Üniversiteye sokulmak istenen kılık kıyafetler laikliği zedeleyebilir. Çarşafı, peçeyi önlemek için YÖK Yasası'nın ek 17'nci maddesi düzenlenmeli. İmzalanan protokol, bu maddenin de Meclis'e getirilmesini söylüyor
Bahçeli partileri de, üniversiteleri de, medyayı da uyardı:
Cepheleştirmeyin, germeyin. Kimse türbanı zafer, rövanş gibi sunmaya kalkmasın. Türkiye’de TV seyreden, gazete okuyan adam sabah evden korku, endişe içinde çıkıyor. Felaket tellallığı yapılıyor. Kamuda asla serbest olmayacak
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, anayasa değişikliği nedeniyle tansiyonun yükseldiği bu günlerde, siyasi partilere, üniversitelere, medyaya “Cepheleştirmeyin, germeyin” uyarısında bulundu. Bahçeli, AKP ile türban konusunda imzaladıkları tek sayfalık protokol metnini de ilk kez AKŞAM’a açıkladı. AKP’den protokole uymasını, peçe ve çarşafı önlemek için gerekli gördükleri ek 17. maddenin mutlaka hayata geçirilmesini isteyen Bahçeli türbanın kamuda ve liselerde takılabilmesi konusunda ise “Asla ve hiçbir zaman” diyerek tavrını koydu.
Devlet Bahçeli’nin açıklamaları şöyle:
# ARA REJİM DÖNEMİ YAŞATMAK İSTİYORLAR: Ana muhalefet partisi, medyanın önemli bir kesimi, bazı köşe yazarları, üniversiteler, rektörler, Üniversitelerarası Kurul, sanki laikliğin ortadan kalkacağı bir karanlık güne geliniyor gibi, bir takım korkulara kapılan insanları aşırı derecede tahrik edebilecek yaklaşımlar ortaya koydu. Meclis’in büyük çoğunluğundan böyle bir karar çıkıyorsa, ana muhalefet olarak durdurma şansı görmüyorlarsa, durdurmanın yolu olarak, bir ara rejim dönemi yaşatmak gibi bir yolu tercih ediyorlarsa, bu çok yanlış bir tercihtir.
# ZAMAN GÖSTERECEK: Sabırlı ve soğukkanlı olmak lazım. Biraz zaman geçince halk kendi kendine bunu görmeye başlayacak. Acaba tesettürlü genç kızla başı açık genç kızın okula kardeşçe gittiğini mi göreceğiz, yoksa kopmuş, kırılmış, küsmüş, çatışmaya hazır psikolojiyle mi gidecekler. Zaman gösterecek. Bugünden bunu kestirip şöyle bir davranış modeli ortaya çıkacak demek, çok şık olmaz.
# TÜRKİYE YASAYLA MI BÖLÜNDÜ: Bazı siyasiler, geçmişte ülke yönetiminde bulunanlar, medyamız, sanki Meclis’ten böyle bir yasa çıkar çıkmaz Türkiye’nin bölünmeye gittiği iddiasını ortaya atıyorlar. Bu tespit doğruysa, 40 yıla yaklaşan süreçte başörtüsü tartışması ne amaca yönelik yapıldı. O zaman da bu yazarların makalelerine bakınca, Türkiye’deki cepheleşmeden bahsedilir, anti laik-laik çatışması, inananlar-inanmayanlar çatışması, buna benzer kamplaşma tanımları yapılarak Türkiye’nin bölünmeye gittiği söylenirdi. O günden bugüne bölünmedi de, toplumsal uzlaşmayla çıkmış olan bu yasa çıktığı gün mü Türkiye’yi böldü?
# KORKU VE ENDİŞE YAŞANIYOR: Başörtüsü meselesi artık sonuçlandırılmalıdır. 9-10 yıldır tartışılıyor. Bu konu üzerinde partiler doğru veya yanlışı konuşabilir ama sonucu çözmeye yönelik de hareket edebilir. Şu an TV’leri, büyük gazeteleri sabahleyin izleyen bir kişi, korku ve endişeye kapılarak evden çıkıyor. Bu kadar felaket telallağı üzerine yayın politikası olmaz. Bu endişeyi ortadan kaldıracak olanlar siyasi iktidarlar, kurumlar, medya ve üniversite yönetimleri. Bunlar, tansiyonu düşürmeye dönük proje uygulayacakları yerde, karşılıklı sertleşmeyle, sanki Türkiye çok büyük bir endişenin eşiğindeymiş gibi göstermeye çalışıyor. Türkiye’yi böyle tehlikeli eşiğe getiren, bu yaklaşımlardır.
# TEHLİKEDEN NASIL KORUNACAĞIZ: Laikliği zorlayıcı, anayasanın ilk üç maddesini delmeye yönelik aşamalar gelebilir mi şeklinde düşünen insanlar olabilir. Önemli olan bunların endişeli yaklaşımlarını ortadan kaldıracak netlik ve berraklığı kamuoyuna sunmaktır. Bunu başarabilirsek, Türkiye bazı tehlikelerden kendisini korumuş olur.
