5 Mayıs 2007 tarihinde yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri için geri sayım başladı. Cumhurbaşkanlığı'na aday olacak kişi veya kişilerin nisan ayı içinde TBMM Başkanlığı'na başvuruda bulunmaları gerekiyor.
Bilinen ve görünen o ki, Başbakan Erdoğan 2007'nin mart veya nisanında erken bir genel seçim kararı almazsa, mayıs ayında Cumhurbaşkanı'nı AKP grubu seçecek.
Peki, AKP grubu tarafından seçilen Cumhurbaşkanı Türkiye'nin kaderini nasıl belirleyecek? İşte, Türkiye artık bu soruyu tartışmaya başladı.
Başbakan Erdoğan, '15 Nisan'a kadar konuşmam' diyerek şimdilik tartışmadan hem kendisini hem de partisini korumak istiyor; ama bu koruma çabası belirsizlikle birlikte gerginliği biraz daha artırıyor. Duyduğum kadarıyla Başbakan'ın bu suskunluğu Deniz Baykal'ı çok kızdırıyormuş. Birçok konuşmasında, 'Susarak, kapatarak, emrivaki yaparak Cumhurbaşkanlığı'na çıkılmaz' diyen Baykal, bence bu sözleriyle Erdoğan'a mesaj gönderip bir anlamda uzlaşma çağrısında bulunuyor.
Kaos olur
BAYKAL'ın üstü kapalı bu uzlaşma çağrısına bugüne kadar Tayyip Bey'den bir cevap gelmedi; bundan sonra gelmez ise ne olur ? Bana göre 'Kaos' olur.
Neden mi?
'Tayyip Bey, Anayasa'nın değiştirilemez maddelerini dün değiştirmek istiyordu, yarın da değiştirmek isteyecektir' diyen Baykal, CHP olarak Başbakan Erdoğan'ı Çankaya koltuğuna oturtmayacaklarını söylüyor; yani Baykal'a göre 'niyet belli...'
CHP'nin Tayip Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasına karşı durmasının bir başka sebebi de; TBMM'nin görev süresinin dolmasına 2 ay kala Türkiye'nin 7 yıllık geleceğini belirlemesi. Yani Meclis, görevini 2007 Temmuz ayında tamamlayacak ve seçim süreci başlayacak. Bir anlamda TBMM uzatmaları oynarken giderayak Cumhurbaşkanı'nı seçecek.
Bir başka gerekçe ise AKP'nin 2002 yılı seçimlerinde aldığı yüzde 34 oy desteğinin yüzde 20'lerin altına indiği iddiaları.
Bu nedenle CHP, 'Mart ayında bir erken seçim yapalım, AKP 2002 seçimlerindeki oy oranını koruyup birinci parti çıkarsa diyeceğimiz söz kalmaz ve Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasına saygı gösteririz' diyor.
CHP'nin planı ne?
Bu uyarıların hiçbirinin taktik olmadığını belirten CHP kurmaylarına, 'Tüm bu karşı çıkmalara ve engellere rağmen AKP Cumhurbaşkanı'nı tek başına seçip Tayyip Erdoğan'ı Çankaya'ya yollamak isterse ne yapacaksınız?' diye sordum.
Kurmaylar da Genel Başkanları gibi konuşarak; önce 'uzlaşma' ile seçimden yana olduklarını söyleyip, 'Uzlaşma olmazsa o zaman millete gideriz' diyorlar; yani 'Sine-i millet'e...
'Sine-i millete gitmek o kadar kolay mı?' diyorum; kurmaylar, 'Kolay değil tabii. Bu istek milletten gelecek. Biz de gereğini yapacağız' diyorlar.
Öğrendiğim kadarıyla bu aşamada CHP, sine-i millete giderken, milletle birlikte iş dünyası ve basının da desteğini arayacakmış.
CHP'yi ürküten nokta ise CHP'nin TBMM'yi boşaltması halinde Anavatan Grubu'nun TBMM'de kalması. Yani, Anavatan'ın bir anlamda 'fırsatı, ganimet' bilmesi. Hatta 'CHP, ana muhalefeti beceremedi, biz ana muhalefet olduk' diyerek Meclis'i 2007 Temmuz'una kadar taşıması endişesi..
Ama gördüm ki her şeye rağmen CHP sine-i millette kararlı. 'Bu işin numarası olmaz' diyor.
Bekleyip göreceğiz bakalım; günü geldiğinde CHP milletin bağrındaki yerini alacak mı?
Başkent'in Ercüment Abisi
GÖREVE geldiği günden itibaren 'tebdili kıyafet' edip sık sık halkın arasında dolaşan Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz'a, sevecen yaklaşımı ve babacan tavırları nedeniyle Başkentliler 'Ercüment Abi' lakabını takmış.
Suç oranının her geçen gün biraz daha azaldığı Ankara'da özellikle okul çevrelerinde sıkı güvenlik önlemleri aldıran Yılmaz, sadece Başkent'in değil polisin disiplin ve güvenliğini de denetim altında tutuyor.
'Vatandaşa nazik ve seviyeli davranın' parolası ile gizli bir genelge düzenleyip teşkilata dağıtan Yılmaz polislere, 'Resmi kıyafetle sakız çiğneyip tespih çekilmeyeceği gibi, sigara da içilmeyecek. Kıyafet Yönetmeliği'ne uygun biçimde üzerinizde ziynet eşyası olmayacak, düşük bel pantolon giyilmeyecek. Görev harici hiçbir polis içkili lokanta-bar-disco-gece kulübü ve gazino gibi yerlere girmeyecek' talimatı vermiş.
Vallahi çok da iyi yapmış.
Çünkü polis, kötü adamlar dışında kanun ve kurallara uygun bir yaşam sürdüren sade vatandaşların korktuğu değil, her şeyi ile saygı duyduğu kişiler olmalı ve bu oran her gün biraz daha artırılmalı.
Tüm başkentliler adına 'Eline sağlık Ercüment Abi!...'
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...