MHP liderliği Erciyes Kurultayı ve etkinliklerinden vazgeçince ne denmişti
hatırlayın!
- “Başbuğumuzun vasiyeti
böyleydi”
Bahçeli’ye yakın isimler vasiyetten ayrıntılar da aktarmıştı:
-Türkeş beyin tarihteki 16 Türk devleti adına birer kurultay yapma vasiyeti vardı. Vasiyet yerine getirildi ve Erciyes Kurultayı artık tarih oldu.
Ne var ki bu vasiyet iddialarına merhum Türkeş’in en yakını olan hanımefendisi Seval Türkeş isyan etti ve böyle bir vasiyetin olmadığını bildirdi.
Seval hanımın kesin ifadelerle yalanlaması ve bazı ülkücü kanaat önderlerinin başkaldırısıyla zora ve dara düşen MHP liderliği şimdi viraj alıyor.
Neymiş efendim Erciyes Kurultayı provokasyon şüphe ve ihtimalinden ötürü yapılamamışmış!
Devlet Bahçeli Ortadoğu gazetesinden sevgili Orhan Karataş’a aynen bu sözü etti ve Güngören’deki malum bombalı provokasyonu örnek gösterdi.
Bu sözden sonra bir tebessüm arası vermemiz gerekiyor!..
Yapma Sayın Başkan, siz ülkücü camiayı sürü, mensuplarını da koyun mu sanıyorsunuz!
Önce şehadet şerbetini içmiş önderin ismini kullanıp vasiyet dedirttiniz, o inandırıcı bulunmayıp tepki alınca şimdi provokasyon diyorsunuz!
Tamam ülkücü hareket temelde köylü ya da kırsal kökenlidir de, bugün araştırma yapılsa en eğitimli seçmen tartışmasız MHP’ye oy verenlerdir.
Hal bu iken ülkücülerin zekâsıyla bu şekilde dalga geçmek onun önderliği iddiasında olan birine hiç mi hiç yakışmıyor.
İtiraf edin MHP’yi yeni bir yörüngeye oturtmak için Ülkü Ocakları’nı adım adım tasfiye misali sembolik anlamı olan Erciyes Kurultayı’ndan da vazgeçmek istediniz, ama taban infial gösterince şimdi geriye doğru patinaj yapıyorsunuz.
Fikre ve camiaya mensubiyeti şekli şapkaya biad zanneden bazı yaşasın kralcılar göreceksiniz. Şimdi provokasyonun ne anlama geldiğini ve ne mel’un bir şey olduğunu anlatmaya çalışacaklar ve patlayacak bir bombanın metrekare hesabıyla vereceği zayiatı rakamlarla ortaya koyacaklar.
İyi de muhteremler, Türkiye ilk kez provokasyon ikliminde değil ki?
PKK vahşetinin zirve yaptığı dönemlerde Erciyes’te kurultay yapılmadı mı?
O gün yapılabildiyse bugün neden yapılmasın!
Eğer bugünkü bakış ve politika doğruysa MHP artık bundan böyle seçim süreçlerinde dahi tek bir toplantı ya da açık hava mitingi yapamayacak demektir. MHP’yi sevmeyen ya da rakip görenler provokasyon ihbarları yapacak ve MHP’yi bütün etkinliklerden geri çekecektir. (Ayrıca Erciyes Kurultayı bağlamında böyle bir ihbar ya da tehdidin olup olmadığı da belli değildir). Kaldı ki bu mevcut olsa bile şu soru cevap ister: Tekir Yaylası’nda güvenliği, asayişi sağlayamayan Bahçeli ve ekibi hasbelkader iktidara gelse bütün Türkiye’de güvenlik ve asayişi nasıl sağlayacak acaba?
Bir liderin provokasyon ihtimalinden ötürü geri adım attık demesi emin olun olmayan bir vasiyetin uydurulmasından daha vahimdir.
Bakın yakın geçmişte, yani 1977’de dönemin Başbakanı Demirel CHP lideri Ecevit’e “Taksim’de sana suikast yapılacaklar” bilgisini vermesine rağmen Bülent Ecevit otobüsün üstünde yüz binlerle Taksim’e çıkmış ve CHP’yi tarihte ilk kez yüzde 40’ların üstüne taşımıştır.
Lider spekülasyon, fısıltı ya da ihtimallere boyun eğen değil, ona karşı meydan okuyan ve provokatif amaçları ters yüz eden adamdır.
