BAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan, akaryakıt başta olmak üzere bazı tüketim mallarında dolaylı vergilerin yüksekliğini kabul ederken bunun en büyük sebebinin gelir vergisi toplayamamak olduğunu söyledi.
Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 2010 yılında bütçenin çok iyi performans göstermesine rağmen dolaylı vergilerde bir indirimin sözkonusu olamayacağını söyledi. Babacan, katıldığı bir televizyon programında seçimlerden sonra KDV ve ÖTV oranları ile ilgili değişiklik olup olmayacağı sorusuna şöyle yanıt verdi:
“2011 yılının bütçesini yaptık. 2011 yılında yani plan, program dışı, bütçe dışı herhangi bir şey yapmamız mümkün değil. Bütçemizi yaptık, oradan belli bir gelir beklentimiz var. Dolayısıyla KDV ve ÖTV oranlarında gelirimizi azaltıcı etki doğuran bir adımı atmamız mümkün değil. O zaman biz bütçe hedeflerinden sapmaya başlarız. Bütçe hedeflerinden sapan ülkelerin ne duruma düştüğünün de şu anda fiili, canlı örneklerini görüyoruz. Burada belki bazı kalemlerde her kalemde değil, bazı kalemlerde...”
Türkiye’nin elektrik fiyatı açısından Avrupa ile mukayese edildiğinde ucuz ülkelerden biri olduğunu kaydeden Babacan, BOTAŞ’ın da doğalgazı hemen hemen aldığı fiyata sattığını söyledi. Babacan, “Doğalgaz zaten neyse o. Doğalgaz hemen hemen başa baş şu anda” dedi. Akaryakıt fiyatlarının üzerindeki ÖTV’nin yüksek olduğunu belirten Babacan, “Ama bu Avrupa’daki her ülkede var. Az ya da çok her ülkede var. Biz yüksek birkaç ülkeden biriyiz Avrupa’da o doğru. Ama öte yandan gelir vergisi biz toplayamıyoruz. Türkiye’deki bütün iş adamları, avukatlar, iş dünyası, mühendisler, doktorlar topu topu ne kadar vergi ödüyorlar 2 milyar gelir vergisi” diye konuştu. Babacan, sadece sigaranın ÖTV’sinden her yıl “tıkır tıkır” gelen verginin 15 milyar lira olduğunu anımsattı.
Babacan krizde Avrupa ve ABD’nin yaptığı yanlışları sıraladı
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye’nin 2010 yılını gerçekten güzel bir tabloyla kapattığını söylerken Avrupa ve ABD’’nin ise sorunlarla uğraştığına dikkat çekti. Ali Babacan, Türkiye’nin hem kendi geçmişi ile hem de bulunduğu Avrupa bölgesindeki ülkelerle mukayese edildiğinde “çok çok iyi bir noktada” olduğunu belirtti.
Maliye Bakanlığı’nın sadece merkezi hükümetin bütçesini açıkladığını, bunun içerisine KİT’leri, belediyeleri, fonları katıp toplam kamunun ayrı bir bütçe hesabını açıkladıklarını, bunun Mart ayı sonunu bulduğunu anlatan Babacan, “Orada da hedeflerimizden daha iyi bir sonuç bekliyoruz. Merkezi hükümet bütçesindeki performansa benzer bir performansı biz öbür tarafta bekliyoruz” diye konuştu.
ABD açmaza gidiyor
2011 yılının çok büyük riskleri de içinde barındıracak bir yıl olduğuna işaret eden Babacan, ABD’de borç stokunun hızla artmaya devam ettiğini, bunun ne zaman nasıl durdurulacağı konusunda plan, program olmadığını söyledi. Borç stoku hızla artarken büyüme hızının çok yüksek olmadığını, işsizliğin de düşmediğini ifade eden Babacan, “Amerika gerçekten bir çıkmaza doğru gidiyor” dedi. Karşılıksız çok yüksek miktarda dolar basıldığını, bütçe açıklarını, bankaların zararlarını dolar basarak kapattıklarını belirten Babacan, bu kadar yüksek miktarda karşılıksız para basılmasının doların önümüzdeki dönemde değerinin oldukça zikzaklı seyretmesine neden olacağını anlattı.
