Tahliye haberini duyan sanık yakınları gözyaşlarına boğulurken, cezaevi aracına bindirilen tutuklu sanıklar, ABD ve İsrail aleyhine slogan attı.
İstanbul'daki sinegoglar, İngiltere Başkonsolosluğu ve HSBC binasına düzenlenen bombalı saldırılarla ilgili 21'ü tutuklu 72 sanığın yargılanmasına devam edildi.
10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya aralarında El-Kaide'nin "üst düzey yöneticisi" olduğu iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması istenen Louai Sakka ve kuryesi olduğu iddia edilen Hamed Obeysi'ninde aralarında bulunduğu 21 tutuklu sanık katıldı. Louai Sakka güvenlik gerekçesiyle adliyeye hakim ve savcıların kullandığı arka kapıdan getirildi.
Duruşmada, El Kaide terör örgütünün üst düzey yöneticisi olduğu iddia edilen Louaı Sakka ve kuryesi olduğu öne sürülen Hamed Obeysi hakkında ek mütalaa veren Cumhuriyet Savcısı Süleyman Ersöz, Sakka'nın 15-20 Kasım 2003 yılında meydana gelen patlamaların fikir babası olduğu ve Irak'ta Türk şoförlerin öldürülmesi rolü göz önüne alındığında "cebir ve şiddet kullanarakTürkiye Cumhuriyeti Anayasası'nı ortadan kaldırmaya teşebbüs etmekten" ağırlaştırılmış müebbet hapsi, "resmi evrakta sahtecilik yapmak", "patlayıcı madde bulundurmak", "güvenliği tehlikeye atmak" suçlarından ise 9 ile 26.5 yıl hapis cezasına çarptırılmasını istedi.
Mütalaada, Obeysi için ise "resmi belgede sahtecilik", "izinsiz patlayıcı madde bulundurmak", "yasadışı kurulan örgüte üye olmak", "güvenliği tehdit etmek" suçlarından 15 yıldan 35.5 yıla kadar hapis cezası talep edildi.
Mütaalanın ardından devam edilen duruşmada söz alan tutuklu sanık Harun İlhan, daha önce esas hakkındaki savunmasını yapmadığını ve dosyadan istediği fotokopiler kendisine verilmeden savunma yapamayacağını söyledi.
15-20 Kasım 2003'te meydana gelen saldırıların yarın yıldönümü olduğunu hatırlatan İlhan, bu konuda genel bir açıklama yapmak istediğini kaydetti.
Sözlerine besmele çekerek başlayan İlhan, "15-20 Kasım 2003 tarihindeki eylemleri gerçekleştiren şehit kardeşlerimin Rabbimin katında mükafatlandırılmasını istiyorum. Onlar yolumuzu aydınlattılar. Şeyh Usame Bin Laden'in deyimiyle, bu ümmetin şehadete koşan gençler arttıkça başarı yakınlaşacaktır" diye konuştu.
Olayda hedef olmadıkları halde ölenlere rahmet, yakınlarına başsağlığı dileyen İlhan, "olayların gerçek hedefin Yahudiler ve İngiltere olduğunu" söyledi.
Mahkeme Başkanı tarafından Louai Sakka'yı tanıyıp tanımadığı sorulan tutuklu sanık Adnan Ersöz, Habib Aktaş'ın kendisine para temin eden kişi olarak "Suriyeli Alaattin" kod isimli Alaa Fattahi adında birinden bahsettiğini belirtti.
Ersöz, "Bana emniyette Fattahi olduğu söylenen bir kişinin fotoğrafı gösterildi ve o fotoğraf dosyaya girdi. Louai Sakka olarak bildiğimi kişi, eğer Alaa Fattahi ise Habib'in bahsettiği kişidir. Sakka denen şahsın kim olduğu da tam olarak teşhis edilememiştir" dedi.
