“Şeker Kurumu’nun kapatılması ile kota sınırlaması umutları boşa çıktı”
Genel Başkan Uysal, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu görüşleri ifade etti:
“OHAL kapsamında hazırlanan 696 sayılı KHK ile Şeker Kurumu’nun kapatılması ve bu kurumun görevlerinin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na devriyle birlikte ortaya çıkabilecek olan sakıncalara dikkat çekmek isterim.
Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için birtakım verileri sizlerle paylaşmak isterim:
“Şeker pancarı üreticisi hızla azalıyor”
Dünya şeker üretiminin yüzde 82’si şeker kamışından, yüzde 18’i ise şeker pancarından elde edilmektedir. Kamış ya da pancar çeşitliliğini de coğrafi ve ekolojik koşullar belirlemektedir. Türkiye toprakları bu açıdan, pancar üretimi yapmaya çok elverişli bir ülkedir. Gelin görün ki Pankobirlik’in verilerine göre 2003 yılında 459.521 çiftçimizin 319.498 hektar ekim alanında yaptığı şeker pancarı üretimi, 2015 verilerine göre 122.531 çiftçimizin 272.990 hektar alanda ekim yapması şeklinde gerçekleşmiştir.
Uygulanan yanlış tarım politikaları sonucunda şeker pancarı üreten çiftçi sayımızdaki ve ekim alanlarındaki düşüş, bu verilerden de gayet iyi anlaşılmaktadır.
“Bu bir kamikaze hareketidir”
Peki, hangi yanlış politika uygulanıyor bugün?
696 sayılı KHK ile Şeker Kurumu'nun kapatılması; pancar üreticilerinde büyük bir endişeye yol açmasına karşın, Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) üreticilerinde kararın sektörün önünü açabilecek bir karar olduğu düşüncesi hâkim olmuştur.
Nişasta Bazlı Şekerler; farklı isimlendirmeler altında büyük çoğunlukla Mısır Şekerinden üretilen Fruktoz içerikli şekerlerdir. AB ülkelerinde izoglukoz (HFCS: High Fruktoz Corn Syroup) olarak tanımlanmıştır. Bu ürünler ise dolaylı/dolaysız olarak organ yıkımlarına yol açan kansorejen maddeler arasında yer almaktadır.
Ülkemizde belirlenen 2.670.000 ton şeker tüketim tahminine bu yıl için belirlenen yüzde 10'luk kotaya göre 267.000 ton, Mısır Şekeri üretilip pazarlanacaktır. Tabiri caizse bu bir kamikaze hareketidir. Maalesef ucuz olması dolayısıyla (1 kilogram glukoz şurubu, 22 kilogram şeker pancarına tekabül ediyor) milletimizin sağlığı ve pancar üretimi yapan çiftçilerimiz ikinci plana itilerek, Nişasta Bazlı şeker üreticileri ve üretiminden yana bir politika izleniyor.
Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hırvatistan, Hollanda, İngiltere, İsveç, Litvanya, Portekiz, Yunanistan, Ukrayna gibi ülkelerde NBŞ üretimine hiç izin verilmezken; izin veren AB ülkelerinde bu ürünlere ortalama yüzde 5,3 kota uygulanırken, ülkemizde maalesef yüzde 10’luk kotaya göre 267.000 ton üretim yapılmaktadır.
“Türkiye’de obez oranı yüzde 19,6”
Buradan dikkat çekmek istediğim diğer konu ise; Türkiye’deki obez oranının bütün bu saydıklarımıza paralel olarak ulaştığı rakamdır. TUİK verilerine göre 2016 yılında Türkiye’de boy ve kilo değerleri kullanılarak hesaplanan vücut kitle indeksi incelendiğinde; 15 yaş ve üstü obez bireylerin oranı yüzde 19,6 oldu. Cinsiyet ayrımında bakıldığında; 2016 yılında kadınların yüzde 23,9’unun obez, yüzde 30,1’inin ise obez öncesi olduğu görüldü. Erkeklerde ise bu oranların sırasıyla, yüzde 15,2 ve yüzde 38,6 olduğu gözlendi. Buradan baktığımızda bile felaketi görebiliriz. Asıl önemli olan insanların ne kadar miktarda şeker tükettiği ve bunun ne kadarının NBŞ’den geldiğidir.
“Beklentimiz; gerek ülkemiz tarımı açısından gerekse halk sağlığı açısından bu sıkıntılı durumun ortadan kaldırılmasıdır”
Tarım, Demokrat Parti olarak geçmişte olduğu gibi bugün de en öncelikli konularımız arasındadır. Halka hizmet Hakk’a hizmettir mantığı içerisinde çiftçimizin sorunları öncelikli meselemiz olmakla birlikte, milletimizin sağlıklı üretim ve tüketim yapmasını sağlamak da bizim kendimizi sorumlu hissettiğimiz konular arasında yer almaktadır.
Şeker Kurumu’nun kapatılması akabinde Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın sorumluluk ve yetkinlik üstlenerek NBŞ kotasını yüzde1’lere çekmesi gerekirken; 2018 yılı için kotanın yüzde 10 seviyesinde olması hem bizlerde hem de çiftçilerimizde endişelerimizin devam etmesine yol açmıştır. Oysa beklentimiz; gerek ülkemiz tarımı açısından gerekse halk sağlığı açısından bu sıkıntılı durumun ortadan kaldırılmasıdır. Konuyu sorumluluk anlayışımız üzerinden tartışmaya açıyor ve kamuoyunun bilgilerine sunuyoruz.”
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...