G20’de yanlış karar alındı
Babacan, Yunanistan devlet kağıtlarının çoğunun Fransız ve Alman bankalarının elinde olduğunu, bugün Yunanistan “borcumu ödemiyorum” dese birkaç büyük Alman ve birkaç büyük Fransız bankasının yarın kapılarını açamayabileceğini, bütün sistemin ona dayalı olduğunu kaydetti. Babacan, geçen yıl son AB zirvesinde çok yanlış bir karar alındığını, “hayretler içerisinde izlediklerini” belirterek, “İnşallah ondan geri dönerler diyoruz. Dediler ki, ’2013’ten sonra bu devlet kağıtlarını satın alanlar da masrafın bir kısmını, maliyeti üstlenmeli’. Bu şu demek, ’Bugün, bu ülkelerin kamu kağıtlarını, hazine kağıtlarını satın alıyorsunuz ama o kağıtların yarın bir kısmı ödenebilir, bir kısmı ödenemez haberiniz olsun diye şimdiden, bunu bir zirve kararı olarak ilan ettiler” diye konuştu. Babacan, bunun ilelebet Avrupa’yı istikrarsız bir bölge haline getirebilecek çok yanlış bir karar olduğunu vurguladı.
Babacan, krize karşı daha çok para harcayan Avrupalı ve ABD’li liderlerin de yanlş yaptığını belirtti. Babacan “Biz de bir tabir vardır, ’ekonomiye can suyu’ diye bir tabir. Çok tehlikeli bir tabirdir. Bunu bir verelim de ondan sonrasına bakarız. Borcunuz zaten yüksekse kamuya daha fazla para harcatarak ekonomik büyüme elde etmeniz mümkün değil” diye konuştu.
Çağlayan: TL değerli olmasa ithalatımız 8 milyar $ düşerdi
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Aralık ayında 18-20 milyar dolar civarında bir ithalatın gerçekleşeceğini ve 2010 yılı ithalatının yüzde 30’luk artışla 183 milyar dolar düzeyinde olacağını tahmin ettiklerini bildirdi. İthalat rakamlarına ilişkin basın toplantısında Çağlayan, dünyanın global krizi yaşarken, sadece Türkiye’nin değil, bütün dünyanın hedefinin ihracatıartırmak, herkesin derdinin selden kütük kapmak olduğunu söyledi.
Zafer Çağlayan, kesinleşen 11 aylık 2010 yılı verilerine göre, en çok ithalat yapılan ilk 10 ülkenin sırasıyla Rusya, Almanya, Çin, ABD, İtalya, Fransa, İran, İspanya, İngiltere ve Ukrayna, ilk 10 ülkenin 164.9 milyar dolarlık 11 aylık toplam ithalat içindeki payının 95.5 milyar dolarla yüzde 58 olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
“Burada bir şeye dikkatinizi çekmek istiyorum, ithalatımızdaki ilk 10 ülke içinde yer alan ve en çok petrol, doğal gaz ve kömür ithal ettiğimiz Rusya ile İran pazarlarıyla dış ticaretimiz çok enteresan bir yapıda. 11 ayda Rusya’ya ihracatımız 4.1 milyar dolar, ithalatımız 19.1 milyar dolar. İran’a ihracatımız da 2.7 milyar dolar, ithalatımız 6.9 milyar dolar. Bu iki ülkeyi toplam olarak alırsak 11 ayda 6.8 milyar dolar ihracat, 26 milyar dolar da ithalatımız var. Bu durumda dış ticaret açığımız 19.2 milyar doları buluyor. Fakat bu iki ülkeden yaptığımız enerji kaynakları yani petrol, doğal gaz ve kömür ithalatımız ise 20.1 milyar dolara ulaşıyor. Yani, enerji kaynakları ithal etmek zorunda olmasak, Rusya ve İran’la olan dış ticaretimizde yaklaşık bir milyar dolar fazla vermiş olacaktık.”
Çağlayan enerji kaynaklarının yıllık maliyetinin 38 milyar doları bulduğuna da dikkat çekerek bu olmasa dış ticaret açığının makul seviyelere ineceğini belirtti. Çağlayan, 2010’da TL’nin reel olarak değer kazanmamış olması halinde geçen yıl 8 milyar dolar daha az ithalat yapılmış olacağına da dikkat çekti. Çağlayan, düşük kurun ithalatı patlattığını, özellikle otomotiv ve makine sektöründe bunun çok ciddi yaşandığını ifade etti.
GAZETEVATAN
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...