Ennahda'nın doğal zaferi
Tunus'ta 23 Ekim sonrası siyasi tabloya baktığımda, Mısır'daki gibi laik-demokratların dağınık olduğunu gördüm. Seçimlerde siyasi parti enflasyonu yaşandı. 100 parti katıldı ve 17'si Meclis'e girdi. Laik-demokratların dağınıklığı karşısında Ennahda doğal bir zafer
Arap dünyasındaki siyasal İslam'ın birkaç modeli var. Suudi Arabistan'da, sınırlı yumuşama gösterse bile 'katı şeriat' modeli. Katar da şeriata dayanıyor ama Emirin karısı Şeyha Mozah ile daha ılımlı bir imaj çizmeye başladı. Ancak Arap baharıyla birlikte ikisinden de ayrılan demokratik İslam modeli ortaya çıktı. Modelin lideri ise Raşid Gannuşi. Yani 24 yıl sürgünde kaldıktan sonra binlerce Tunuslu'nun "Allahü Ekber" sesleriyle karşıladığı İslami Hareket'in efsanevi lideri. Gannuşi sadece Tunus'un değil Arap baharının da kilit isimlerden biri oldu. Çünkü siyasal İslam'ın fikir babalarından biri olarak biliniyor. Gannuşi, Kahire Üniversitesi'nden ziraat mühendisi olarak çıktıktan sonra Şam'da felsefe okuduğu yıllarda Atatürk devrimlerini model alan Burgiba'ya karşı bayrak açtı. Gannuşi, ilk seçimde gücünü kanıtladı ama ne Cumhurbaşkanlığı istedi ne de Meclis Başkanlığı. Ruhani lider olarak kalmayı tercih etti. Hareketini İran devrimiyle de ayırdı. Hatta "Humeyni değilim" dedi. Tunus'a gittiğimde ülke dışında olduğu için ideolojisini Gannuşi'den dinleyemedim. Ama Gannuşi'ye yakın iki isim var. İlki 11 yıl hücrede kalan 63 yaşındaki Enerji Mühendisi Başbakan Hamadi Jebali, diğeriyse 43 yaşındaki damadı Refik Abdüsselam. Yeni hükümette Dışişleri Bakanı olan Abdüsselam, Gannuşi ile birlikte 16 yıl sürgünde kaldığı yıllarda kızıyla uluslar arası ilişkiler okurken tanışıp evlendi. "Din, laiklik ve demokrasi", "Sert ve yumuşak güç arasında kalan ABD" ve "İslami Reformlar ve çağdaşlık" başlıklı kitapları var. Abdesselam ayaklanmalar başladığı zaman El Cezire'nin Araştırma Bölüm Başkanı idi. Abdüsselam'la Dışişleri Bakanlığı'ndaki odasında bir saat konuştum. Hem de Fransız ve Alman Dışişleri bakanlarının Tunus'ta olduğu gün. Ne sorarsam sorayım yüzündeki gülümseme de hiç bozulmadı. Sanki tüm dünyayı ikna etmeye çalışıyor gibiydi.
FIS - ENNAHDA FARKI
Sohbetimize "Cezayir'de de sandıkta çıkış yapan İslami FIS partisi ve Ennahda aynı ideolojiyi mi paylaşıyor?" sorusuyla başladım. Abdüsselam "Ennahda FIS'ten farklı. Cezayir'deki durum da tümüyle farklıydı" diye anlatmaya başladı: "FIS de tek partinin tekeline ve sosyalist devletin başarısızlığına tepkiydi. Bizde de halk Bin Ali'den nefret etti. Ezilmeye karşı çıktı ama Ennahda hem yoksul halktan hem de orta sınıftan destek aldı. Halk, siyasi programına güvendi. Kendisine yakın yeni bir model olarak gördü." "Ama ikisi de İslami idelojiye dayanmadı mı?" diye üstelediğimdeyse Abdüsselam, "İslam faktör oldu ama İslam'ın farklı yorumları var. Ennahda'nın yorumu çok ılımlıdır" diyerek 10 yıl orduyla savaşan FIS'le yollarını "Terörden yana değiliz" dercesine kalın bir çiziyle ayırıp şöyle dedi: "Ganuşi, İslam ve demokrasinin uzlaştırıcı ve barışçı karakterini ısrarla vurgular. Demokrasi yönetim mekanizmasıdır. Güçler arasında kontrol ve dengeyi oluşturan pragmatik (akılcı ) bir sistemdir. Kadın hakları da dahil halkın haklarını koruyan İslam'ın ılımlı bir yorumudur."
'EMPOZE EDENLER BAŞARISIZ'
"İslam büyük bir dindir. Diğer dinler gibi" diyerek konuşmasını sürdüren Ennahda'nın genç lideri "İslamı nasıl yorumladığınız çok önemli. Ya din iyi olur ya da kötü. Ennahda İslamı iyi yorumluyor" diye ekledi. "Peki İslam ve demokrasi nasıl uyum sağlayacak?" sorumaysa Abdüsselam, gülümseyerek şöyle yanıt verdi: "Bence bu stratejiyi Türkiye başlattı. İslam dünyasında laisizm de İslamizasyon da başarısız oldu. Ne laikliği ne de dini, devlet mekanizmalarıyla empoze etmek işlemedi. Din kişiseldir. İnsanlar istediği dini seçerler. İslam'ın iyi yorumu aslında demokratikleşmeye yardım eder. 19'uncu yüzyılın başında da reformist liderler İslam ve demokrasinin uzlaşıcı karekterinde ısrar etti. İslamda Şûra konsepti, siyasi çoğulculuk insan ve kadın hakları gibi. İslamla demokrasi arasında böyle bir bağ var. Demokrasiyi insanların haklarını koruyan pragmatik bir sistem olarak görüyoruz. Demokrasiyi İslami çerçeveye alabiliriz. Türkiye'de başladı. Tunus'ta da yapıyoruz."
sabah
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...