Uluslararası Ekonomi Birliğinin, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen 15’inci Dünya Kongresi’nin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Gül, 2000’li yılların başlarından itibaren küresel ekonominin büyüme yönünden önemli bir ivme yakaladığını ve dünya genelinde enflasyon oranlarında belirli düşüş gerçekleştiğini dile getirdi. Gül, şunları kaydetti:
"Dünyada gözlenmiş olan bu canlılığa paralel şekilde Türkiye ekonomisinin de 2002 yılının ilk çeyreğinden itibaren kesintisiz ve yüksek bir büyüme sürecine girmiş olduğunu biliyorsunuz. Buna göre, Türk ekonomisi 2002-2007 döneminde reel olarak yıllık ortalama yüzde 7 civarında büyüyerek 659 milyar dolarlık bir milli gelire ulaşmıştır. Satın alma gücü paritesine göre bu miktar 1 trilyon dolara tekabül etmektedir.
Bu milli gelir düzeyi ile Türkiye dünyanın 17’nci, Avrupa’nın ise 6’ncı büyük ekonomisi haline gelmiştir. Bu dönemde Türkiye ekonomisinde dikkat çekici verimlilik artışları gerçekleşmiştir. Buna ilaveten üretimde teknolojik düzeyin yükselmesi ve eğitimli genç insan gücünün artması da önemli gelişmelerdendir." "Kronik enflasyon sorunu aşıldı"
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "büyük ekonomik ve sosyal maliyetler yaratan kronik yüksek enflasyon sorunun aşılarak, enflasyonun uzun yıllardan sonra tek haneli oranlara inmesinin sağlandığını, bunun bir paradoks gibi gözükse de Türkiye’nin yüksek büyümeye paralel olarak enflasyondu düşüş sağlamış olmasının kayda değer bir başarı olduğunu" söyledi.
Türkiye ekonomisini bu performansında olumlu dış koşulların yanında uygulanan yapısal reformlar ve makroekonomik politikalar ile bu süreçte yurt içi ve yurt dışı piyasalarda tesis edilen güven ortamının ve AB ile müzakere başlanmasının olmasının belirleyici bir rol oynadığın vurgulayan Gül, Türkiye’de 2001 yılı sonrasında uygulanan ekonomik program sonucunda kamuda mali disipline bağlılığın süreklilik kazandığını, finansal sistemdeki kırılganlıkların önemli ölçüde giderildiğini ve sürdürülebilir büyümeyi destekleyecek güçlü bir finans sistemin oluşturulması yönünde kurumsal ve hukuki altyapının tesis edildiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Gül, böylece ekonominin dış şoklara karşı daha dirençli bir yapıya kavuşturulduğunu belirterek, "Türkiye, siyasi ve makroekonomik istikrar sağlanmasıyla ve uygun yatırım ortamının oluşturulmasıyla birlikte yabancı yatırımlar açısından da bir cazibe merkezi haline gelmiştir" dedi.
Gül, 1990-2000 döneminde 6,2 milyar dolar düzeyinde gerçekleşen net doğrudan yabancı yatırımların 2002-2007 döneminde 52 milyar doları aştığını, böylece Türkiye’nin bir yandan gelişmekte olan ülkelerin sunduğu fırsatları sunan ama aynı zamanda gelişmiş ülkeler gibi riski minimum hale getiren bir performans gösterdiğini kaydetti.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, finansal dalgalanmaların, küresel ekonomik konjonktüre ilişkin belirsizliklerin hakim olduğu, gıda, ham madde ve enerji fiyatlarında önemli artışların gerçekleştiği bu dönemin, bu açılardan dikkatle değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Gül, "Geldiğimiz bu noktada ortak sorumluluğumuz gereği acil sorunların çözümü yönünde tüm hükümetleri ve bölgesel ve uluslararası ekonomik ve siyasi kuruluşları samimi iş birliğinde bulunmaya ve kolektif çaba göstermeye davet ediyorum" dedi.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...