Mustafa Mutlu/Vatan
Başbakan, Hakan Uzan’dan ne istedi?
Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan bu soruyu ilk kez geçen pazar akşamı Habertürk TV’de katıldığı Basın Kulübü programında gündeme getirdi. Programa katılan gazetecilerin gözlerinin içine bakarak, “Başbakan açıklasın. 2003 yılında kardeşim Hakan’ı Başbakanlık binasına davet ederek ondan hangi talepte bulundu? O görüşmede başka kimler vardı” dedi.
Konuk gazeteciler arasındaki Mehmet Tezkan, “bomba haber”in kokusunu hemen aldı ve bu sorunun yanıtını Uzan’ın kendisinden istedi.
Ama o, “Bu bir gazetecilik görevidir. Yanıtı siz bulun. Sorun Başbakan’a, söylesin. O söylemezse ben söylerim. Yanlış bir şey söylerse, çıkar doğrusunu açıklarım” diyerek tüm gazetecilik manevralarına kapıyı kapattı...
Başbakan önceki gün bu soruya Uşak’tan yanıt verdi:
“Benden ÇEAŞ’ı (Çukurova Elektrik), Kepez’i istedi. Dedik ki kusura bakma. Borcunuzu ödeyin, ondan sonra gereği yapılır...”
Cem Uzan anında yalanladı ve “O görüşme olduğunda ÇEAŞ’a, Kepez’e henüz el konulmamıştı. O sırada el konulmamış bir malı kardeşim neden geri istesin? Tekrar soruyorum, kardeşimi çağırıp ne istedin, açıkla... Yoksa seçimden önce ben açıklayacağım...”
Sizi daha fazla merakta bırakmayayım... Ben bu soruların yanıtını biliyorum!
Sadece ben bilmiyorum, o dönemde Star Gazetesi’nde, Star Televizyonu’nda çalışan tüm gazeteciler biliyor.
Ama “Cem Uzan’a yakınmış” gibi bir izlenim vermekten çekindiklerinden olsa gerek susuyorlar...
“Bilmiyorlarmış” gibi yapıyorlar!
Benim hiçbir zaman böyle bir kompleksim olmadığı için susmam da gerekmiyor...
Uzan’ın sahibi olduğu gazetede yazarken de meslek ilkelerinden bir an için olsun sapmadım, meslek onurundan taviz vermedim; bunu da herkes biliyor...
Gelelim soruların yanıtına:
AKP Hükümeti’nin, Uzan Grubu’nun mal varlığına el koymasından hemen önce grubun başında Hakan Uzan bulunuyordu. Çünkü Cem Uzan yaklaşık bir yıl önce aktif siyasete girmiş ve tüm işlerini kardeşine devretmişti. Hükümetin, muhalif yayın yapan Star Gazetesi’nden ve televizyonundan rahatsız olduğunu bilmeyen yoktu. İşte o günlerde; yani 2003’ün mayıs ayında gerçekleşti bu sürpriz davet... Hakan Uzan, yanına o günlerde Star Medya Grubu’nun Başkanı olan deneyimli gazeteciyi de alarak Başbakanlığa gitti. Gitti diyorum; çünkü bu davet kimseden gizlenmedi. Hakan Uzan, Ankara’dan döndüğünde Star kulislerine sızan bilgi inanılır gibi değildi. İddiaya göre Başbakan ondan muhalefetin dozajını düşürmelerini, Cem Uzan’ın da aktif siyasetten çekilmesini istemişti.
Şimdi söz sırası Başbakan’da...
Yıllardır zaten konuşulan bu iddialar doğru mu, açıklasın...
Hakan Uzan’dan böyle bir talepte bulundu mu, söylesin...
İktidar olmanın avantajını ve gücünü, böyle bir tehdide aracı kıldı mı, bizi aydınlatsın...
Şimdi söz savunmanın.
Yanıtları merakla bekleyeceğim.
GÜNÜN SORUSU
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, “Eşi türbanlı bir aday Köşk’e çıkabilir mi” sorusuna ilk kez, “Anayasa’yı içine sindirmişse sorun yok” diye karşılık vermiş...
Hayırdır, Olcay Hanım da mı türban takmaya başladı yoksa?
Parası olmayanın adı yok!
Siyasi Partiler Kanunu’na göre bir partinin Hazine yardımından yararlanabilmesi için bir önceki seçimlerde oyların en az yüzde 7’sini almış olması gerekiyor...
Bugün bu koşullara beş parti uygun: AKP, CHP, DYP (DP), MHP ve Genç Parti...
Bir de kamuoyu araştırmalarında öne çıkan partilere bakalım:
Yine aynı isimler: AKP, CHP, MHP, DP, Genç Parti. Diğerlerinin adı bile geçmiyor, en ufak bir şans verilmiyor...
Bu beş partiye bakın... İl il dolaşıp mitingler düzenliyor, milyonlarca bez bayrak yaptırıp tüm kentleri donatıyor, gazetelere sayfalarca ilan veriyorlar...
Hatta iktidar partisi bazı bölgelerde belediye olanaklarını da kullanıp kömür, erzak, altın dağıtıyor... Böyle bir rekabete küçük partilerin direnmesi mümkün mü? Elbette hayır!
Peki, böyle bir tablodan çıkan sonuç ne olabilir?
Basit: Paran yoksa, siyaset yapamazsın! Yapsan bile büyük paraların döndüğü bu arenada başarılı olma olasılığın yok denecek kadar azdır!
Liberal Demokrat Parti bu duruma isyan etti ve “Aldığım oylara denk düşen miktarda Hazine yardımı istiyorum” diyerek yargıya başvurdu. İşin ilginci, bu talebi yerinde görülerek, dava kabul edildi. Şimdi davanın sonucu merakla bekleniyor. Eğer mahkeme talebi yerinde bulursa, o zaman küçük partiler de bir nebze olsun “soluk alma” olanağı bulacak. Aksi halde bu “demokrasi şovu”, sadece zengin partilerin tekelinde kalmaya devam edecek!
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |