Milattan önce 3. yüzyılın başlarında Mısır’ın İskenderiye kentinde kurulan Bibliotheca Alexandrina, günümüzde İskenderiye Müzesi olarak biliniyor. Tarihte oldukça önemli bir yere sahip olan bu dev mimari, eski çağlardan günümüze kadar sayısız sanatçı için en nitelikli kaynaklardan biri oldu. Eski kaynaklara göre yaklaşık 900.000 cilt el yazması eserin bulunduğu bu dev kütüphanede aynı zamanda muhteşem koleksiyonlar da yer alıyor.
Bilimsel çalışmalar amacıyla da kullanılıyordu
Mısır İmparatorluğu’nun dağılmasından sonra savaşı sevmeyen, bilim ve sanata düşkünlüğüyle tanınan hükümdar Ptolemaeus tarafından kurulan Bibliotheca Alexandrina, büyük bir özenin izlerini taşıyor.
Saraya yakın bir bölgede inşa edilen kütüphane, o dönemde müze olarak da kullanılıyordu. Kütüphanenin içerisinde yer alan sayısız esere karşın, hayvan ve bitkilerden de örnekler bulunuyordu. Bu da sanatın yer aldığı kütüphanenin yanı sıra, yapının müze bölümünde bilimsel konuda çalışmalar yapıldığını da gösteriyordu. Ayrıca rasathane ve botanik bahçesinin de yer aldığı yapıda anatomi odası da yer alırken; fizik, kimya, matematik, tıp, astronomi gibi bilim dalları üzerinde de çalışmalar yapılıyordu. Böylece bilim adına birçok gelişmenin kaydedilmesi de mümkün oluyordu.
Her belge kayıt altına alınarak arşiv genişletiliyordu
Bir kütüphane ve müzeden çok daha fazlası olan Bibliotheca Alexandrina, elbette en çok kütüphane bölümüyle ön plana çıkıyordu. Filmlere bile konu olacak şekilde büyük bir kültürel yapı olan kütüphanenin müdürü, eline geçirdiği her yazılı belgeyi ya da nesneyi kütüphanesinde kayıt altına alma yetkisini elinde bulunduruyordu.
Bu yüzden Mısır’a giden her kitap, öncelikle İskenderiye Kütüphanesi’nden geçmek durumundaydı. Kütüphanedeki yetkililer eserin ya da yazılı belgenin bir kopyasını aldıktan sonra eseri sahibine teslim edebilirdi. Bunun yanı sıra, başka ülkelere gidenler de oralarda buldukları eserleri alarak kütüphaneye götürürlerdi. Böylece zaman içerisinde kütüphanedeki kaynakların sayısı gittikçe çoğalmaya başladı. Tüm bu sistem ise o dönemlerde ne kadar hassas ve titiz bir çalışma yapıldığının en önemli göstergesiydi.
Muhteşem büyüklükte ve çok amaçlı kullanılan bir yapıydı
Devasa bir yapıya sahip olan Bibliotheca Alexandrina’nın içerisinde aynı anda yaklaşık 2500 kişi durabiliyordu. Granit malzemeden oluşan duvarlar dışında, yapının en dikkat çekici ve düşünülmüş özellikleri arasında pencere sistemi yer alıyordu. Çünkü pencerelerin malzemesi ve yerleşimi hem güneş ışınlarının içeriye girmesine izin vermek hem de güneş ışınlarının eserleri yıpratmasını önlemek amacıyla mükemmel bir şekilde ayarlanabiliyordu.
Büyük ana salonun yanı sıra, 4 kütüphane bölümünün yer aldığı ve her bir bölümünün farklı yaş grubuna ve sosyal gruba hitap ettiği yapıda aynı zamanda 4 müze, bir konferans salonu, sergi ve etkinlik salonları da bulunuyordu. Bu görkemli kütüphane çeşitli sebeplerden yakılınca yerine, Yeni İskenderiye Kütüphanesi yapılmış ve 2002 yılında hizmete açılmıştır.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...