Besin alerjileri, vücudun besinlere karşı gösterdiği aşırı duyarlılık reaksiyonları sonucu gelişiyor. Yetişkinlerde de görülüyor ancak en çok çocukları etkiliyor. Araştırmalara göre, besin alerjisinin erişkinlerde görülme oranı %3, çocuklarda ise % 6.
Gerek tanı yöntemlerindeki ilerlemeler gerekse farkındalığın artması sonucu besin alerjilerinin artık daha kolay tedavi edildiğini belirten Memorial Şişli Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ercan Tutak, besin alerjilerinin görülme sıklığındaki artışta birçok faktörün rol oynadığını vurguluyor:
“Genetiğe bağlı olarak anne ya da babada besin alerjisi olması, hijyen hipotezi yani bağışıklığı güçlendirmek için erken yaşta mikropla tanıştırılması gereken çocuklara karşı aşırı korumacı davranmak, onları sokağa ya da parka çıkarmamak, besinlerin içeriği, gıdaların işlenme yöntemleri ve çevresel etmenler besin alerjilerinin görülme sıklığını artırmaktadır.”
AŞIRI HİJYEN ÇOCUĞU ALERJİK BÜNYELİ YAPIYOR!
Doktor Ercan Tutak’ın işaret ettiği hijyen hipotezi, günümüzde allerjik hastalıklardaki artışın önemli nedenleri arasında gösteriliyor. Buna göre, çocukluk döneminde enfeksiyon ajanlarına yetersiz düzeyde maruz kalan çocuklarda, alerjik hastalıkların gelişme riski artıyor.
Vücudun bazı besinlere gösterdiği aşırı reaksiyonların, ani tip veya gecikmiş tip aşırı duyarlılık halleri olduğunu aktaran ve “Besin alerjileri çok geniş yelpazede bulgu vermektedir. Bu belirtileri, deride, sindirim sisteminde ya da solunum yollarında görülebilir” diyen Tutak, besin alerjisi belirtilerini şu şekilde gruplandırıyor:
• Ciltte: Ürtiker (kaşıntı) – anjioödem, egzema (atopik dermatit).
• Sindirim sisteminde: Kusma, gastro-ösofageal reflü, kilo alamama, dışkılama sorunları.
• Solunum yolunda: Burun akıntısı, burun tıkanıklığı, hapşırık, öksürük, hırıltı ve nefes darlığı.
• Anafilaksi ise besin alerjisinde görülebilen ve hayatı tehdit edebilen reaksiyonlardandır.
“BESİN ALERJİLERİNDE KANITLANMIŞ RADİKAL TEDAVİ YÖNTEMİ YOK”
Besin alerjisinden şüphe edilen bir çocukta klinik değerlendirmenin büyük önem taşıdığını söyleyen ve “Bu değerlendirme mümkünse bir çocuk doktoru ve ardından çocuk alerji uzmanları tarafından yapılmalıdır” vurgusu yapan Dr. Tutak, tedavide izlenen yol hakkında ise şunları aktarıyor:
“Klinik değerlendirmeye ek olarak laboratuvar yöntemlerinden de yararlanılır. Kandan bakılan serum spesifik IgE düzeyleri, deri testleri ve klinik ortamda yapılan besin provokasyon testleri besin alerjisi tanısını koymada kullanılan yöntemlerdir. Besin alerjilerinde kanıtlanmış bir radikal tedavi yöntemi yoktur. Hastanın alerjik olduğu besin ve ürünlerinden kaçınması reaksiyonları önlemenin tek yoludur. Çok az miktardaki besinlerin tüketilmesiyle bile şiddetli reaksiyon olabileceği için mutlak kaçınma şarttır. Önemli bir besin diyetten çıkarılmışsa beslenme bozukluğunun önlenmesi için diyetin düzenlenmesi gereklidir. Ayrıca besin alerjisi olan hastalarda ortaya çıkan hafif reaksiyonlarda antihistaminik ilaçlar ve kortikosteroidler kullanılabilir. İnek sütü alerjisi olan bebeklerin beslenmesi çok önemlidir. Hayatın ilk altı ayı içerinde anne sütü tek başına yeterlidir. Ancak anne sütü yetmeyen ya da altı ayı geçmiş bebeklerde hekimin önereceği mamalar kullanılabilir. Çocuk büyüdüğü zaman için de bazı acil eylem planları oluşturmak gerekir. Ailelerin bu konuda bilinçlendirilmesi önemlidir. Aileler çocuklarını da besin alerjisi konusunda bilgilendirmelidir. Örneğin besin alerjisi olan çocuk okulda arkadaşlarının yiyeceklerini paylaşmamalıdır. Restoranlarda verilen yiyeceklerin içerikleri öğrenilmelidir, marketlerde ürünlerin etiketleri dikkatli okunmalıdır. Tüm bunlar tedavinin bir parçasıdır.”
BESİN ALERJİLERİ KONTROL ALTINA ALINABİLİYOR
Besin alerjileri genellikle çocuğun yaşı ilerledikçe ortadan kalkıyor ancak bazı vakalarda sorun uzun yıllar devam edebiliyor. Reaksiyon gösterilen besinin belirli sürelerde diyetten çıkarılması ve daha sonra tolerans gelişiminin değerlendirilmesiyle besin alerjileri kontrol altına alınabiliyor. Çocuğun alerjisi olduğu besine karşı toleransın gelişip gelişmediği mutlaka klinik ve laboratuvar yöntemleri ile saptanması gerektiğinin altını çizen Doç. Tutak, ailesinde alerji öyküsü olan çocukların bir çocuk alerji uzmanı tarafından değerlendirilmesini öneriyor ve sözlerini, “Çocuklar büyüklerin minyatürü değildir. Bu nedenle çocukluk çağındaki alerjik hastalıkların doğal seyrini bilmek, besin alerjilerine yaklaşım ve büyümekte olan çocuğa uygun diyet önerilmesi hayat kalitesini artıracaktır” şeklinde tamamlıyo
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...