Demet Akalın'ın kocası olarak tanıdık Önder Bekensir'i. 1995 yılında Mr. Turkey seçilince magazin dünyasına şöyle bir merhaba demişti ama ülkenin en önemli pop şarkıcısıyla inişli-çıkışlı bir aşk yaşamaya başlayınca, kendini şöhretin göbeğinde buldu. Boğaziçi Üniversitesi'nin ardından Florida'da okuyan ve işletmeci olarak çalışan 35 yaşındaki Önder Bekensir ile 'Buzda Dans' yarışması provası sonrasında buluştuk. Oyuncu olması için teklifler alan ama kendini en doğru şekilde ifade edeceğine inandığı yarışmayı seçtiğini söyleyen Bekensir'le aşklarını, hayallerini ve şöhret macerasını konuştuk
- Öncelikle 'Buzda Dans' projesine nasıl dahil olduğunuzu anlatmanızı isteyeceğim.
Yaklaşık ağustos ayı gibi Medyapım benimle temasa geçti ve projeyi anlattılar. Bir süredir gelen televizyon tekliflerinin hiçbirine olumlu cevap vermemiştim. Pek sıcak bakmıyorum da açıkçası. Son zamanlarda o kadar çok teklif geldi ki, anlatamam.
- Ne tarz teklifler geldi?
Oyunculuk ve program yapmamla alakalıydı gelen teklifler. Zaten Beyaz TV'de yapımcılığını ve sunuculuğunu üstlendiğim bir magazin programı var. Fakat teklifler art arda gelince, ben de ekranda olmalıyım diye düşünmeye başladım. Televizyona yakıştığımı, yakışacağımı söylüyorlardı daha doğrusu. Gelen tekliflerin içinde yetenekle alakalı bir iş olduğu için de 'Buzda Dans'a sıcak baktım. Kendimi olduğum gibi ifade edebileceğimi düşünüyorum. İçinde polemik yok, tartışma yok, sadece yetenek var. Zaten 'celebrity'lerin (şöhretlerin) katıldığı bir yarışma.
- Şunu sormama müsaade edin, siz neden 'celebrity'siniz; siz kimsiniz kuzum?
O halde ben de en baştan anlatayım. 35 yaşındayım, 21 yaşıma kadar İstanbul'daydım. Önce Boğaziçi Üniversitesi Turizm Otelcilik Bölümü'nde okudum. Ailem sanayici, bir aile şirketimiz var. Bir kardeşim var on yaş küçük. 1995 yılında Mr. Turkey yarışmasında ikinci olmuştum. Ardından Florida'ya gittim, 4 yıl 'International Business and Trade' okudum. Ekonomi master'ı yaptım. Okulla beraber önce bir avukatlık bürosunda, ardında da kulüplerde çalıştım. İşletmecilik de yaptım, Mint Lounge ve Vita gibi önemli mekanlarda çalıştım. Benim oradaki vizyonum çok farklıdır, tanınan biriydim orada da. Oradaki VIP'lerle içli dışlıydım. Çünkü VIP müdürüydüm.
- Bahsettiğiniz yerleri bilirim, orada müdür olmak çok önemli.
Şöyle söyleyeyim, senelik ciroları 70-80 milyon dolar bu kulüplerin. Bizimkilerle kıyaslanamaz. Çalışanlardan servise, tuvaletten kapıya kadar her şeyle ilgilenmelisiniz. Yanımda, bana bağlı yüzlerce kişi vardı. İşinize karışmazlar, işler tıkır tıkır işler. Orada ünlüler de farklı, bir örnek vereyim. R&B şarkıcısı Puff Daddy bizim kulübe geldiği zaman, herkese nasıl davranılıyorsa ona da öyle davranılırdı. Hiç kaprisleri yoktur, müşteri kart ve kimlik vermek zorundadır. Provizyon alıp öyle servis yapılır, bir gün itiraz eden olmadı. Bizde işletmecilik de farklı yapılıyor. İstanbul'da iki-üç kişi dışında layıkıyla yapan da yok.
