Kader ağlarını böyle ördü
1960'lı yılların ikinci yarısıydı.
AKŞAM'ın Ankara bürosunda muhabirdik.
Bir gün, bir genç ziyaretimize geldi:
- DPT uzmanıyım... DPT'yi takunyalılar doldurdu... Bunları yazmak istiyorum... Gazeteye basar mısınız?
"Yaz getir" dedik.
Birkaç gün sonra "2 yazı" getirdi.
Birincisini "adıyla, unvanıyla" yayınladık.
Yazının çıktığı gün, öğleden sonra koşarak geldi:
- Sakın 2'nci yazı çıkmasın.
- Neden?
- DPT karıştı... Müsteşar Turgut Özal küplere bindi... Sosyal Planlama Dairesi Başkanı Prof. Nevzat Yalçıntaş beni işten çıkarmakla tehdit etti.
İkinci yazıyı çıkarmak için "vakit geçti."
Yazıyı aynen bastık.
Ancak "yazarın adı yerine" şu açıklamayı koyduk.
"Bu yazının yazarı bir DPT uzmanı olup, baskı altındadır. O nedenle adını gizli tutuyoruz."
Özal da, Yalçıntaş da "yazarın kim olduğunu" elbette anladılar.
Ve onu DPT'den çıkardılar.
O DPT uzmanı Emin Çölaşan' dı.
"DPT'den kovdurmasaydık" şimdi yaşam çizgisi kimbilir nasıl olurdu.
Emin Çölaşan
Emin Çölaşan gençliğinden beri "araştırmayı" sever.
DPT'den ayrıldıktan sonra kendisini "araştırmaya" verdi.
Bir ara DPT, Sosyal Planlama Dairesi Başkanı İcen Börtücene idi.
Çölaşan ve Börtücene, MİLLİYET'in araştırma yarışmasına girmişler.
Araştırmayı tamamlamışlar. Emin bir gün dosyayla bize geldi:
- Okumanı ve önerilerini rica ediyorum.
Okuduk. Giriş kısmını değiştirmelerini önerdik... Değiştirdiler. Sonuç mu? Bir değil 2 kez "MİLLİYET yarışmasını" kazandılar.
Sonra MİLLİYET'te gazeteciliğe başladı. Annesini, babasını, eşini, kardeşini tanırız. Kitaplarını bize imzalarken "tanıdığım ilk gazeteci" diye yazar.
"Kendine özgü" bir tiptir.
Burnundan kıl aldırmaz.
Burnu yere düşse eğilip almaz.
Kendine göre doğruları vardır, taviz vermez. Son zamanlarda duyuyoruz ki "Emin'in bazı sorunları" var.
"Nedir" desek, biliyoruz "boşver" der, varsa acısını "içine gömer", yürür gider.
Onun için bugün "bu eski dostu" yazmak şart oldu.
Kim kraldır, kim kraldan fazla kral, kimin kiminle hangi problemi var, siyaset ile medya ilişkilerinde yaşananlar, yaşanmayanlar...
Açıkta konuşulmayanlar.
Kapalı kapıların ardında olanlar.
Yazacaklarımıza "doğrudur" diyenler olacaklar. Belki de "birileri"
yalanlayacaklar.
Neyse "doğrusunu Allah bilir."
Okuyucularımız da bizim "polemikle, onunla, bununla yalanla, dolanla, dedikoduyla işimiz olmadığını" iyi bilir.
Keşke "böyle şeyler" hiç olmasa ama... Oluyor işte.
Bir gün "yönetim", çalışma arkadaşlarını uyarı veriyor:
Örneğin Oktay Ekşi'yi.
Tufan Türenç'i.
Bekir Coşkun'u.
Ve "en sert" de Emin Çölaşan' ı.
Sakın yönetici "uyarmadım" demesin.
Sakın uyarılanlar da "uyarılmadım."
"İşin cılkı çıktı."
İş "ayağa" düştü.
"İnternet sitelerine, meyhane muhabbetlerine" meze oldu.
"Olay, sorun kriz, bunalım" adı her neyse işte cıvıdı.
- Başbakan hakkında dikkatli olacaksınız.
- Maliye Bakanı hakkında da.
"Ötekilere" sarı kart.
"Bizim 7 ceddini tanıdığımız, Prof. Dr. Ümran Emin Çölaşan'ın oğlu, ele avuca sığmaz Emin'e" neredeyse kırmızı kart.
- Eleştirme.
- İstersen izne çık.
- İstifa edebilirsin.
Emin bir yazı yazdı "gazetecilik yaşamını, ilkelerini, duygularını, içinde esen fırtınaları" anlatan.
Okuyucu bunu "veda mektubu" diye algıladı.
"Yönetici" hemen Ankara'ya geldi.
"Rica" edildi, "kal" denildi, "ısrarda" bulunuldu.
Ve "Emin kaldı."
"İkna edilmeseydi" şu anda "kendi isteğiyle izinde olacaktı."
Artık döner miydi, dönmez miydi, dönmesi halinde neler olurdu "Allah bilir."
Seveni vardır, sevmeyeni vardır.
Yıllarca birlikte NTV'de program yaptık.
"Aman ne güzel" diyen de oldu.
"Onunla aynı ekranda işin ne" diyen de.
O benim "40 yıllık arkadaşım."
İyi ve kötü günlerde birlikte olduğumuz, bazen ormanda, bazen kaldırımda saatlerce yürüdüğümüz bir dost.
Hakkında hayırlısı olsun.
20-30 yıl önce de sıkıldığı günler olurdu.
Teselli ederdik.
"Başın öne eğilmesin, aldırma Emin aldırma" diye.
Boşver, bu günler de geçer, "aldırma Emin aldırma."
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...