Modern toplumun yalnızlığı 

TURKTIME / Yalnızlık, ideal veya arzu edilen sosyal ilişkiler ile bu ilişkilerin gerçekliği arasındaki bilişsel uyumsuzluktan kaynaklanan sıkıntı olarak tanımlanabilir. Yani yalnızlık, bireyin arkadaşları, ailesi veya romantik bağlantılarında istenenden daha az tatmin edici olduğunda yaşanır.

Yanlızlık, ayrıca, derin bir boşluk hissi, değersizlik, kontrol eksikliği ve kişisel tehdit ile karakterize zayıflatıcı psikolojik bir durum olarakta tanımlanabilir.

Yalnızlık, günümüzün toplumunda olumsuz bir durum olarak görülen ve tartışılan bir kavramdır. Kavramın anlamı her birey için farklıdır, bu nedenle tanımlanması zordur. Karmaşık bir konuyu daha da karmaşıklaştıran, yalnızlıkla yakından ilişkili başka kavramlar da bulunmaktadır.

Günün sonunda, herhengi bir sohbette yalnızlık kelimesi geçerse, herkes bunun ne anlama geldiğini ve ne kadar üzücü olduğunu anlayacaktır. Herkes bir dereceye kadar yalnızdır, her ne kadar öyle değilmiş gibi davransalar da.

FARKINDALIĞIN ARTMASI

Bilim dünyası, bu durumun çözülüp çözülemeyeceğini tartışırken, yalnızlığa oldukça basit, yüzeysel bir bakış açısıyla bakar, ancak bu sorunun çözümü değildir. İnsan benliğinin doğuştan gelen bir parçası olan yanlızlık, bir bulmaca gibi çözülemez; bu duydu sadece hafifletilebilir ve daha az acı verici hale getirilebilir. Bu da ancak, herkesin bir şekilde bu kavrama karşı farkındalık artırılmasıyla mümkün olabilir.

Yalnız olmayan bireylerin, yalnız olarak algılanabilecek bireylere bir gülümseme ya da bir kelime söyleyebilseler, ve bunu yaparkende bencilce 'kendisini Allah'ın bir lütfü gibi görmezse'.

Yanlızlık üzerine yapılan değerlendirmeler veya tartışmalar, sorunsuz hayatları veya çok fazla sorun ve sıkıntı yaşamadan sürdürenler için önemsiz olabilir. Gerçek şu ki modern toplumda çoğu insan, başkalarının sorunlarını ve zorluklarını görmezden gelme eğilimindedir.

Ancak, insanın, doğanın tüm canlıları arasında ve diğer canlılara göre üstünlüğü, birbirine karşı sorumluluklarının sınırlanmış bir toplum içinde yaşamasıdır. Uygarlığın ilk aşamasında bu sosyal bağlar çok güçlüydü, günümüzde ise bu bağları yanlızca kırsal alanlar da bulabiliyoruz. 

Modern kent toplumunda yaşayan bir birey, birine veya topluma karşı bu tür sosyal bağlardan kaynaklanan sorumlulukları yerine getirmekte yine de özgürdür.

GELECEK İÇİN ÖNEMİ

İnsanlığı yanlızlık duygusundan kurtarmak için gereken zorlukların üstesinden gelmek için kentsel toplumun yeniden tanımlanması gerekiyor. Hayatta kalmak için yardıma ihtiyacı olan birini görmezden gelemezsiniz. Yine de, başkalarına yardım etmek için gönüllü olarak öne çıkan bazı insanlar var.

Gerçek şu ki, bir toplumdaki insanlar farklı kritik veya trajik insani durumlarda birbirlerine yardıma ihtiyaç duyarlar. Kent toplumunun her üyesi bu tür yükümlülüklere uymak zorundadır ve bu, tüm insanlığın geleceği için çok önemlidir.

Son söz olarak, yalnızlık, birçok insanın uzun yıllar boyunca deneyimlediği bir şey olabilir. Ancak kalıcı olması gerekmez ve kaçınılmaz olması da gerekmez.