- Kimdir iyi işletmeciler?
Emre Ergani duayendir, İzzet Çapa, Metin Fadıllıoğlu var sonra. Bir yer alçılıyor, bakıyorsunuz bir sene sonra yok! İşimi çok ciddiye alıyor ve çok seviyorum. Rahmetli babamın da öğütleri her zaman kulağımdadır.
- Babanızdan bahsederken gözleriniz doluyor...
O benim için bambaşkadır, beni okuttukları 6 yıl sonunda, onlar beklemese de karşılık veriyor olmak istiyordum. Öyle ya, beni okutmak için onca masraf yapıp, maddi manevi emek harcamışlardı. Okul bitince kendime iyi bir iş bakmaya başladım. Sadece okul parasını değil, oradaki masrafları, yeme-içmeyi, ev kirasını falan düşünürseniz normal bir işle ancak 20 yılda ödersiniz. Acaba gelip bir iş mi kursam diye düşünüyordum. Babam bana 'Ben o yatırımı sana, harcadığım paraları bana geri ödeyesin diye yapmadım oğlum, dünya insanı olasın diye yaptım' demişti. Babamın ne demek istediğini Türkiye'de iş hayatına girince anladım, ben dünya insanı oldum sayesinde.
Yarışma ile gerçek Önder'i tanıyacaklar
- Kaymak zor geldi mi size?
'Buzda Dans'ı kabul ettim ama çalışmaya başlayınca gördüm ki durum çok ciddi. Şimdi sorsalar belki yine kabul ederdim ama şartları tekrar konuşurdum. Çok zor çünkü.
- Ne kadar vakit alıyor çalışmalar?
Her gün çalışıyorum, ilk günlerde bir saat çalışıyordum. İşimi etkilemez diye düşündüm bu temponun. Fakat işin ciddiyetini görünce çok daha fazla idman yapmam gerektiğini anladım. Ne kadar çok çalışırsanız karşılığını o kadar çok görebiliyorsunuz.
- Hırslısınız da sanırım, peki korkmadınız mı hiç?
Kaybetmek için girmem bir işe. Burada buzun üstünde çelik bir bıçağın üzerindesiniz, elbette korktum ilk başta. Düşme korkusu var, düşüp de sakatlanma korkusu var. Düşmeyi de öğreniyorsunuz zamanla.
- Ne kadar kazanacaksınız birinci olunca, ödül nedir?
İnanın hiç umurumda değil, sadece kazanmaya odaklandım.
- Diğer yarışmacılara bakınca kendinizi nerede görüyorsunuz?
Yılmaz Morgül, Çelik, Gökhan Taşkın, Doğuş var. Kendimi favori görüyorum. Diğer arkadaşlarım yeterince vakit ayıramıyor olabilir, hiçbirimiz daha önce piste çıkmadık. İş tempoları yüzünden gereken çalışmayı yapamıyorlar sanırım, ben işlerimi askıya alabildiğim için şanslıyım.
- Yarışma için özel bir diyet yapıyor musunuz?
Fitness yaparım zaten, diyet demeyelim de her şeye dikkat etmeye başladım. İşletmeci olduğum için benim en büyük sorunum düzensiz hayat ve uykusuzluk. İyi ve sağlıklı uyku çok önemli. Gece uykusu gibi olmuyor hiçbir şey. Bu sene zaten hayatımı bir miktar düzene sokmak istediğim için, işletme de almamıştım. Buzda Dans ile beraber ciddi ve bambaşka bir disipline girdim. Açıkçası kaymak için hayatımı bir süreliğine yeniden şekillendirdim.
'Demet de kim, ben zaten vardım' demem
- Evlilik düşünüyor musunuz, yoksa 'Ağzım yandı bir daha evlenmeyeceğim' mi diyorsunuz?
