Şehir hayatında günler koşuşturmayla evden işe işten eve şeklinde geçiyor. Peki bir gün ayağımız tökezlediğinizde, kanser olduğunuzda mesela başınıza ne geliyor?
Yıllarınızı verdiğiniz işyeri emeklerinize binaen sizi ‘elüstünde’ mi tutuyor yoksa 'geçmişe mazi' denip yeni bir sayfa mı açılıyor? Dahası ve önemlisi bu ‘iyi niyete’ bırakılmayacak kadar ciddi işin ‘iş kanunu’ndaki karşılığı ne? Gelin güncel bir örnek üzerinden ‘çalışırken hasta olan insanların’ zorlu mücadelesinde kanser dışında yenmesi gereken rakiplerini bir tanıyalım ve kanun kitabının meseleye ne dediğine bakalım.
HÜLYA KARAMAN'IN CHANGE.ORG'DAKİ İMZA KAMPANYASI
Gündemi takip edenler ismine rastlamışlardır. Hülya Karaman için change.org’da güncel bir imza kampanyası var. Karaman bir turizm emekçisi ve 10 yıl çalıştığı işyerinden, 2013’te kanser olduktan sonra ayrılmak zorunda bırakılıyor. Karaman’a hem de henüz tedavisi bitmemişken kendisine 'kapı' gösteriliyor.
PATRONU: TAZMİNATINI ÖDEYEREK İŞİNE SON VERDİK
Patronu onu mağdur etmediklerini söylüyor. Geçtiğimiz günlerde basına yansıyan demecinde “Sağlığını öne sürerek aldığı raporlar çok uzamıştı. Hastalığın başında yardımcı oldum. Tedavi sürecinden sonra sağlığını öne sürerek aldığı raporlar çalışmaya devam etmemize engel oldu. Ben de tazminatını ödeyerek işine son verdim” diyor.
HÜLYA KARAMAN: EMSAL OLSUN İSTİYORUM!
Hülya Karaman o dönem işe dönüş davası açmamış. Şimdi ona yardımcı olmak isteyen gönüllü avukatlardan biri aracılığıyla o davayı da açtı. “İşime geri alınırsam bu durumun emsal olması, aynı şeyi başkalarının da yaşamaması için çok önemli.” anlatıyor durumunu. 150.000 imza hedefleyen kampanyasındaysa şu an sona yaklaşmış durumda. (https://www.change.org/p/kanser-oldum-i%C5%9Ften-at%C4%B1ld%C4%B1m-i%C5%9Fime-d%C3%B6nebilmem-i%C3%A7in-destek-olun )
BU DURUMLA KARŞILAŞAN BİRÇOK ÇALIŞAN VAR
Biraz arşiv taraması yaptığımızda yakın dönemde basına yansıyan birçok benzer haber ve olayla karşılaşıyoruz. Öğretmenler, elektirik teknisyenleri, turizmciler. Büyük bir hastalığın üstüne bir de işlerinden büyük bir hak arama mücadelesine girişmiş insanlar. Peki hastalık sebebiyle işten çıkarmalar için kanunlar ne diyor? Konuyu, Turgut Özal Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Yrd. Doç. Dr Mehmet Bulut’la konuştuk. Bulut, genel bir ‘işten çıkarma’ çervevesi çizerek anlatmaya başlıyor:
İŞVEREN ‘CANIM BÖYLE İSTEDİ’ DİYEREK İŞTEN ÇIKARABİLİR
“4857 sayılı İş Kanunu’na göre bir işveren işçisini işten çıkarmak istediği zaman, işçinin kıdemine göre belli bir süre önceden durumu karşı tarafa bildirmek zorunda. Ancak, kural olarak böyle bir durumda işverenin her hangi bir geçerli sebep göstermesine gerek yok. Yani işveren, işçisini “canım böyle istedi” diyerek ve tazminatını da ödeyerek işten çıkartabilir.”
