MİT tarafından özel olarak yaptırılan saatler basın mensuplarına gönderildi. MİT daha önce de MİT'in 75. kuruluş yıldönümünde özel bir kitap çıkarmış ve MİT'in tarihçesini anlatan bu kitapçık gazetecilere dağıtlmıştı. MİT şimdi ise arşivinde bulunan ve gizlilik değerini yitiren bazı konu ve belgeleri tasnif ederek yeni bir kitap çıkarmaya hazırlanýıor. Bu kitapta Ankara'da geçen ünlü casusluk olayı Çiçero konusunda da bazı ayrıntılara yer verilmesi bekleniyor.
Yakın tarihimizin en önemli tartışma konularından biri, telefonların gayri yasal yoldan istihbarat birimlerince dinlenmesiydi. 1999 yılında patlayan tele-kulak skandalı hálá hafızalardadır. Genelkurmay, Başbakanlık ve Çankaya’ya kadar uzanan tele-kulak zincirinden o sayede haberdar olduk. Gerçek kişilere, çeşitli partilere, derneklere, sendikalara, şirketlere ve gazetelere ait 963 telefon dinlenmişti.
Kuşkusuz, bu yaşananlar toplum belleğinde travmaya yol açmıştır. Öyle ki, bir dönem Doğu ve Güneydoğu’da doğum kontrolü amacıyla kadınlara önerilen spiraller için, PKK’nın ‘dinleme cihazı’ olduğunu iddia ederek doğum kontrolünü engellediğini biliyoruz. Hálá, bir çok vatandaşımız telefonlarının dinlendiğini düşünür.
Son günlerin en tiraji komik öyküsü ise yeni yazılıyor. Malum, 6 Ocak 2007 günü MİT’in kuruluşunun 80. yıldönümü. MİT Müsteşarı Emre Taner’in olay yaratan açıklamaları da yıldönümü kutlaması çerçevesinde yapıldı. Kutlamaya farklı bir anlam kazandırmak isteyen MİT, ayrıca seçilmiş kişilere birer ‘masa saati’ hediye etti. Ancak başta gazeteciler olmak üzere MİT’ten hediye almaya alışık olmayanlar, bu saati ilginç esprilerin malzemesi yaptılar.
Bir sabah gündem toplantısında Genel Yayın Yönetmeniz Alev Er’le MİT Müsteşarı’nın açıklamaları üzerinde değerlendirme yaparken bu hediyeden söz ettim. O arada şu espriyi yaptım: ‘İçinde dinleme cihazı olabilir diye sekretere verdim.’ Alev Bey, kahkahayı patlattı: ‘Ben de bizim Mustafa’ya (Cesur) verdim.’
Sonradan öğrendim ki, medyada yalnız olan biz değilmişiz. Yeni Şafak’tan Erhan Seven gelmişti büroya. Odaya girer girmez başladı konuşmaya: ‘Türküm, doğruyum, çalışkanım... Sizleri çok seviyorum... Devletime bağlıyım...’ ‘Ne oluyor?’ dedim, başladı gülmeye: ‘Masanda MİT’in saati var ya, ilgili yere bağlılığımı bildiriyorum. Bizim Haber Müdürü’nün masasında da var, aynı şeyi her sabah tekrarlıyorum.’
Biraz araştırınca fark ettik, meğer her gazetede benzer geyikler yapılıyormuş. Yüksek tirajlı bir gazetenin haber müdürü, sesini yükselten muhabirlere, bu saati gösterip ‘dikkatli ol, aleyhinde delil olabilir’ diyormuş. Kolay değil tabi. Yanı başında gününüzü geçirdiğiniz masanın üzerinde MİT menşeli, sürekli size bakan bir saat var. İster istemez insanın içine şüphe düşüyor.
Gülmek mi lazım, yoksa ağlamak mı bu halimize bilemiyorum. Umarım, toplumu böylesine paranoyak hale getirenler kendi hisselerine düşen dersi alırlar.
Şamil Tayyar-Star
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...