Denetim, vergi ve danışmanlık firması KPMG'nin Türkiye'de suiistimal araştırmasına göre, önümüzdeki iki yıl içinde Türkiye'de suiistimal riski artacak.
KPMG Türkiye Suiistimali Önleme ve İnceleme
Bölümünün, GfK Türkiye ile birlikte hazırladığı ''Yöneticilerin Bakış Açısı ile Türkiye'de Suiistimal: Riskler, Etkiler ve Alınması Gereken Dersler'' konulu araştırması Türkiye'nin önde gelen şirketlerinden 146 üst düzey yönetici ile gerçekleştirildi.
Araştırmaya katılanların yüzde 93'ü suiistimalin Türkiye için önemli bir sorun olduğunu belirtirken, yüzde 57'si önümüzdeki iki yıl içinde suiistimal riskinin artacağını ifade ederken, yüzde 92'si suiistimalin kendi şirketleri için büyük bir problem olmadığını vurguluyor.
Yüzde 81'i çalışma yaşamlarında en az bir suiistimal vakası ile karşılaştıklarını, yüzde 23'ü 10'dan fazla suiistimal vakası yaşadıklarını, yüzde 96'sı suiistimal vakalarının, çalışanların morallerini olumsuz olarak etkilediğini belirtiyor.
İş yaşamlarında suiistimalle karşılaştıklarını belirtenlerin yüzde 30'u, belirlenmiş kaybın 500 bin liradan yüksek olduğuna dikkati çekerken, katılımcılara bu riskin en yoğun olarak var olduğu sektörler sorulduğunda, ilk üç sırayı inşaat, finans ve sağlık sektörü alıyor.
-EN ÇOK KARŞILAŞILAN SUİİSTİMAL TÜRLERİ...-
Araştırmaya katılanların yüzde 40'ı, suiistimallerin şirket çalışanları ve yöneticileri tarafından gerçekleştirilebileceğini düşünüyor. Bu oranı yüzde 33 ile tedarikçiler ve servis sağlayıcılar takip ediyor.
En yüksek suiistimal riski taşıyan üçüncü şahıslardan olan servis sağlayıcılara, her yıl bir milyon liradan fazla ödeme yapan şirketlerin oranı yüzde 43. Şirketlerin yüzde 66'sı, servis sağlayıcılara yaptıkları ödemeleri etkin bir şekilde kontrol ettiklerini düşünüyor.
Katılımcılara göre, suiistimalin gerçekleşmesine olanak sağlayan nedenlerin en önemlileri, önleyici kontrollerin yeterli olmayışı, kontrollerin yönetim tarafından önemsenmemesi ve iş prosedürlerinin olmayışı veya uygulanmaması.
En çok karşılaşılan suiistimal türleri, şirket varlıklarının çalınması, rüşvet ve evrakta sahtecilik olarak ortaya çıkıyor.
Araştırmaya katılan yöneticilerin yüzde 30'u, şirketlerinde herhangi bir suiistimal riski olmadığını ve önümüzdeki üç yıl içinde de olmayacağını düşündüklerini belirtiyor.
Katılımcıların yüzde 66'sı, şirketlerindeki iç kontrol mekanizmasının, suiistimali önlemek için yeterli olduğunu düşünüyor.
Araştırmaya göre, şirketlerde yaşanan suiistimaller en çok iç denetimlerle, onu takip eden oranlarda da ihbarlar ve tesadüfler sonucunda ortaya çıkarılmış. Tespit edilen suiistimal vakalarının yüzde 64'ü, şirket içinden ekipler tarafından soruşturulmuş.
Suiistimalin ortaya çıkmasından sonra en çok uygulama sırasıyla suiistimali gerçekleştirenlerin şirketle ilişkisinin kesilmesi ve şirketin suiistimal riskine karşı kontrol mekanizmalarının yeterliliğinin gözden geçirilmesi olmuş.
-FİKRİ HAKLAR-
Araştırmaya katılan yöneticilerin yüzde 71'i çalıştığı şirkette suiistimal riski planı bulunmadığını belirtirken, yüzde 42'si suiistimal önleyici kontrollerin iç denetim birimlerinin görevi sayıldığını belirtiyor.
Şirketlerin suiistimal önleyici tedbir olarak en sık kullandıkları üç araç, çalışanların öz geçmişleri ile ilgili yapılan kontroller, ihbar mekanizmaları ve suiistimal risklerinin belirlenmesi ve bu risklerle ilgili yönetim sistemleri kurulması olarak sıralanıyor.
Araştırmaya katılanların yüzde 11'i suiistimal riskiyle savaşacak özel birimler bulunduğunu, yüzde 54'ü şirketlerin şüpheli durumlarda çalışanların kullanabileceği birim mekanizmalarının olmadığını, yüzde 45'i vakaların resmi yollardan takip edildiğini belirtirken, bünyelerinde ihbar/bilgi hattı bulunduğunu belirten şirketlerin yüzde 82'si, bu hattın şirket çalışanları tarafından yürütüldüğünü ve şirketlerin ihbar bilgi hattına gelen ihbarların yüzde 50'sinin soruşturmayla sonuçlandırıldığını kaydediyor.
Araştırmaya katılanların yüzde 88'i Türkiye'de iş dünyasında rüşvet ya da farklı tanımlamalarla bahşiş, hediye verildiğini düşündüklerini, yüzde 13'ü bağlı bulundukları ana şirketten ya da yabancı ortaklarından rüşvet önleyici bir uyum programı uygulaması için teklif aldıklarını, yüzde 64'ü de yolsuzluk ve rüşvet karşıtı politikaları olduğunu vurguluyor.
Araştırmaya katılan şirketlerin dörtte biri fikri hakları hem satın aldıklarını, hem sattıklarını belirtirken, bu hakların korunması konusunda şirketlerin yüzde 32'si aldıkları önlemlerin yeterli olmadığını düşünüyor.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...