Kendisini severim. İyi yazıyor. Toplumsal hikayenin tahammül sınırlarını zorlayışı nedeniyle benzer bir öfkeyi yaşadığım için, yazılarındaki sertliğin küfre kaçan dozunu çok iyi anlıyorum. Hatta avamlaştırılmadıktan sonra küfrü bir ifade biçimi olarak kabul de ederim. Dolayısıyla entelektüel donanımı, duyduğu rahatsızlık, üslubu ve nefreti her gün ilk önce okuduğum ve okurken büyük haz aldığım yazarların başında getiriyor Engin Ardıç’ı.
Ve fakat;
O sağlam duruşu, söz konusu “İnternet Medyası” oldu mu benim bile anlayamadığım bir “saçma takıntıya” dönüşüyor ve ardıç sağlamlığı, içinden kof bir ses çıkan boş kütüğe dönüşüyor.
Tamam, her zaman herkesi eleştiriyor ve bunu da iyi yapıyor olabilirsiniz. Hatta saldırıya varan eleştirileriniz entelektüel duruşunuz ve kıvrak üslubunuzla birleşince çekici de olabilir. Ama illa eleştireceğim, illa saldıracağım diye herkese ve her konuya bulaşmaya çalışırsanız; ekranlarda komiklik yapan tiplerin sanki hayatının her alanında bu komikliğini sürdürmesi gerekiyormuş yanılsamasına düşüp tüm yaşamının acınası bir komediye dönüşmesine benzer.
Ama Ardıç’ın “İnternet medyası takıntısı” maalesef bu acınası hale götürüyor kendisini.
Düşünüyorum; “Engin Ardıç’ın internet medyasıyla derdi ne?” diye.
Acaba Serdar Turgut Akşam Gazetesi’ne genel yayın yönetmeni olduğu zaman Ardıç’ın da Akşam’a transfer olacağını ilk önce bu küçümsediği mecranın duyurmuş olması, o zamanlar, aynı bugün yaptığı gibi, “Birkaç dedikoducu çocuk yazmış, hepsi palavra” diye bu haberleri yalanlayıp sonra aradan bir ay geçmeden o dedikoducu çocukların dediği gibi Akşam’da yazmaya başlaması ile kendisini yalanlamasının hıncı mıdır diye?
Hayır diyorum, Ardıç yazılarında hep eleştirdiği “lümpen” hıncı besleyemez. Ama durup durup yine en orta yerinden amiyane tabirle internet medyasına “geçirince”, tekrar düşünüyorum…
Hani kendi zaman sınırını aştığı için bilgisayara karşı çıkan, öğrenmemekte direnen ve bu inadını “Ben bilgisayarı hiç sevemedim. Onun için öğrenmiyorum. Daktilom yeter bana.” diye dinozor inadı gösterenlerin o “zamansal direnme” bahtsızlığına mı düştü Ardıç diye. Ama “hayır” diyorum. Yaşı geçkin olsa da teknolojiye hepimizden daha yüzü dönük. O yüzden “olabilemez…”
Tamam, olabilemez de… Engin Ardıç’ın derdi ne?
Daha önce de kendisiyle çeliştiğini görmüştük. Örneğin, gazetesinin yayın yönetmeni ile birlikte gün aşırı “lümpen kültürü”nü eleştirip daha sonra bu lümpenlerin taleplerinden beslenebilmek için lümpenler ile özdeşleşen “Kurtlar Vadisi” dizisinin CD’lerini promosyon olarak veren gazetesi hakkında tek bir satır yazmamış olmasını ibretle izlemiştik. Bir yandan Kurtlar Vadisi promosyonu ile tiraj artırırken bir yandan da tirajlarını artıran bu insanları eleştirmeye devam etmişlerdi.
Yine toz konduramamıştım Ardıç’a. Sonuçta gazete ticari bir kuruluştu ve bu tezada ses çıkarmaması kabul edilmese de anlaşılabilirdi.
Ama son yazısı “İnternet medyası takıntısının” nasıl acınacak bir vaka haline geldiğini ve Ardıç gibi iç tutarlılık bakımından sapma göstermeyen birisinin bile kendisiyle çeliştiğini göstermesi bakımından ilginç bir görüntü çıkardı ve bu yazıdan sonra Ardıç’tan umudumu kestim.
“Sektör içi alt kadro dedikodularını verip habercilik yaptığını sanan Internet siteleri var ya ('kameraman Mehmet, Show'dan ayrıldı, Atv'ye geçti' falan gibi), onlardan birinde okudum...” diye başladığı yazısını hep bu okuduğu haberi referans alarak götürüyordu.
İnsan merak ediyor: Madem ciddiye almıyorsunuz neden o “habercilik yaptığını sanan internet sitelerini” okuyorsunuz?
Hadi okudunuz diyelim; neden inanmadığınızı söylediğiniz sitelerin haberlerini “doğru kabul edip” orada okuduğunuz haberi referans alarak koskoca bir yazı yazıyorsunuz.
Ve son merak; madem hem okuyor hem de ciddiye alıyorsunuz –ki durum bunu gösteriyor- o zaman neden ısrarla internet medyasına pislik atma derdindesiniz?
Sadece sınıf tavrı, lümpen hıncı mı? Yok, hayır. Engin Ardıç bunu yapabilemez!
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...