Rahşan Ecevit'in 27 Nisan Muhtırası'na destek çıkan tutumu, CHP ile DSP arasındaki birleşme flörtü, Baykal'ın Ecevit'le ilgili 'göz yaşartıcı' sözleri derken aklıma takıldı:
Ecevit nasıl iktidar oldu?
Baykal neden olamıyor?
Niye patlama yapamıyor?
Ecevit'in iktidar tırmanışıyla, Baykal'ın muhalefete mahkum çizgisini düşündüm. 1970'lerdeki Ecevit'in CHP'si ile, günümüzdeki Baykal'ın CHP'sini mukayese ettim.
Neydi farklılıklar?
Ecevit, 1960'ların sonuna doğru 'değişim bayrağı'nı eline aldı.
"Ortanın solu!" dedi.
"Düzen değişikliği!" dedi.
"Ak günlere!" dedi.
Siyah kasketini başına geçirdi, mavi gömleğini giydi, Anadolu yollarına vurdu kendini. İşçi, köylü ağzından hiç düşmedi.
"Toprak işleyenin, su kullanın!" gibi heyecan verici sloganlar kitlelerde derin izler bıraktı.
Yalnız slogan atmakla, yalnız nutuk atmakla yetinmedi, düzen değişikliği kitapları da yazdı.
Başka ne yaptı Ecevit?
CHP'nin seçim sandığındaki kısır döngüsünü kırabilmek için partinin geleneksel laiklik anlayışına ince ayarlar yapmaya koyuldu. Dine saygılı laiklik yaklaşımını geliştirdi.
Bununla da yetinmedi.
Sivil-asker bürokrasi ile CHP'nin arasına mesafe koymaya başladı.
Bu konuda özellikle 1960'daki 27 Mayıs darbesinden sonra farklı yaklaşımlar geliştirmeye çalıştı. Çünkü, İnönü CHP'si ile ilgili olarak "Ordu artı CHP eşittir iktidar" yargısının oy sandığında CHP'nin aleyhine çalıştığını görmüştü.
Bunun için de Ecevit asker-siyaset ilişkisine farklı bir gözle bakmaya başladı. Bu bakımdan 1971'de Demirel'i başbakanlık koltuğundan düşüren 12 Mart Muhtırası gerçek bir dönüm noktası oldu.
Ecevit 'muhtıra'ya karşı çıktı.
Liderliğe böyle yükseldi.
Bir elinde demokrasi bayrağı!
Öbür elinde değişim bayrağı!
Askeri darbenin arkasından gelen 1973 seçimlerine böyle gitti, böyle kazandı Ecevit. Başbakanlık koltuğuna otururken bir adım daha attı:
Erbakan'la koalisyon kurdu!
Üstelik Ecevit, 'tarihsel yanılgı'ya son verdiklerini söyleyerek kurdu, asker-sivil bürokrasi blokunda büyük gümbürtülere yol açan CHP-MSP koalisyonunu...
Ecevit'in CHP'si, tabii 1974'deki 'Kıbrıs rüzgarı'nı da arkasına alarak oyunu 1977'de yüzde 40'ın üzerine çıkardı ve iktidara geldi.
Bir nokta daha:
1970'lerin siyaset meydanında gerçekten duygu fırtınaları yaşatan 'Karaoğlan efsanesi'nin arkasında, hatırlayın, Mülkiye Cuntası da vardı, içinde Deniz Baykal'ın da yer aldığı...
Kısacası:
Ecevit, 1970'lerde 'çağın ruhu'nu yakalamıştı. Kitleleri bu yüzden coşkuya boğdu. CHP'yi bu sayede yüzde 40'ın üzerine taşıdı.
Meydanları da kendi gücüyle doldurdu Ecevit. Başkasının ipine sarılmadı. Değişim ve demokrasi bayraklarını dik tuttuğu için kitleleri meydanlara çekti, seçim sandıklarına taşıdı.
Peki, Baykal ne yaptı?
Ne yapıyor? Bugüne kadar ne yapabildiğini biliyoruz. Asıl şimdi ne yapıyor?
Baykal'ın elinde değişim bayrağı mı var, yoksa statüko bayrağı mı?.. Baykal'ın elinde demokrasi bayrağı mı var, yoksa 27 Nisan Muhtırası mı?.. Ecevit meydanları 1970'lerde kendi gücüyle dolduruyordu; peki ya Baykal... Kendi gücüyle mi, yoksa?..
Kısaca:
Ecevit 1970'lerde değişim ve demokrasinin ipine sarılarak CHP'yi umut haline getirmiş, seçim sandığında yüzde 40'ın üzerine çıkarak iktidar koltuğuna oturmuştu. Baykal ise bugün statüko ile 'muhtıra'nın ipine sarılarak yol alma çabasında...
Sorun kendi kendinize:
Böyle sol, böyle demokratlık olur mu? Böyle iktidar alternatifi, böyle umut olunur mu?
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...