Duruşmada söz alan Sakka'nın da aralarında bulunduğ bir kısım sanığın avukatı Osman Karahan, Habib Aktaş'a para temin eden kişi olarak "Suriyeli Alaattin" olarak bilinen Alaa Fattahi'nin 5 ay boyunca polis tarafından arandığını anlatarak bir şekilde müvekkilime Alaattin kod isminin iftira olarak atıldığını ve müvekkilinin para temin eden kişi olarak dosyada yer aldığını savundu. Karahan, Alaa Fattahi'nin pasaportunun renkli fotokopilerini mahkemeye sunarak bu kişinin Türkiye'ye giriş çıkışlarının araştırılmasını istedi. Karahan ayrıca, pasaporttaki fotoğrafın sanıklar Adnan Ersöz ve Harun İlhan'a gösterilerek teşhis yapılmasını talep etti.
Savcı'nın bu celse verdiği mütalaasında Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı'nca müvekkilinin kaldığı evden yaklaşık 60 bin Avro'nun ele geçirildiğini yer verildiğini belirten Karahan, "Bu para ortada yoktur. Görevli polislerce paranın polisler tarafından çalındığını düşündklerini ve bu konuda suç duyurusunda bulunduk. Soruşturma açıldı" diye konuştu.
Karahan'nın sunduğu pasaporttaki fotoğraf gösterilip tanıyıp tanımadığı sorulan Harun İlhan, "Benim Habib Aktaş'ın yanında gördüğüm ve parayı getiren kişi budur" diye cevap verdi. Adnan Ersöz de, bu kişinin kendisine tanıdık geldiğini ama kesin olarak Aktaş'a para temin eden kişi olduğunu söyleyemeyeceğini kaydetti.
Pasaporttaki fotoğraf gösterilmek üzere tercüman aracılığı ile ayağa kalkması istenen Sakka ise ayağa kalkmayacağını söyledi. Mahkeme Heyeti Başkanı'nın bu durumu tutanağa geçirdiği sırada Sakka Türkçe olarak, "Ben konuşmak istiyorum ama siz bahane bulup beni susturmak istiyorsunuz" dedi.
Mahkeme Heyeti Başkanı'nın uyarısına rağmen konuşmasını sürdüren Sakka'nın katıldığı 4. duruşmadan da dışarıya çıkartılması istendi.
Verilen aranın ardından Mahkeme Heyeti, tutuklu sanıklardan Mustafa Atlıhan, Şükrü Hakan Yiğit, Halil Ökçe, Ahmet Demir, Nurettin Gündüz, Servet Özcan, Abdülmenaf Dağaç, Mehmet Yılmaz, Suat Şarman, Hayrettin Basınlı, Cahit Öztürk, Ali Yaman, Murat İdrak ve İsmail Duru'nun tahliyesine karar verdi.
Fevzi Yitiz, Adnan Ersöz, Yusuf Polat, Harun İlhan, Osman Eken, Seyit Ertul, Baki Yiğit, Hamed Obysi ve Louai Sakka'nın tutukluluk hallerinin devamına karar veren Mahkeme Heyeti, Avukat Karahan'ın sunduğu belgenin sureti eklenerek Alaa Fattahi'nin Türkiye'ye giriş yapıp yapmadığının ilgili birimlerden sorulmasına hükmetti.
Tutuklu sanıkların avukatlarına esas hakkındaki savunmalarını hazırlamaları için kesin süre veren mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi. Öte yandan adliyeden cezaevi aracına götürülen sanıklar ABD ve İsrail aleyhine sologanlar attı. Tahliye kararını avukatlar aracılığıyla duyan müvekkil yakınları tekbirler getirerek sevindi. Sevinç sırasında bazı tutuklu yakınları sevinç göz yaşları döktü.
Duruşma öncesi 5 sanık dışındaki sanıkların tahliyesini beklediğini belirten Av.Osman Karahan tahliyelerden dolayı sevinçli olduğunu, ancak 4 sanığın daha tahliye olması gerektiğini kaydetti.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...