Milliyet gazetesinden Özlem Ülkü'nün sorularını yanıtlayan Sürenk, sağlıklı bir ilişkinin birçok farklı açıdan kendisini belli ettiğini söyledi.
"Eğer bir ilişkinin içerisinde sınırlarınıza saygı duyuluyorsa, kendinizi güvende hissediyorsanız, olduğunuz halinizle kabul gördüğünüzü ve anlaşıldığınızı hissediyorsanız bu çok güzel bir başlangıç" diyen Sürenk, şöyle devam etti:
"Karşınızdaki insan sizi görüyorsa, duyuyorsa, ihtiyaçlarınıza özen gösteriyorsa, verdiği sözleri tutuyor, düştüğünüzde hemen elini uzatıyorsa bunlar da o ilişkinin sağlıklı olduğunu anlamamıza yardımcı oluyor. Bizi yargılamayan, bizi suçlamayan, bizi küçük görmeyen, tam tersi yücelten ve daha iyi olma yolculuğumuzda bize güç veren partnerlere ihtiyacımız var. Tabii bunları yaparken partnerimiz kendimizi rahatlıkla açabildiğimiz, sorunlarımızı açıkça konuşabildiğimiz biri olmalı."
Devamında Ülkü'nün yönelttiği sorular ve Sürenk'in bunlara verdiği yanıtlar şöyle:
- Sağlıklı bir ilişkiden neleri beklemeliyiz?
İlişkinin bizim için güvenli bir alan, farklı düşünceleri ya da duyguları ifade ederken güçlük çekmediğimiz, kendimiz gibi olabildiğimiz bir alan olmasını beklemeliyiz. Karşımızdaki insandan sevgisini, saygısını ve şefkatini bizim de anlayabileceğimiz ve ihtiyacımızı da giderebilecek şekilde göstermesini beklemeliyiz. Dürüst, açık, filtresiz, alt metinsiz bir iletişim kurulmasını ve iletişim yollarının sıkıntılı zamanlarda bile bize açık olmasını beklemeliyiz.
Verilen bir sözün tutulmasını ve karşımızdaki insanın tutarlı olmasını, yani bu kişinin tahmin edilebilir davranışları ve tepkileri olmasını beklemeliyiz. Sorunlarla karşılaşıldığında çekip gidilmeden, kalıp birlikte mücadele ve emek verilerek yol alınmasını beklemeliyiz. Ve tabii ki o ilişkiye girerken sadakat kurallarına uyulmasına ve sırtımızı o ilişkiye yaslayabileceğimiz inancına güvenmeliyiz. Bunların hepsi sağlıklı beklentiler.
- Pandemi, ilişkilere bakışımızı nasıl değiştirdi? Ya da değiştirdi mi?
Bence pandemi aslında ilişkilere ne kadar ihtiyacımız olduğunu, izolasyonun bize ne kadar kötü geldiğini anlamamıza ön ayak oldu. Sağlıklı ilişkiler bize nasıl iyi geliyor, bizi tüketen ilişkiler nasıl bizden götürüyor bunu daha iyi anladık. Seçeneklerimiz online dating kullanıyorsak fazla, ama orada da hızlı bir tüketim var. Buna hazır mıyız? “Olmadı, diğeri” diyebilir miyiz, bize denmesine hazır mıyız?
Bu herkese göre bir yaklaşım değil. Peki buna razı değilsek kısıtlı seçenekler içerisinde ne yapabiliriz? Eski sevgililere mi geri dönelim, olamamışları mı oldurmaya çalışalım? Ama onlar bize kötü gelmişti? Peki yalnız kalmak mı kötü bir ilişkinin içerisinde olmak mı? Biliyoruz ki kötü ilişkiler yalnızlıktan daha kötü. O zaman yine aynı noktaya dönüyoruz.
'GÜNÜN SONUNDA HEPİMİZ AİT OLMAK İSTİYORUZ'
- Söz konusu aşk olunca, herkesin aradığı özünde aynı mı?
Aşkı tecrübe etme şekli elbette değişebilir. Kimimiz daha fazla özgürlük alanına ihtiyaç duyarız, kimimiz ortaklığı artırmaya meyilliyiz. Kimimiz iki farklı evde birbirine “misafir” olmayı tercih eder, kimimiz aynı evi paylaşmadan o ilişkiye ilişki demez. Kimimiz hemen açılır, saçılır, kendini o ilişkinin tam ortasına koyar; kimimiz duruma daha mesafeli yaklaşır. Günün sonunda hepimiz ait olmak istiyoruz; görülmek, sevilmek istiyoruz; takdir edilmek istiyoruz.
Birileri bizim için bir şeyler yapmaya hazır olsun, onun hep orada olduğuna inanalım istiyoruz. Bağlanma ve bağ kurma ihtiyacı çok derinden, çok güçlü. Reddedebiliriz, yalnız kalmayı tercih edebiliriz, aşkı büyük bir risk olarak tanımlayabiliriz. Ama bu ihtiyacımızın derinde mevcut olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
'EMPATİ KURMADA ZAYIFLIKLARIMIZ VAR'
- Günümüzde birlikteliklerin çıkmazları neler?
O kadar alışmışız ki değer görmediğimiz, sırf sorun çıkmasın, sırf biraz sevilelim diye kaldığımız ilişkilere. En sık karşılaştığımız çıkmaz bu zaten. Kişinin ilişkide kendi ihtiyacı olduğu gibi sevilememesi ya da ilişkide kendini anlaşılmış ve önemsenmiş hissetmemesi. Belirsizliğin yoğun olduğu, karşımızdakinin tutarsız olduğu ilişkiler de bizi çok zorluyor. Kaygımızı tetikleyen bu durumlar, ilişkinin geleceğine güvenmemize engel oluyor. Ama madalyonun diğer yüzünde kaygısı yüksek bir partnerle ilişkide olmak da zor olabiliyor.
Özellikle bağlanma korkumuz varsa karşımızdaki insanın kaygısı bizi daha da kabuğumuzun içine hapsediyor. Karşımızdaki kişilerin samimiyetsizlikleri, rol yapmaları, bize stratejik yaklaşmaya çalışmaları da gerçek bir ilişkinin kurulmasına engel olabiliyor. Son olarak da tüketmeye olan meylimiz, ilişkiler için emek harcamamamıza sebep olabiliyor. Tartışmaları yapıcı, sakin, medeni bir şekilde çözebilmek; birbirimizi dinleyebilmek; empati kurabilmek gibi konularda zayıflıklarımız var.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...