Gazeteci Emin Çölaşan ve Mustafa Balbay, ART televizyonunda yaptıkları programda Türkiye tarihinde bu boyutta bir baskının ve şantajın görülmediğini açıkladılar…
İşte Kerimcan Kamal’ın kaleminden eşi görülmemiş uygulama…
Rezaleti sansürleyecek misiniz?
Biliyorsunuz bu hükümet tek tek bankalardan,Kanaltürk'ün aralarında benim de bulunduğum kurucuları ve bazı programcıları ile ilgili tüm özel ve şahsi hesap bilgilerini,nereye kime para aktardıklarını mesela aile fertlerine gönderdiğimiz paralar,mesela çocuğumuzun okul taksidi,mesela kredi kartı borcumuz ,evimizin özel giderleri gibi-öğrenmek istemiş.
Utanmamışlar bunu bir de yazı ile yollamışlar.
Suçumuz ne?
Hükümeti eleştiren yayın yapmak.
Başka ne?Niye araştırılıyoruz?
Başka sebep yok.
Ustamız Emin Çölaşan 'da bu rezaleti öğrenmiş üstelik belgesini de bulmuş.
Emin Çölaşan ve Mustafa Balbay bu skandalı,bu faşizmi Avrasya televizyonundaki programlarında açıkladılar.
İfşa ettiler.
Bende bu yazıyı onların programları biter bitmez kaleme alıyorum.
Çünkü biliyorum ki normal şartlarda bu haber hükümeti sallar,düşürür.
Sırasıyla maliye bakanı,başbakan istifa etmek zorunda kalırlar.
Bu demokrasiye yeni geçmiş bir Afrika ülkesinde de böyle olur, Amerika Birleşik Devletleri'nde de böyle olur ,her yerde böyle olur.
Bu rezillik üzerine hiç bir başbakan koltuğunda oturamaz.
Oturmamalıdır.
Başbakanların bu ve benzeri skandallar üzerine koltuklarında oturamamalarını askerler yada polisler yada başka bir silahlı güç sağlamaz.
Bu tür başbakanların,yani her türlü rezalete karşı pişkin pişkin koltuğunuda oturmaya çalışan başbakanların oradan indirilmeleri için illa ki bir halk devrimi gerekmez.
Yüzbinler, milyonların başkente yürümesi, turuncu,mavi halk hareketleri gerekli değildir illa ki .
Çünkü demokrasilerde böyle pişkin adamları yerinden etmek için basın vardır basın!
Basın böyle zamanlarda ülkenin en büyük gücü olur ve tıpkı sağanak yağmur gibi öyle bir bastırır ki bütün pisliği, çamuru önüne katar götürür .
Basının gerçek gücü budur.
Şimdi bu olay sonrası hangi basın kuruluşunun nasıl bir tepki vereceğini bilmeden kaleme aldığım bu yazıda size bir öykü anlatacağım.
Bu öyküden herkesin en başta da gazeteci meslekdaşlarımın yada basın sahiplerinin ders çıkarmasını umuyorum.
Bu öyküden Türkiye Gazeteciler Derneğinin,Basın Konseyinin,Televizyon Yayıncıları Derneğinin ders çıkarmasını umuyorum.
Çünkü görev onlarındır.
Daha fazla şey yazmaya gerek duymuyorum.Sizleri de bu kuruluşlara baskı yapmaya davet ediyorum.
Tüm televizyonları ,gazeteleri, radyoları arayın,tüm basın meslek kuruluşlarını arayın,Rtük'ü arayın,mail atın ,faks çekin ve bu rezaleti halka duyurmaları gerektiğini söyleyin.
Bugün suskun basın karşısında haber alma özgürlüğünü savunacak merci sizsiniz yani halktır!
Gelelim öykümüze.
Bu öykünün kahramanları üç inek ve kurt sürüsü.
Bütün bahar boyunca rahat rahat otlakta otlayan inekler kışın gelmesi ile birlikte kurt sürüsünün tehtidi ile karşılaşmış.
Beyaz inek, kahverengi inek ve siyah inek kurtların yavaş yavaş yamaçlardan indiğini görünce kendi aralarında ,kurtlara karşı beraber mücadele etmeye yemin etmişler.
Gerçekten de kurtların aç ve güçsüz saldrıları karşısında ineklerin dayanışması sonuç vermiş.