Bu sütunu izleyenler Bahçeli niye susuyor, konuşsun, muhalefet etsin ve bulunulan siyasi boşluğu kullanıp MHP’yi yüzde 30’lara taşısın yakarışımızı iyi hatırlarlar. Şimdi tereddütüm var. Meğer Bahçeli’nin konuşmaması daha fazla batmamak içinmiş! Baksanıza Devlet beyin her sözü bir fiyasko!
GAİPTEN SESLER
Fehmi Koru akreditasyon bilgisini kimden aldı?
Besleme AKP medyasının şeyhi ve piri Fehmi Koru hazretlerinin buyurduğuna göre Genelkurmay sözde İslamcı gazetelerin akreditasyonunu kaldıracakmış. Peki Fehmi Efendi hazretleri bu bilgiyi kimden mi almış? Gaipten. Evet evet şaşırmayın, akreditasyon kalkacak diyen Fehmi’nin somut bir verisi yok, sadece karine olmaya yorumlanacak bir diyalog fotoğrafı var. Fehmi Koru geçen yıl Genelkurmay Başkanı ABD’de iken başkalarının davetiyle gittiği bir toplantıda Yaşar Büyükanıt’la karşılaşmış da, Büyükanıt da kendisine büyük bir alaka göstermişmiş. Bu alaka da akreditasyonun kaldırılması noktasında işaret olabilirmiş... Bakın biz şekil olarak akreditasyonlara karşıyız, ama AKP’li besleme medya ve onun şeyhi kendi siyasi klanı ve kralının yaptığı akreditasyonları görmezden geliyor. Mesela Vakit gibi malum bir gazete Başbakanlık uçağına alınırken,ondan çok çok fazla satan Yeniçağ ile Cumhuriyet bırakın uçağa alınmayı Başbakanlığa bile yaklaştırılmıyor. AKP’nin şeyhi bunlardan zerre söz etmezken habire askeri hedef alıyor. Oysa hedef alınması gereken öncelikli bu uygulamadır. Askerler bütün dünyada özellikleri itibarıyla akreditasyon uygularlar.
ÖNEMLİ
Ahmedinecad niye geliyor?
İran Cumhurbaşkanı Türkiye’ye geliyor, ki bu sıradan bir ziyaret değildir. İsrail’i paniğe ve eylemli diplomatik tavırlara iten bu ziyaret fevkalade önemlidir. Ahmedinecad ABD emperyalizminin İslam ve de bölgemiz üzerindeki yayılmacılığına meydan okuyan yegâne liderdir. Böyle bir ismin bulunulan konjonktürde Ankara’ya geliyor olması bölgenin geleceği bağlamında hayatidir. Pek çok politikasını yerden yere vurduğumuz AKP’nin Ahmedinecad ve İran bağlamındaki politikası şu gün itibarıyla doğrudur. AKP hükümeti şu ana kadar İran’ı Türkiye’nin karşısına alacak bir tutum takınmamıştır, ki bu takdire şayandır. Tersine hükümet bu konuda bölge liderleriyle konsorsiyum kurarak işi fevkalade ciddi götürüyor. İran Cumhurbaşkanı’nın Türkiye ziyaretinin sembolik mesaj iletmenin ötelerinde sonuçları olabilir. Örneğin enerjide bazı işbirliği imkânları mevcuttur. Ahmedinecad’ın Türkiye ilgisi ABD ile İsrail’in K. Irak politikası bağlamında fren görevini görecektir. Biz Türkiye ile İran’ın her hal ve şartta dost kalması gerektiğine inananlardanız.
ADI KONMADI
Kriz var mı yok mu?
Hatırlayın Başbakan kısa bir süre önce kürsüden yanlış okuduğu araba satış istatistik rakamlarını göstererek, “Ne krizi ya” diye gürlemişti’85 Rakamlar, yani matematik yalan söylemez. Dün açıklanan verilere göre temmuz ayında araç satışlarında gerileme geçen yıla kıyasla yüzde 13.8, ki bunun adı tartışmasız krizdir. Öyle çünkü mevsim itibarıyla araç en çok bu aylarda satılır. Hal bu iken döviz ucuzluğuna da rağmen böylesine bir daralma yaşanıyorsa gerisini siz düşünün... Aslına bakarsanız piyasalardaki kriz ya da buhran aylardır devam ediyor. Çek ve senetlerin dönme oranı resmi verilere göre 2001 kriz yılı oranlarını bile geçti. Türkiye’nin her yerinde kepenkler iniyor, üretim stop ediyor. Gerçekte kriz var da adı henüz konmadı. Peki var olan kriz ne zaman resmiyet kazanır?Dövizin bir gün mutlaka ama mutlaka gümlediği, yani patladığı anda!
Sabahattin Önkibar/Yeniçağ
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...