Mutabakat protokolü
AKP-MHP mutabakatının protokole dönüştürüldüğü belgelendi. Bahçeli’nin İsmail Küçükkaya’ya “Gizli mutabakat diyorlar. İşte burada” diyerek gösterdiği zaptın altında AKP’li Bekir Bozdağ ve Burhan Kuzu ile MHP’li Oktay Vural ve Faruk Bal’ın imzaları var. Protokol metni şöyle: “29.01.2008 tarihinde AKP ve MHP temsilcileri arasında yapılan görüşmeler sonucunda varılan metinde bulunan Anayasa’nın 42’nci maddesi ile ilgili değişiklik teklifi yeniden düzenlenmiştir. Mutabakat belgesi müştereken imza altına alınmıştır. ‘Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanılmasının sınırları kanunla belirlenir.’”
MHP bedelini ödemeye hazır
TÜRKİYE’de bazı odaklar, dış odakların etkisi altında. Neyi söyleyecekse, yapacaksa ya söylendiği şekilde hareket edecekler veya yapacaklarını önceden haber vermiş olacaklar. MHP kendisini bu grubun içinde görmüyor. Kendi inandıklarını yapmakla kendisini görevli görür, bedeli neyse onu ödemeye hazırdır.
# AKP’Yİ NİYE DESTEKLEDİK: Seçimlerin birinci konusu cumhurbaşkanlığıydı. MHP tek başına iktidar olsa da ajandasında önceliğe bunu koyacaktı. Haksız yere ülke gündemine taşınıp, yüce mahkemenin de kararıyla tıkanıklığın sebebi haline dönüşmüş 367 rakamı vardı. Bu adım, 367 rakamının ne derece önemli olup olmadığını, halen bir tıkaç görevi yapıp yapmayacağını ifade eden bir adım olmalıydı. Bu, ‘Biz o gün Meclis’te olacağız’ demekti.
Türkiye, Sıhhiye’de toplanan 15 bin kişi değil
Büyükanıt’ın daha Kara Kuvvetleri Komutanı’yken Erzurum’da verdiği demeçler var. Cepheleşmeyi, gerilimi artırmanın kime ne faydası var? Bu kavgayı körüklerseniz sonucu ne olacak. Türkiye dediğiniz Sıhhiye’ye toplanmış 15 bin kişi değil, istersen rakama 130 bin de.
# BAŞBAKAN TABİİ Kİ SERTLEŞİYOR: Argo siyasi kültürümüze egemen oldu. Çirkin şeyler söyleniyor. Doğan Grubu’nun gazeteleri üç gündür, ‘Türkiye bölündü’ diyor. Başbakan tabii sertleşiyor. Yapısında var. Üslubu bu.
Hâlâ darbe konuşan var emekli zevat tahrik ediyor
Maalesef bu çağda darbe konuşanlar var. Asker kökenli derneklerden mektup gönderiliyor: “Geniş halk kesimlerinin sesine kulak vermeye, devrim kanunlarını uygulamaya davet ediyoruz” diye. TBMM’ye böyle bir şey emekli subaylar adıyla sunulabilir mi? ‘Emekli zevattır’ diye yaptığım açıklamanın gerçeği bu. ‘MHP’nin önüne siyah çelenk koyacağım’ diyorlar. Tamamen tahrik.
Rövanş, zafer gibi şımarıklıklara kapılmadan, yılların sorununu kardeşçe çözüme kavuşturmaktan başka yol yok.
CHP’nin mahkemeye dikte etme hakkı yok
ANAYASA değişikliği kapsamında AKP ve MHP’nin mutabakata varmış olduğu bir metin daha var. O da, YÖK Kanunu ek 17’nci madde. Bunun da Milli Eğitim Komisyonu’na gelmesiyle yasalaşma sürecinin tamamlanması lazım. Bu arada Anayasa Mahkemesi’ne ana muhalefet partisi gitmeyi düşünürse, ikinci bir aşama başlar. Ama daha başvuruyu yapmadan Anayasa Mahkemesi’nin alacağı kararı topluma dikte etmeye hakları yok. Bu, hukuka ve yüce mahkemeye saygısızlık.
# ÇARŞAFI ÖNLEMEK İÇİN: Ek 17. madde, yüksek öğretimde ‘Kılık kıyafet serbesttir’ diyor. Bu şekilde muhafaza ederseniz, içerisine nelerin gireceği tartışılır. Belki de buraya sokulmak istenen bazı kılık kıyafet biçimleri, Anayasa’daki laikliği de zedeleyecek boyuta gelebilir. Bunu ortadan kaldırmak için bir sınırlama getiriyorsunuz. Peçe, çarşaf gibi olaylar olmayacak.
# İFADEDEN ACİZ MİYİZ: Türkiye’nin bir bataklıkta sürünmesini isteyen o zihniyet, bunu saptırıyor. Sanki başörtüsü meselesi çözülürse, ilk, ortaöğretim, lise ve mezuniyet sonrası kamu kesiminde olacak. Böyle bir şey olmuş olsa bunları niye isteyelim. Öyle istesek bugünden söyleriz. İfadeden aciz bir hareket miyiz?
# ÜNİVERSİTE KAPILARINDA EZİYET: Bir öğrenci geliyor, içeriye giriyor, öbür öğrenci bir kulübeye alınıyor. Bu eziyete kimsenin hakkı yok.
# MARJİNALLERİ SUSTURMUŞ OLURSUNUZ: Kamuya türbanla girme talebinde bulunanlar şimdi de var. Türkiye’yi belli aşamaya getirmek isteyen marjinal gruplar. Makul çözümleri toplumsal uzlaşma ile yaparsanız, bu marjinal taleplerin destekçisi azalmış olur.
Akşam
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...