Geçen yıl Cannes Film Festivali’nin yarışmasının en sarsıcı filmi “Saul’un Oğlu / Saul Fia”, izleyicisini ölüm kamplarının akıl almaz dehşetinin içine bırakıyor. Bunu, düz bir hikayeyle ve alışıldık kadrajlarla değil, üzerine çok düşünülmüş bir sinema diliyle yapması ise ilk filmden beklenmeyecek bir ustalık.
Çarklar nasıl işliyor?
Nazilerin ölüm kampları daha önce birçok filmin odağında yer aldı ama hiçbiri “Saul’un Oğlu”na benzemiyor. Filmin ana karakteri Saul, Nazilerin ölüm kampı Auschwitz’in işlerini yaptırdıkları mahkum grubu Sonderkommando’lardan biri. Mahkumların gaz odalarına girmesine eşlik eden, cesetlerin toplanması ve gömülmesini yapan bu grubun bir mensubu.
Bir gün gaz odasında bir çocuk görüyor ve onun oğlu olduğunu söyleyerek, çocuğun dini kurallara uygun olarak gömülmesini görev ediniyor.
Nemes filminde kamerasını ağırlıklı olarak Saul’un yüzünden tutuyor. Dış sesler ve mizansenler, izleyiciye ölüm kamplarının her şeyden önce öldürmek için dizayn edilmiş bir fabrika olduğunu hatırlatıyor. İzleyiciyi ölüm makinesinin çarklarının nasıl işlediğini gösteriyor. Ancak arka planları odak dışı ve flu bırakan yönetmen, dehşeti flu görüntüler ve ses kurgusuyla izleyicisine geçiriyor. Bu şekilde “İnsanın düşündükleri, gördüklerinden daha fazla dehşet verir” ilkesini gözetiyor.
Sinema ölüm kamplarıyla yeterince, belki de izleyiciyi duyarsızlaştıracak kadar meşgul oldu. Ancak “Saul’un Oğlu”, meselesinin ciddiyetini bir an bile unutmayan, sinema diliyle bunu gösteren ve ölüm fabrikası hissini izleyicisine geçirebilen çok başarılı bir ilk film. Yabancı Film dalında Altın Küre kazanan ve Oscar’a En İyi Yabancı Dilde Film dalında aday olan film, Cannes’dan ise Jüri Büyük Ödülü ile dönmüştü.
“Saul’un Oğlu / Saul FIa”
Yön.: Laszlo Nemes Oyn.: Geza Röhrig (Saul Auslander), Sandor Zsoter (Dr. Miklos Nyiszli), Levente Molnar (Abraham Warszawski), Urs Rechn (Oberkapo Biederman), Todd Charmont (Mahkum) Sen.: Laszlo Nemes, Clara Royer Gör.: Matyas Erdely Müz.: Laszlo Melis
Dört dalda Oscar adayı
Her yıl bir veya iki sürpriz film, merakla beklenen büyük projeler arasından yükselip ödül sezonuna damga vuruyor. “Gizli Dünya / Room” işte bu filmlerden biri. En İyi Film, En İyi Kadın Oyuncu (Brie Larson), En İyi Yönetmen (Lenny Abrahamson) ve En İyi Uyarlama Senaryo (Emma Donoghue) dallarında Akademi Ödülleri’ne aday olan film, bir odada hapis kalan bir kadın ve beş yaşındaki oğlunun oradan kaçış hikayesini anlatıyor. Küçük ve tatlı müzik filmi “Frank”le parlayan Abrahamson, “Gizli Dünya” ile yılın en dikkat çeken filmlerinden birine imza attı ve Larson’ın kadın oyuncu dalında Oscar’a uzanma olasılığı yüksek.
milliyet
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...