Çürümüş bir zavallılığın…
Şöhret perest kimliklerin acınası hallerini seyrediyoruz bir süredir…
Herkeste acayip bir namuslu olma edaları…
Talat Bulut’a saldıracağım diye kameralar karşısında dahi gösteremedikleri performansı sosyal yaşama aktarma gayretleri…
5-10 tane Nişantaşı kokonasının Talat Bulut üzerinden ismini duyurma çabalarından artık gına geldi.
Sanki Talat Bulut’un bir çocuğu yok.
Anne, babası yok.
Ağaç kavuğundan çıktı.
Türk Sineması bu kadar riyakarlığı gerçekten az gördü.
Mahalle baskısı o kadar baskın…
O denli hararetliydi ki…
Fatma Girik gibi erkek Fato lakablı bir efsaneye bile geri adım attırdılar.
Talat Bulut suçluysa mutlaka cezasını çekmeli, çeksin…
Ama buna 3-5 tane aptal gazeteci ve onların güdümündekiler mi, yoksa mahkemeler mi karar verecek?
Mahkeme kurulmadan darağacı kurmak neyin nesiydi öyle?
Bunların mahkemenin kararı ile ilgili olmadıkları da ortaya çıktı.
Mahkeme takipsizlik verdiği halde, “Nayır… Nolamazz” rol kesmeleri neyin nesi?
Mağdur olduğunu iddia eden hanımefendiden daha fazla konuşuyor herkes.
Biten ya da hiç olmayan şöhretlerini cilalamak için olmasın sakın…
Bir de utanmadan bazı gazeteciler nüfuzlarını kullanarak mahkemeleri alenen etkilemeye, hatta yönlendirmeye çalışıyor.
Bu nasıl bir utanmazlıktır.
Toplumun zekasına…
Mahkemenin kararına…
Aptalca, ahlaksızca yapılan bir saldırıdır bu…
Neymiş efendim… “Kamuoyu vicdanı!”
Ne yani mahkemeler kamuoyunun vicdanını temsil etmiyor mu?
Talat Bulut’un şöhretinin üzerinden sörf yapmaya çalışanlar kamuoyunun vicdanında mahkum olduklarını görmüyorlar mı?
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...