Dünün fotoğrafında iki önemli mesaj vardı. Birincisi Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı adayı olarak açıklanmasıdır. Yüksek profilli bir aday olarak Gül’ün, Türkiye’nin korku bariyerini aşıp korkularıyla yüzleşerek sivil ve demokratik sürece olumlu katkıda bulunacağını düşünüyorum.
Üzerinde asıl durmak istediğim konu, ikinci mesajda gizlidir. Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı adayı olmayarak herkesin ezberini bozduğu gibi tarihe önemli bir çentik atmıştır. Kutsal devlet ikbali adına şehzadelerin birbirini boğazladığı ve cinayetleri padişah fermanıyla kurumsallaştırdığı tarihi geçmişe sahip bir toplum olarak, Erdoğan’ın bir hamlesiyle tüm kapılarını sonuna kadar açacağı Çankaya’ya sırtını dönmesini anlayabilmek zor olacaktır.
Her ne kadar Baykal, toplum istemediği için Erdoğan’ın aday olmadığını söyleyip bunu demokrasinin zaferi olarak tanımlasa da bu yaklaşımın hiçbir siyasi anlamı ve ciddi manada toplumsal karşılığı yoktur.
Yakın tarihimize kısa bir seyahat, hafızalarımızın ne kadar büyük Çankaya aşklarıyla dolu olduğunu gösterecektir. Süleyman Demirel bile başlı başına çarpıcı bir örnektir. Ben doğmadan önce siyaset sahnesine çıkan, 6 defa gidip 7 defa gelen, 7 yıllık Çankaya nöbetinden sonra dahi görev süresini uzatmak için dönemin koalisyon partilerinden medet uman Demirel değil miydi? Birkaç yıl daha koltukta oturmak uğruna...
Ya Mesut Yılmaz? Hayatının kızıl elmasıydı Çankaya. Tüm siyasi hesapları, bir gün Çankaya’ya çıkmak üzerine kuruluydu. Demirel’in görev süresinin uzatılmasını öngören projeyi sekteye uğratıp bunalım sürecinden Çankaya koltuğu imal etmeyi tasarlayan ama evdeki hesabı çarşıya uymayan oydu.
Birgün meclis kulisinde ANAP’lı Eyüp Aşık’ın şu sözünü hiç unutmam: Adnan Kahveci için genel başkanlık adaylığı düşünüyordum. Kendisini ikna ettim. Dedim ki, ‘Mesut Bey’in en büyük hayali Cumhurbaşkanı olmaktır. Biraz daha sabret, Cumhurbaşkanı olursa koltuk doğrudan sana kalır. Onun da aklına yattı. Rahmetli Kahveci, yakın dostumdu. Aşık’ın bu sözleriyle ikna olmadığını biliyorum ama Yılmaz’ın Çankaya rüyasından haberdar olmayan yoktu.
Cumhurbaşkanı Sezer bile adaylık teklifi, dönemin Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan tarafından kendisine iletildiğinde hiç itiraz etmedi. Acaba aradan sıyrılır mıyım diye köşesinde bekleyen nice meclis başkanları, yargıtay başkanları, anayasa mahkemesi başkanları, milletvekilleri tanımadık mı?
Bırakın onları, AK Parti içinde Çankaya rüyası gören milletvekilleri yok muydu? Burhan Kuzu, bunun en çarpıcı örneğidir. Hiçbir zaman adı adaylık için geçmediği halde sürekli en ciddi aday olarak kendisinden söz edip, son gece bile gazetecilere ‘Adaylık benimle Vecdi Gönül arasında gidip geliyor’ demedi mi?
Şu bir gerçek; Başbakan, aday olmayarak tarihe geçmiştir. Kalecinin yerde yattığı, etrafında hiçbir rakip oyuncunun bulunmadığı kale çizgisinde meşin yuvarlığı gole çevirmek yerine, acıdan kıvranan kaleciye yardım etmeyi tercih etmiş fairplay adayı oyuncu gibidir.
Demek ki, tarih yazmak için koltuk şart değilmiş.
CHP’deki Büyükanıt kulisi
Abdullah Gül’ün adaylığının açıklanmasından sonra CHP kulisindeyiz. CHP’lileri dinleyince, Gül’ün onlar için de sürpriz olduğunu söyleyebiliriz. Hatta diyorlar ki: Ne oldu da Vecdi Gönül’den vazgeçtiler. Kafalarında kesinlikle Vecdi Gönül vardı.
CHP’lilerin bir başka iddiası, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın da Gönül’ü aday olarak beklediği yönünde. Büyükanıt’ın meclis resepsiyonunda ‘Adayı biliyorum ama ağzımı sıkı tutuyorum’ şeklindeki sözlerini hatırlatan CHP’liler, şöyle dediler: İki hafta önce Büyükanıt’a Gönül’ün ismi fısıldanmış. Genelkurmay Başkanı da Gönül’ün aday olacağını sanıyordu. Abdullah Gül onun için de sürpriz olmuştur. AK Partililer’den bu iddiayı teyit edemedim ama CHP kulislerinde yaygın olarak konuşuluyor.
Önce mesajı geldi
Bir küçük not da AK Parti grubundan. Başbakan Erdoğan, adayı açıklamak için grup salonuna girerken gazeteci ordusuyla karşılaştı. Keyfi yerindeydi. Bana da takıldı: ‘Şamil iddialar nasıl gidiyor.’
Henüz Erdoğan adayı açıklamamıştı ama Gül ismi bir anda yayılmıştı. TV kanalları da Yüzde 99 Gül şeklinde yayına başlamışlardı. Gül isminin gündemde bir anda patlamasının nedeni, grup toplantısından önce bir araya gelen MYK üyelerinin aldığı nihai karardı.
Grup salonu hınca hınç doluydu. Milletvekilleri ve partililer merak içinde ismin açıklanmasını bekliyordu. Bu arada milletvekillerinin cep telefonlarından mesaj sesleri yükselmeye başladı. Yanımda Sadullah Ergin vardı. Mesajı açtı, İşte bu kadar dedi. Mesaj aynen şöyleydi: ‘Cumhurbaşkanı adayımız sayın Abdullah Gül. Hayırlı olsun.’
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...