Petrol fiyatlarının 117 doları geçerek tarihi rekor seviyelere ulaştığı ve geçen yıla kadar "çılgınca" diye nitelenen 200 dolar düzeyinin artık telaffuz edilir hale geldiği bu dönemde, "bilinen" haliyle dünyanın sonunun geldiği ve enerjinin biçimlendireceği yeni bir devrin başladığı belirtildi.
Hampshire College"da barış ve dünya güvenliği çalışmaları profesörü olan Michael T. Klare, Metropolitan Books tarafından yayımlanan 'Rising Powers, Shrinking Planet: The New Geopolitics of Energy' adlı son kitabında, küresel petrol endüstrisinin durumu, petrol arzındaki daralma ve artan talebe ilişkin karamsar değerlendirmelerde bulundu.
Yazar, yükselen maliyetler, artan talep ve sınırlı petrol arzı ile alternatif enerji kaynakları alanında kayda değer gelişme sağlanamadığına işaret ederek, bütün bu faktörlerin, arz ve talep ekonomileri üzerinde temellenen yeni bir dünya düzenine yol açacağı tahmininde bulundu. Yazara göre yeni dünya düzeninde güç, petrol ve gaz zengini ülkeler lehine değişecek.
ÇİN VE HİNDİSTAN, TALEBİ PATLATTI
Halihazırda rekor seviyelerden işlem gören petrol fiyatlarının, kaynaklardaki daralma ve dağıtımda yoğunlaşan rekabet nedeniyle daha da artmasının kesin göründüğüne dikkat çeken Klare, yıllar önce enerjinin bol olduğunu ve konunun, siyasi bakımdan hararetli bir mesele olarak görülmediğini kaydetti. Ancak yazara göre Hindistan ve Çin gibi "Üçüncü Dünya" ülkeleri, ekonomilerini sanayileştirmeye başlayarak küresel enerji tüketiminde devasa bir artışa yol açtı.
“Yeteri kadar yakıt üretebilsek, şimdiki kadar ürkütücü bir manzarayla karşılaşmazdık” diyen Klare, mevcut durumda tam aksi bir sürecin cereyan ettiğini, küresel enerji arzındaki yavaşlamanın, talebin önemli oranda arttığı bir dönemde gerçekleştiğini belirtti. Bu durumun, gelişmekte olan ekonomilerin artan enerji tüketimiyle birlikte yeni bir dünya düzenine yol açacağını savunan Klare, bu değişimi de "yükselen güçler/büzülen gezegen" ifadesiyle özetledi.
REKABET ŞİDDETLENECEK
Yeni dünya düzeninin, daralan fosil yakıt kaynakları için rekabetin şiddetleneceği bir dönem olacağı öngörüsünde bulunan yazar, gücün de, ABD ve Çin gibi enerji fakiri ülkelerden Rusya ve Suudi Arabistan gibi büyük rezervlere sahip ülkelere kayacağını savundu.
Klare bu değişimin başlıca itici güçlerini, enerji kaynakları için eski ve yeni ekonomiler arasında yoğunlaşan rekabet, birincil enerji kaynaklarındaki arz daralmasının küresel ölçekte enerji darboğazına yol açarak sürekli bir çatışmaya neden olması ve alternatif kaynaklar üretilmesinde yeterli mesafe alınmaması olarak sıraladı.
ABD Enerji Bakanlığı"nın verilerine göre dünya enerjisindeki fosil yakıt miktarı, 2030 yılında 2004"tekiyle aynı kalacak. Buna karşın yenilenebilir enerjideki artış ise sadece yüzde 8.1 olarak gerçekleşecek. Diğer yandan Enerji Bakanlığı, önümüzdeki 25 yıl zarfında karbondioksit emisyonunun yüzde 60 artacağını tahmin ediyor. Klare"e göre bu tesbit, iklim değişikliğini engellemeye yönelik bütün umutların aslında tükendiği anlamına geldiğini savundu.
PETROL SAVAŞLARI
Tarih boyunca iktidarın el değiştirmesinin çoğunlukla şiddet eşliğinde cereyan ettiğini hatırlatan yazar, ABD"nin Irak işgalinin gösterdiği gibi, petrol bağımlısı ülkelerin, enerji kaynaklarını kontrol etmek için askeri güç kullanabileceğini, buna karşın gücü elde etmek isteyen ülkelerin de çatışmayı göze alabileceklerini kaydetti.
ARZ KAYNAKLARINA SİLAH SEVKİYATI
Klare, enerji savaşının önde gelen aktörlerinin, arz kaynaklarını güvence altına almak için enerji ithal ettikleri ülkelere silah sevkiyatı yaptığına da dikkat çekti. ABD, Çin ve Rusya"nın, Angola, Nijerya, Sudan ve Hazar havzasındaki Azerbaycan, Kazakistan ve Kırgızistan gibi ülkelere silah sevkiyatını artırdığını kaydeden Klare, bu bölgelerdeki gerilimin kolayca silahlı çatışmaya dönüşebileceği değerlendirmesinde bulundu.
Zaman içinde artması beklenen bu çabaların, bölgesel silahlanma yarışını tetikleyeceği, bölgesel bir gerilimin de kolayca büyük güçlerin müdahalesine imkan vereceğini belirten yazar, benzer nedenlerle meydana gelen ve bir anda kontrolden çıkan savaşların tarihte birçok örneği olduğunu kaydetti.
Klare"e göre halihazırda büyük güçlerin nüfuz çatışmasına sahne olan Orta Asya ve Hazar bölgesi, çok çeşitli etnik gruplar arasındaki gerilimle birlikte, Birinci Dünya Savaşı öncesinde Balkanların durumunu andırıyor.
“Gücün, kaynakları kontrol edenlerin elinde olduğu "enerji merkezli" bu yeni dünya düzeninde hayatımızı enerji biçimlendirecek” diyen yazar, “Araçlarımızı ne zaman ve hangi amaçla kullanacağımızı, eğer olacaksa, ne zaman ve nereye seyahat edeceğimizi, hangi gıdaları tüketeceğimizi, bazılarımız için nerede yaşayacağımızı, diğerleri için hangi işle meşgul olacağımızı, hepimiz içinse ne zaman ve hangi şartlar altında savaşa gideceğimizi ya da dış müdahalelere karşı koyacağımızı bu dünya belirleyecek” ifadesini kullandı.
Star gazetesi