30’DAN FAZLA İŞÇİ VE 6 AYDAN FAZLA KIDEMDE NEDEN BELİRTMEK ŞART
Fakat bu durumun bir istisnası var. Onu da şöyle anlatıyor Mehmet Bulut: “Eğer işyerinde 30’dan fazla işçi çalışıyorsa ve çıkartılacak işçinin de işyerinde en az 6 aylık kıdemi varsa işveren işçiyi çıkartırken mutlaka geçerli bir neden öne sürmeli. Yani bu durumda işveren canı istediği için işçiyi işten çıkartamaz. Eğer geçerli bir neden olmadan çıkartırsa işçi işe iade davası açıp tekrar işine dönebilir.”
‘İŞ KANUNU’NDA KANSER OLMAK GEÇERLİ İŞTEN ÇIKARMA SEBEBİ!
Peki işçinin hastalanması ve bu sebeple sık sık işe gidememesi durumda işveren işçiyi işten çıkartabilir mi? Diğer bir deyişle, işçinin hastalanması ve bu sebeple devamsızlığı işten çıkarmada geçerli bir sebep midir? Burası çok kritik. Mehmet Bulut durumu şöyle açıklıyor: “İş Kanunu’nda iş sözleşmesinin feshine ilişkin geçerli nedenler sayılmamış. Ama kanunun gerekçesinde bazı örnekler verilmiş. Buna göre, işçinin sık sık hastalanması ve çalışamaz duruma getirmemekle birlikte işini gerektiği şekilde yapmasını devamlı olarak etkileyen hastalık hali işçi çıkarmada geçerli sebep olarak belirtilmiş. Bu konuda Yargıtay’ın da kararları var. Özetle, ne yazık ki İş Kanunumuz sık sık hastalanan ve bu sebeple işe devamsızlığı olup işi aksatan, kanser gibi hastalığı olan işçileri korumuyor ve işten çıkartılabilmelerine imkan sağlıyor. Burada işverenin iyi veya kötü niyetli olup olmamasına da maalesef bakılmıyor.”
HASTALANAN İŞÇİLER NE YAPMALI?
‘Peki böyle bir durumda işçi ne yapmalı?’ sorusuna: “Eğer ki hastalığı işini aksatmasına neden olmuyor ve işyerinin normal işleyişini bozmuyorsa işten çıkartıldığı için iş mahkemesine bir ay içinde işe iade davası açabilir. Eğer davayı kazanırsa işveren işçiyi işe başlatmak zorunda. Buna rağmen başlatmazsa işçiye ayrıca iş güvencesi tazminatı öder” yanıtını veriyor.
GELİR TESTİ YAPTIRMALARI GEREKİYOR
“Ancak burada önemli bir mesele daha var” diyerek devam ediyor Bulut: “Kanser ve buna benzer hastalar işten çıkartıldıkları zaman bir süre sonra SGK kapsamından çıkıyorlar ve gelir testi yaptırıp genel sağlık sigortası kapsamına girmeleri gerekiyor. Eğer ki gelir testi sonucunda gelirleri asgari ücretin 1/3’ünden fazla çıkarsa her ay SGK’ya prim ödemek zorunda kalacaklar, yoksa sağlık hizmeti alamayacaklar.”
SAĞLIK HAKKINDAN HERKESİN ÜCRETSİZ FAYDALANMASI GEREKİR
‘Peki çözüm ne Hocam’ dediğimizde: “Buradaki asıl çözüm seçimse herkesin Anayasa’nın 56. maddesinde yer alan sağlık hakkından kayıtsız ve şartsız faydalanabilmesinden, yani sağlık hakkının sosyal güvenlik hakkı içine sıkıştırılmış bir olgu olmaktan çıkartılıp münhasır bir politikaya bağlanması, akabinde ise primli rejiminden kopartılarak herkesin ücretsiz bir şekilde faydalanmasından geçiyor” diyor.
radikal
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |