Ertuğrul Özkök/Hürriyet
Erdoğan'a oy verir miyim
Bugünkü sorum şu:"Tayyip Erdoğan’a oy verir miyim?"
İtiraf edeyim ki, "Evet" cevabı bugünlerde benim çevremde, eski Harlem’e üzerinde "Pis zenci" yazılı tabela ile girmekten bile telikeli bir iş.
Ben de bu riskleri dikkate alarak cevabımı vereceğim.
Ama önce Başbakan Erdoğan’la aramdaki bir meseleyi çözmem gerekir.
* * *
Sayın Başbakan geçen cumartesi Ankara mitinginde adını vermeden "Bir köşe yazarına" yüklendi.
Adını vermediği o köşe yazarı bendim.
Erdoğan aynen şunu söyledi:
"Geçenlerde bir köşe yazarı diyor ki, ben bu kelimeden (cumhur kelimesi) tiksiniyorum, diyor. Bu ifadeyi kullanırken derdi başka. Derdi beni Gül kardeşimle ters düşürmek."
Eğer bu ifadeyi, sırf siyaset yapmak için çarpıtmadıysa yazımı kendisine yanlış aktarmışlar demektir.
Çünkü benim yazımın hiçbir yerinde "Cumhur kelimesinden tiksiniyorum" diye bir ifade yok.
"Cumhur kelimesine sinirleniyorum" diye bir ifadem var.
"Sinirlenmek" ile "tiksinmek" aynı şey midir?
Sadece bazı kelimelerin "bölücü" kavramlar haline getirilmesine duyduğum tepkiyi dile getirmiştim.
İşte bu yüzden şunu yazdım:
"Cumhur kelimesini ilahi bir kavram haline getirip bütün her şeyi onun içine koyarsanız, Türkiye’yi 50 yıl içinden çıkamayacağı büyük bir kavgaya sokarsınız."
Ne var bunda yadırganacak?
Bu ülke son 30 yılda böyle kavram kaymaları yüzünden az mı çekti?
Bu söylediklerimin, "cumhur"un ifade ettiği "halk"tan tiksinmekle ne alakası var?
Ben halk kelimesini de seviyorum, onun ifade ettiği halkı da...
Sayın Abdullah Gül’le arasını bozma meselesine gelince, işte onu hiç ama hiç anlamadım.
"Gül’ün cumhurbaşkanlığına nasıl olumlu baktığımı defalarca açık açık yazdım.
Gelelim asıl soruya...
AKP’ye oy verilebilir mi?
Cevabım çok net.
"Elbette verilebilir..."
Zaten bu yazı serimin amacı da bunu anlatmaktı.
Benim gözümde bu partilerin hepsi aynı ölçüde meşrudur ve oy verilmeye değerdir.
Yine o yüzden 1991’den beri aynı tezi savunuyorum.
Herkes oyunu serbestçe kullansın.
Kovalamak istediği için değil, getirmek istediği için oy versin.
En iyisi, en beğendiği kimse onu seçsin...
* * *
Ben "mahalle baskısından" hiç korkmayan bir insanım.
O yüzden şunu rahatlıkla yazabiliyorum.
İktidarda olduğu 5 yıl içinde AKP, çok beğendiğim birçok icraatı gerçekleştirdi.
Ekonomik reformlar yaptı.
Ekonomi konusundaki politikaları ile çok büyük ölçüde mutabıkım.
Avrupa Birliği’ne tam üyelik konusunda istekli ve olumlu adımlar attı.
Başbakan’ın birçok konudaki "delikanlı" tavrını hakikaten beğendim.
Dış politikada, çok eleştirdiğim, ama çok beğendiğim yanları da oldu.
Kısaca Erdoğan benim gözümde, olumlu yanları olumsuzlardan çok bir lider oldu.
Ya beğenmediklerim...
* * *
İtirazım, bu süreç içinde, Türk halkının tamamına güven verebilecek bir fırsatı kaçırmasıdır.
Oysa onu tanıdıkça, içinde yapıcı bir insanın bulunduğu duygusuna kapılıyorum.
Ne var ki, benim yakın çevrem dahil, toplumun bir bölümüne bu güveni veremedi.
Diyorum ki, keşke o da "mahalle baskısına" karşı benim kadar direnebilseydi ve bu güveni sağlasaydı.
Hem kendi, hem Türkiye kazanırdı.
Peki önümüzdeki dönem bunu yapar mı?
Benim hissiyatım şu:
En azından bunu yapmayı deneyecek...
Tabii "mahallesinin bazı sakinleri" fazla maraza çıkarmazsa...
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...