde.
Ayrıca, “Haber vererek darbe yapılır mı?” diye sormuş.
Haber verilerek darbe yapılmazsa, 27 Nisan gecesi Genelkurmay sitesine emuhtıra neden konulmuş, bunu anlatır mı acaba?
Konulması yetmiyormuş gibi, kimi gazetecilere konulacağına ilişkin “haber de verilmişti.”
Bu aslında, “Karar çıkmazsa darbe yapacağız” diye haber vermenin Türkçesiydi.
Yani, hem haber verilmiş, hem gözdağı.
Kime verilmiş peki?
Önce Anayasa Mahkemesi’ne, sonra da siyaset kurumuna.
Sonuç da hemen görülmüş."
Emre Aköz (Sabah): Ben buna inanmıyorum
"...Beyan, beyandır. Şimdilik doğru olduğunu kabul ediyoruz. Ama ben buna inanmıyorum.
Sebebini anlatayım:
1) 28 Şubatçı generallerin bazı yargıç ve savcılara, ” Onu öyle yapın, bunu böyle yapın ” diye telefonlar ettiklerini biliyoruz. Yani bu tip müdahaleler bal gibi yapılıyor.
2) Nokta dergisi, ‘Darbe Günlükleri’ni yayınladı. Emekli Oramiral Özden Örnek, Yayın Yönetmeni Alper Görmüş’e karşı ” hakaret ” ve ” iftira ” davası açtı. Sonuçta Görmüş beraat etti. Böylece ‘Günlükler’in doğruluğu ortaya çıktı. (Başka kanıtlar da var.)
3) Madem ‘Günlükler’ sahih, o zaman gelin 21 Ocak 2004’e uzanalım. Şöyle yazılmış: “14.00-14.30 Eski Dışişleri Bakanı Coşkun Kırca’nın ziyareti... 14.45-15.15 Mehmet Ali Kışlalı’nın ziyareti. (...) Her ikisi de bana, ’ zaman geçiyor ve her gün daha kötüye gidiyoruz; ne yapacaksanız yapın, yoksa geç olacak ” mesajını verdiler.”
Yani Radikal yazarı, gazeteci Mehmet Ali Kışlalı, ordunun siyasete müdahale etmesini istiyor.
Peki, ‘Günlükler’ ortaya çıkınca Kışlalı ne dedi? 20 Nisan 2007’de şöyle yazdı: “Nokta piyasaya çıktığında (...) arayan muhabir meslektaşlara kısaca ’ Özden Amiral’i birkaç defa ziyaret ettim. Ama kendisine bu tarz görüş bildirmiş olmam söz konusu olamaz’ dedim. (...) Özden Amiral de, bir günlüğün mevcut olmadığını söylüyor.”
Hadi buyurun bakalım!
“Kendisine bu tarz görüş bildirmiş olmam söz konusu olamaz” diyor. Ben bu cümleye geçen yıl okuduğumda da inanmamıştım. Çünkü:
- Bu tip ” ret ” cümleleri öyle yandan çarklı biçimde kurulmaz. ” Amiralle buluştum ama böyle bir şey demedim ” diye yazarsın, olur biter.
- Ama öyle yazmıyor. Yazamıyor. ” Ben yapmadım ” diyemiyor Kışlalı. ” Söz konusu olamaz ” diyebiliyor ancak. Yani topu bize ( söz konusu edenlere ) atıyor. Niye söz konusu olamazmış ki?
- Amiralle konuşmuş; ‘günlük’ yokmuş. Ee, var işte! Hem de adıyla, sanıyla, tarihiyle, yeriyle var...
Tekrarlayayım: Beyanı doğru kabul ederiz ama şimdilik. İnanmamızı, güvenmemizi ise beklemeyin. Çünkü vukuatınız çok."
ntvmsnbc.com
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...