Prodüksiyonu sağlam, ucuza kaçılmamış çok az albüm yapılır oldu. Genellikle, şarkıların gelişine vurularak yapılmakta her şey. Murat Boz’un yeni albümü ‘Janti’ böyle değil. Şarkılara birkaç aranjörün eli değmiş (ve farklı besteci ile söz yazarlarının imzası) olmasına rağmen, hepsinin tek bir potada birleştirilmesine, birbirlerine kenetlenmelerine ya da birbirlerinin izinden gitmelerine epeyce çaba harcanmış. Bir albümün olmazsa olmaz şartlarının başında gelir bu ama, son yıllarda olağanüstü bir çaba gibi görülmeye ve görüldüğü yerde de altı çizilmeye başladı. Çıta düşünce olacağı budur; en altın birkaç basamak üstüne çıkanı, “İyi” ya da “Fena değil” gibi karşılar olduk.
Janti, Murat Boz, DMC / 5 üzerinden 3 yıldız
Çaba var ama buna değip değmediği ayrı bir konu. Tarkan’ın çizgisini takip eden onlarca isimden biridir Boz. Ama edenlerin de en iyisidir. Tıpkı Tarkan gibi, tabiatın pop adına her şeyi bahşettiği isimlerdendir. Sesi iyi, vokali temiz, hem yakışıklı hem sevimli. Üstelik o nadir ele geçen yıldız ışığı da arada bir dolanır etrafında. Ama bütün bunlara rağmen dört başı mamur bir yıldız olamadı bir türlü. Sebebi de, bu son albüm dahil bütün albümlerinde mevcuttur ve hep aynıdır.
Boz, Tarkan etkisinden hiç sıyrılamadı, kendisine özgü diyebileceğimiz hiçbir standart geliştiremedi. Albüme ismini veren ‘Janti’ başta olmak üzere (ki şarkının, Nazan Öncel’in Tarkan’a yazdığı şarkılar gibi bir havası da var), yeni albümün büyük bir kısmında Tarkan etkisi elle tutulur biçimde mevcut. Ozan Çolakoğlu’nun düzenlediği şarkılarda (ki Gülşen’e yaptıklarında da bu vardı) daha da bariz. Boz zaten bunu istiyor ve her albüm için etrafına topladığı ekipten de bunu bekliyor olabilir. Ama Tarkan bile olsa, birilerinin kopyası olmak, öyle kalmak, (belki para eder bir şeydir ama) çok da kalıcı olmayı sağlayacak bir şey değildir. İlk rüzgârda alınır, götürülürsünüz.
***
ŞEYTANA UYDUK BİRKAÇ KERE, PERİŞAN OLDUK BİN KERE
Hazırlığı epeydir süren Zeki Müren ‘tribute’ albümü (‘İşte Benim Zeki Müren’) nihayet gün yüzü görebildi.
Belkıs Özener’den Funda Arar’a, Nükhet Duru’dan Mustafa Ceceli’ye kadar her kuşaktan temsilci mevcut albümün kadrosunda. Hatta Halit Ergenç ve Engin Altan Düzyatan (şiir okuyor) gibi işi müzik olmayan sürpriz, hatta Enrico Macias gibi yabancı isimler de. Kadro zengin.
Merkezde Zeki Müren gibi büyük bir isim (gazino ve plak dünyasındaki rekabet şartlarını hep kendine yontma, mesela Adnan Pekak gibi rakiplerini ezme çabaları ayrı bir konudur) var. Kadro da çok parlak. O zaman ortaya helva değil, ballı/bademli çikolata çıkması gerekirdi, değil mi?
Hayır. Değil. Ne yazık ki (helva bir yana) tatsız/tuzsuz bir albüm çıkmış ortaya. Albümün yapısal birtakım hataları, saygı ve sevgiyi tamamına erdiremememin baş sebebi.Şarkılar bir plan/program dahilinde değil, tesadüfen seçilmiş gibiler. Başta Kıraç olmak üzere, zengin kadronun bazı ayaklarında da ciddi vokal deformasyonları mevcut.
SAYGIYLA BUNUN NE ALAKASI VAR?
Bir besteci ya da söz yazarına saygı albümü yapmak nispeten kolaydır. Ortada kafa karıştıracak bir şey yoktur. Yazılan şarkılar bellidir, aralarından seçilir. Bir solist ya da yorumcuya gelindiğinde ise iş epeyce çatallaşır. Ona ait olmayan bir şarkıyı albüm konseptinin merkezindeki şarkıcı zamanında söylemiş diye alamazsınız repertuvara. Almamalısınız.
Müslüm Gürses albümünde de vardı bu. Sezen Aksu ‘Kaybolan Yıllar’ı söylüyordu. Eee? Müslüm Gürses ile ne alakası var bunun? Ya da saygıyla? Aynı şey bu albümde de var. Enrico Macias’tan (Jacques Brel’in) ‘Ne Me Quitte Pas’; Zeki Müren ile bağı yeterince güçlü mü? Zamanında Türkçe versiyonunu yapmış olması (‘Beni Terketme’), bu şarkının (hem de orijinal haliyle, yani kurulabilecek bağı iyice zayıflatarak) böyle bir albüme alınması mantıklı mıdır?
80’lerin büyük bir kısmında Selami Şahin şarkıları söylemiş bir yorumcunun böyle bir albümüne, Şahin’den bir tane olsun şarkı alınmamış olmasına ne diyeceğiz peki? Nerede (Şahin ya da başkalarının) arabesk esintili şarkıları? Nerede ‘Hayat Sen Ne Çabuk Harcadın Beni’ ya da bir muadili? Yok. Müren’in o dönemi tamamen görmezden gelinmiş.
Saygı sunma çabalarına saygıda kusur edilmemeli ama böylesi işlerde mümkün olmuyor. Saygı, derli/toplu yapılacak işlere saklanmalı.
hürriyet
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...