Kurtlar inekleri bir türlü yemeyi başaramamış.
Bırak yemeyi yanlarına bile yaklaşamamışlar.Çünkü bütün inekler birbirinin arkasını kolluyor, yaklaşan bitap haldeki kurtlara tekmeyi basıyorlarmış.
Ancak kurtlar sabırlıymış ve aç karınlarını doyurma içgüdüsü onları daha inatçı yapıyormuş.
Zaman geçtikçe ineklerin direnci düşmeye başlamış,yorulmuşlar.
Artık her yeni saldırıda birbirinin arkasını kollamak yerine kendi mücadelelerine bakmaya başlamışlar.
Bunu farkeden kurt sürüsünü kurnaz ve yaşlı lideri ineklerden beyaz ve kahverengi olanı ile görüşmek istemiş.
İki inek arkadaşlarından habersiz kurt sürüsünün lideri ile buluşmuş.
Büyük kurt ineklere "boşuna direnmeyin" demiş.
-Hepinizi yemek zorunda değiliz,ama birinizi mutlaka yiyeceğiz.O yüzden siyah ineği bize verin canınızı kurtarın.Hem bütün her yer bembeyaz karla kaplı iken siyah inek en çok göze batanınız.Onu bize verin.Beyaz inek,sen zaten karlarda farkedilmiyorsun, kahverengi sende aralarında en kuvvetli olanısın,size bir şey yapmayalım."
Beyaz ve kahverengi ineğe bu teklif makul gelmiş.İlk saldırıda siyah ineğin arkasında çekilivermişler.Siyah inek kurtlar tarafından parçalanırken feryadı bütün ovaya yayılmış ama arkadaşları arkalarını dönmüşler.
Zaman geçmiş kurt sürüsünün açlığı yeniden başgöstermiş.Ve saldırılar yeniden başlamış.Ancak kahverenginin gücü ve beyazın farkedilmezliği sayesinde inekler direnmeyi başarmışlar.
Kurt sürüsünün lideri bir kez daha bu kez kahverengi inek ile görüşmeyi istemiş.
Kahverengi inek beyaz dan habersiz görüşmeyi kabul etmiş.
Yaşlı kurt "sürüm siyah ineği yedikten sonra daha da güçlendi üstelik beyaz inek aranızda en güçsüz olanınızdı.Onunla birlikte fazla dayanamazsın,sürümü engelleyemem , seni de birlikte yerler ,ama beyazın arkasından çekilirsen sürüm sadece onu yer ve sende canını kurtarırsın" demiş.
Kahverengi inek bu teklifi akıllıca bulmuş ve ilk saldırıda beyazın arkasından çekilmiş.
Kurtlar olanca açlıkları ile beyazı yemeye başlamışlar.Kahverengi ise donuk gözlerle seyretmeyi tercih etmiş.Beyazın feryatları tıpkı ilk yenen siyah inek gibi ovayı çınlatmış.Kurtlar ziyafetlerini tamamlayınca hiç vakit kaybetmeden kahverengi ineğin etrafını çevirmişler.Kahverengi olanca gücüyle bağırıyormuş.
-Ben liderinizle anlaşma yaptım, beyazı yemeniz karşılığında canımı bağışlayacaktınız,yaşamak istiyorum.
Sürünün lideri yavaş yavaş ve gülümseyerek kurtların arasından geçmiş ve kahverengi ineğin yanına gelmiş.
Kahverengi inek daha neye uğradığını anlamadan ilk pençeyi yaşlı kurt vurmuş ve demiş ki:
-Hiç üzülme,sen zaten yaşamıyorsun.Çünkü biz seni aslında ilk arkadaşını, siyah ineği sattığın zaman yemiştik bile.
Sürü kahverengi ineği göz açıp kapatıncaya kadar mideye indirmiş.
Gazetecilerin birbirlerine öykülerle dert anlatmaları gereken zaman geldiyse basının durumu gerçekten vahim demektir.
Dediğim gibi bu yazıyı daha hiç bir tepkiyi görmeden yazıyorum ve umuyorum ki basının durumu sandığımız kadar kötü değildir.
Aksi halde sona kalacak akıllımız sanmasın ki çok yaşayacak çünkü o ilk sattığı ile çoktan yenmiş olacaktır.
Şimdi soruyorum :
Bu rezaleti sansürleyecek misiniz?
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...