Beyazlar için de, renkliler için de.
Fazla sıkmadan, yıpratmadan, hafif nemli bırakarak.
1. Her vatandaşın, mutluluğunun peşine düşme ve mutlu olma hakkı vardır.
2. Her vatandaşın, kendi mutluluğunu kovalarken başkalarının mutluluk hakkını, imkanlarını, umutlarını çiğnememe sorumluluğu vardır.
3. Mutluluk, bireysel görünmekle birlikte, başkalarının mutluluğuyla da çoğalabilecek, bulunabilecek ortak yollarla hem mümkün kılınabilecek, hem büyütülebilecek bir ufuktur.
4. Tek başına, azınlık olarak, özellikle de muhteris mutluluk; topluluk veya toplumdaki mutsuzlukları çoğaltıcı, mutsuzluk okyanusu tarafından kuşatılmış bir adada yalnızlaştırıcı, yabancılaştırıcı renkler taşır.
5. Mutluluk sadece zevk, keyif, kazanç, maddi başarı, hatta sevgi veya aşka (veya öyle zannedilenlere) bağlı, bağımlı değil; toplu, ortak, ortalama mutluluğu yükseltme ve yaymak için harcanan çaba ve katkıyla, mutsuzluğu bilme, tanıma, tatma ve umutlu olabilme gücüyle de orantılıdır.
6. Devlet, hukuk ve siyaset ile sivil toplum girişim ve mücadeleleri; özellikle özgürlük, adalet, dayanışma duygusu ve imkanı yaratarak, her bireyin kendi mutluluk hakkını da idrak etmesine müsait ortak mutluluk zeminlerini oluşturmak, en azından buna uğraşmakla yükümlüdür.
7. Mutluluğun temelinde özellikle özgürlük duygusu yatar; vicdandan başlar eylemlere uzanır. Ancak, özgürlük sadece bir şey yapmaktan men edilmemek değil; bir şeyi vicdan ve akılla yapabilecek imkan, güç, bilgi, sorumluluk ve hukuka da sahip olabilmektir.
8. O yüzden; ağaçların yaşken eğilmemesi, eğilip bükülmemesi, büyüdükçe boyun eğmemesi veya güçsüze, zayıfa boyun eğdirip bellerini bükmemesi için, ilk öğretimin ilk yıllarının bilhassa mutluluk, özgürlük, vicdan, birbirinin farkındalığı eğitimi, eğitimden de ziyade ufku olması gerekir.
9. En iyisini yine siz bilirsiniz!
Bu soyut programın elbette siyasi bir yanı yok.
Siyaset, bunları isimlendirebilmektir.
Bu sıcakta, mesela Urfa'da, Ceylanpınar'da, hem de devlet müsaadesi altında günlüğü üç beş liraya küçük elleri, çocuk emekleri köleleştirilmiş, ama bu kölelik de olmasa hepten aç kalacak miniklerin hakiki mutluluğunu hakikaten düşünebilmektir.
Kendi mutluluğumuz, ortak mutluluğumuz ile onların mutlu olma hakkı ve imkansız imkanları arasında bağlar kurabilmek, tasarlayabilmektir.
Neyse.
Sonuçta bu işler hep dipsiz kuyu.
Müsaadenizle; Dipsiz Kuyu'yu bir süreliğine kapatayım.
Siz de belki rahat edersiniz!
Sevgiyle, selamla, iyilik ve mutluluk dileklerimle.
Not: ABD'li şahinler Irak işgalini tasarlarken onlarla yakın olan, Türkiye'nin savaş ve işgal dışında kalmamasını öneren kimi isimlerin, şimdi o şahinlerin en çekirdeklerini, "İran'a müdahalede kullanmak üzere Türkiye'de darbe isteyen, neo muhafazakar Siyonistler" diye tanımlaması beni biraz hüzünlendirdi.
Çünkü 11 Eylül 2001'den beri yazdıklarımız, ısrarla söylediklerimiz buydu.
Hatta şu: Ülkesinde askeri müdahale yahut dayatmaya karşı olanların, dünyada büyük bir askeri gücün silahlı müdahale ile rejim değiştirmesini, istila etmesini ve iktisadi, kültürel dayatmalarda bulunabilmesini makul karşılaması... Anlaşılır gibi değil!
Bu arada, yine daha önce sık sık yazdığımız bir şey daha; Hindistan'a gittiğini sananların ABD kıyılarında kucağa oturması.
Milliyetçi, ulusalcı çeteler veya kimi oluşumların dünyayı dolaşırken dolanıp kaldığı yer de o ABD'li işgalci, darbeci, nifakçı, şantajcı, İsrail çıkarlarına düşkün şebekenin müttefikliği oluverdi.
Günlüklerde "bir an önce darbe" istediği söylenen kimi ismin İsrail ile akçalı pakçalı ilişkileri hep soru işaretidir: Böyle ? işareti; hem de !
Sabah
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...