Fehmi Koru'nun köşe yazısı
Cevap yerine -giriş-
Aşağıda bir yazarın değişik yazılarından bir seçki sunuyorum. “Bana göre 28 Şubat süreci, ordudan daha çok sivil toplum güçlerinin ve zamanın Cumhurbaşkanı Demirel'in sayesinde meşru bir dayanak bulmuştur. (..) Ben 28 Şubat'ı destekledim ve hâlâ destekliyorum...” (5 Aralık 2006)
“Galiba 28 Şubat'ı destekleyen tek ben kaldım. / Evet destekledim ve desteklemeye devam ediyorum. / Belki onuncu kez yazıyorum. / 28 Şubat sürecinde yazdığım her yazının altındaki imzam aynen duruyor. / 28 Şubat, Türkiye demokrasisinin gerçek bir balans ayarıdır. / (..) Başka ülkelerde demokrasi kanlı iç savaşlarla kuruluyor. / Bizde ise böyle balans ayarlarıyla.” (28 Şubat 2007)
“Cesaretime ve sosyologluğuma sığınarak şöyle bir tahminde bulunuyorum. / Önümüzdeki 10 yıl içinde, dünya demokrasiyi ciddi biçimde tartışacak. / Tartışma şu basit soruyla başlayacak: / 'Demokrasi en iyi yönetim biçimi midir?' / Hatta 'kötülerin en iyisi' olduğu yolundaki varsayım bile tartışılacak. / Tayland'daki darbe tartışılmıyor, hatta belirgin bir sessizlikle 'onaylanıyorsa' bunun görünürdeki nedeni şu: / Çünkü seçimle işbaşına gelen başbakan giderek diktatörleşiyor ve gırtlağına kadar yolsuzluğa batmış. / 12 Eylül sabahı Türkiye'yi unutmayalım. / Siz bakmayın üç beş eski militanın, sözde liberalin şikáyetine. / O sabah Türk halkının yüzde 95'i, derin bir 'Oh' çekmişti. / O yüzden Evren Paşa bugün sokağa çıktığı zaman, vatandaşın hálá sevgi gösterisiyle karşılaşıyor.” (27 Eylül 2006).
“Ben yıllardır şunu yazıyorum: / Namuslu bir insan 12 Eylül'ün tarihini yazacaksa, buna 11 Eylül'den başlamalı. / Babam eski bir Demokrat Partiliydi. / 27 Mayıs'a şiddetle karşıydı. / Ama 12 Eylül sabahı bana sarılarak söyledikleri hálá kulaklarımda: / 'Her akşam senin ölüm haberini alma korkusundan harap olmuştum. Allahıma şükür bu kábus bitti.' / Bu cümlenin ne anlama geldiğini bilmeyen, hissetmeyen insan, 12 Eylül'ün namuslu filmini de yapamaz, romanını da yazamaz, hikáyesini de anlatamaz. /
“12 Eylül'den sonra yapılan Anayasa referandumunda halkın yüzde 92'sinin 'Evet' oyu atması, muhalif aydınlarda şaşkınlığa yol açmıştı. / Bir kısmı da, 'Zarflar şeffaftı, o nedenle vatandaş hayır oyum görülür ve damgalanırım korkusuyla evet dedi' avuntusuna sarılmıştı. / Aradan geçen yıllara, Evren Paşa'nın Paper Moon'daki sakin akşam yemeğine bakıyorum ve her geçen gün şuna daha fazla inanıyorum: / O zarflar şeffaf falan değilmiş. / Ve içindeki oy, vatandaşın gerçek oyuymuş... / Bu inancımın doğruluğunu bir kere daha ispat etmek için, Eve Dönüş filminin 1 yıl sonundaki bilançosunu merakla bekliyorum.” (14 Kasım 2006)
“Buna karşılık, 12 Eylül 1980'de askerlerin yaptığı müdahaleyi sonuna kadar haklı görürüm. / Benim de aralarında bulunduğum çok sayıda insanın hayatı bu müdahale sayesinde kurtulmuştur. / Ama bundan önemlisi, 12 Eylül müdahalesinin arkasında çok ciddi bir halk desteğinin bulunmasıdır. / Bu müdahalenin lideri Evren Paşa bugün halk arasında göğsünü gere gere geziyorsa, gittiği her yerde hálá büyük ilgi görüyorsa, bunun nedeni, işte bu haklılıktır. (..)
“Bu bakımdan, Türkiye'nin demokrasi yürüyüşünde ilk ciddi 'balans ayarı' 12 Eylül'de olmuştur. / Yine bana göre, Cumhuriyet tarihimizin ve demokrasi yürüyüşümüzün ikinci büyük 'balans ayarı' 28 Şubat'tır. / Çünkü 28 Şubat süreci, Türkiye'de aşırı dinci kesimin lâik düzeni yıkarak, kendine uygun bir rejim kurma umudunu söndürmüştür. (..)
“Böylece aşırı sol ve aşırı sağın anti-demokrat ruhundan sonra, aşırı dinci ve anti-lâik ruha da dur demiştir. / Bu nedenle 28 Şubat sürecini bütün kalbimle destekledim. Ve hayatımın sonuna kadar bunu gururla savunacağım. / Çünkü şöyle düşünüyorum. / Türkiye'de gerçek demokrasinin yolu, bu iki askeri müdahalenin yaptığı balans ayarı ile açılmıştır. / Azınlık istibdatlarına yol açacak sivil darbelerin yolu bu sayede kesilmiş ve bugün yaşadığımız uzlaşmaya doğru gelebilmişizdir. / Bazıları soruyor, 28 Şubat'ı destekleyen bugün demokrasiyi nasıl savunur? Asıl ben onlara soruyorum, dün 28 Şubat'ın bertaraf ettiği tehlikeyi görmeyenler bugün demokrasiyi nasıl savunur?” (23 Ağustos 2003)
Kim mi bu yazar? İşte size dünkü yazısından bir ipucu: “Darbe olursa, merak etmeyin ben bunu yapanlar değil, ona direnenler arasında olacağım. / Teminat mı? İşte yazım burada. / Bir gün suratıma çarparsınız...”
Hâlâ bilemediyseniz, yarını bekleyeceksiniz.
Yeni Şafak
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...