Dr. Koçkaya, Türkiye’de kafa ağrısı ve migren epidemiyolojisi çalışmasının sonuçlarına göre, migren hastaları oranının yüzde 16.4 olduğunu, her 4 kadından 1’inde migren görüldüğü ve her 3 kadına karşı 1 erkekte migren olduğu saptandığını açıkladı.
Acıbadem Kayseri Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Azad Koçkaya, migrenin sıklıkla 10-30 yaşları arasında başlayıp 50 yaşından sonra azaldığını ve ataklar halinde seyrettiğini belirtti. “Migrenli hastaların yüzde 60-70’inde ailede migren öyküsü bulunmaktadır.” diyen Dr. Koçkaya, şunları dedi: "Migren ağrıları genellikle bir taraflıdır, kimi iki taraflı da olabilir. Ağrı en sık şakak, göz çevresi ve alın bölgesinde olur. Ataklar vasat 4-72 saat sürebilir. Baş ağrısından evvel durgunluk, depresyon, konsantrasyon güçlüğü, esneme gibi başlangıç bulguları olabilir. Ataklar sırasında birçok hasta sessiz ve karanlık bir odada yatma ihtiyacı hisseder.
Atak öncesi aura olarak adlandırılan belirtiler (fer çakmaları, çizgiler, görme kaybı gibi) görülebilir. Ayrıca bulantı, kusma, fer, ses ve kokudan rahatsızlık şeklinde de belirtiler oluşabilir. Migren atağında ağrı genellikle kusma sonrasında azalır. Hastada uyku isteği, yorgunluk oluşur.
Stres, tane dönemi, doğum denetim hapı kullanımı, hormon dengesinde değişiklik yapan durumlar, alkol, konserve yiyecekler, aspartam (tatlandırıcılarda bulunur), açlık, susuzluk, uyku düzensizliği, mevsim değişimleri, lodos, al şarap, çikolata, peynir, kafein, kuruyemiş gibi besinler, aşırı fiziksel aktivite, bazı kokular, parlak fer ve bazı ilaçlar sıklıkla ağrıyı tetikleyebilir. Gıda duyarlılık testi ile duygulu olunan gıdalar belirlenebilir. Migren atakları yüzde 30-40 oranında hastanın günlük işlerine devam etmesini engeller. Hastalık, hem günlük hayat kalitesini düşürmekte hem de işgücü kaybına ne sebepten olmaktadır.”
Dr. Azad Koçkaya, migren ataklarının tedavisinde erek ağrının şiddetini, girişken süresini ve eşlik eden bulguları azaltmak olduğunu ifade ederek, “İlaç tedavisi yanında düzenli beslenmek, düzenli uyku; stresten, tetikleyici besinlerden, sigaradan ve aşırı ilaç kullanımından ırak durmak girişken sayısını mühim oranda düşürür. İlaç tedavisinin netice vermediği hastalarda enjeksiyon uygulaması yapılabilir.” diye konuştu.
“Migreni olan hastaların sadece yüzde 45’i ilk başvurularında doğru tanı alabilmektedir.” diyen Dr. Koçkaya, genellikle sinüzit, yüksek tansiyon, boyunda kireçlenme gibi yanlış tanılar konulduğunu aktararak, şu bilgileri verdi: “Tedavisi geciken migrenli hastaların yüzde 55’ine, gerilim tipi kafa ağrısı olan hastaların ise ancak yüzde 30’una doğru teşhis konulabilmektedir. Ağrı kesicilerin daimi ve aşırı miktarda alımı, ilaca bağımlılık gelişmesi nedeniyle kısır döngü oluşturur ve migren ağrıları sıklaşır, şiddetlenir. Tedavinin uzun süreçli ve dirençli olduğu bu durumda ilk adım, hastaların ilaç bağımlılığından kurtarılmasıdır.”
Kaynak:Haber7
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...