İleriyi düşünüyorum. Çoluk, çocuk, aile düşünmeye başladım tabii, yaşım gereği. İki defa evlendim. Ne şartlarda çocuk dünyaya getireceksiniz o çok önemli. Evlilik planım yok şu anda. Kağıda imza atmak değil, evliliği yaşamak önemli. Bir daha yapmam demiyorum ama doğru insanı bulmak önemli. Daha önce yaptıklarım yanlış demiyorum aman yanlış anlaşılmasın. İkisi de yaşanmalıydı, yaşandı da. Daha anaç bir kadın istiyorum bundan sonra. Sıradan belki de.
- Acele karar verdiniz belki, hatalardan ders aldınız mı?
Doğru, hatalar bizi olgunlaştırıyor. Hayatta öyle kırılma anları oluyor ki, vereceğiniz bir karar iyi bir şeyse kötü olana kadar, kötü bir kararsa düzeltene kadar yakanızı bırakmıyor. Öyle dönüm noktalarım var. Burada yarışmam da öyle sanırım, bir dönüm noktası. Hayatta her şey her zaman doğruları yapmaktan ibaret değil ki. Yanlış yaptıklarımdan bile pişman değilim.
- Hatalarınızı görür müsünüz, bazı insan hatayı hep başkalarında arar!
Buzda kayarken bile nerede hata yaptığımı biliyorum, asla 'Buz bugün kötü, hava bozuk, kolum ağrıyor' gibi cümleler kurmam. Özür dilemeyi de bilirim ayrıca. Kin tutmam hiç.
- Şöhret sizi sıktı mı?
Sıkmadı ama hep aşklarla, evliliklerimle ön planda oldum. Ancak Demet Akalın'la evlenince durum başka bir boyuta geçti. Demet içinde bir numaradır ve büyük bir markadır. Sahneye çok yakışan, çok iyi şarkılar seçen, rakipsiz bir şarkıcı. Demet'le beraber çok daha fazla tanındım. Şimdi kalkıp da 'Demet de kim, ben zaten vardım' demek saçma olur. Evet önceden de vardım ama Demet ile daha çok tanındım. İki yıl beraber olduk. Demet'in çok magazinsel olması, ilişkilerini magazinsel yaşaması, belki de ilişkimizin sonu oldu diyebilirim. Herkesin özeli olsun isterdim, aramızda bu yüzden yolunda gitmedi bir takım şeyler.
- Kaç defa ayrılıp barıştınız?
Maalesef öyle oldu, çok oldu. Her küslük de basına yansıyınca, halkın karşısında da antipatik olduk. Belki bu yarışma ile insanlar beni olduğum gibi sevecek. Eğitimim ve aile terbiyemi insanlar bilmiyorlar. Demet ile saygımızı hiç yitirmedik, beraber çalışmaya devam ettik. Toparlıyoruz işleri, bir süre sonra iş olarak da ayrılacağız. Eski eşlerim hakkında asla konuşmam kimseyi de konuşturmam.
- Bu kadar popüler ve güzel kadından sonra sıradan bir kız girebilir mi hayatınıza?
Bakın, sadece Demet öyle. Daha önceki kız arkadaşlarıma bakarsanız zaten Türk sevgilim olmamıştı. Hep yabancıydı arkadaşlarım, Amerikalı, Kolombiyalı, Bolivyalı.
- Ama Türklerle evleniyorsunuz!
Örf ve adetlerimize uygun biriyle evleneyim diye düşündüm. Yabancı kız arkadaşımla yaşadığım bir dönüm noktası var mesela, detaya girmek istemiyorum ama böyle gelişti her şey.
- İlk karınız Süreyya Yalçın nasıl bir kadın?
Onun insanlığı, kalbi, ailesi, kültürü bambaşkadır. Öyle yansıtıldığı gibi değildir, her zaman en iyisini yaşasın isterim. Ailesi belli, dedikleri rakamları harcayan biri değil, ayakları yere basan bir kızdır.
akşam
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |