Bilimfili’nin haberine göre; kanser halk arasında sanıldığının aksine herhangi bir organ veya dokuda ortaya çıkan tek bir hastalık değil, yüzlerce farklı ve birbirinden ayrı hastalıkların bütünüdür. Bu da onkologların hem tek tek ve hastaya göre hastalığı tespit etmelerini zorlaştırırken hem de etkili ilacı keşfedip önermelerine de engel oluyor.
Bu nedenler tümör tipleri ne kadar iyi tanımlanabilir ve anlaşılırsa, bu tiplere özel biyolojik işaretçilerin tanımlanması ile hasta ve dolayısıyla kanser tipine özel ilaçların geliştirilmesi ve tedavi için kullanılmasını da kolaylaştıracaktır.
Küçük hücreli akciğer kanseri yeni bir ilaca en çok ihtiyaç duyan kanser tiplerinden biridir ve kemoterapi, radyoterapi veya ameliyat ile yalnızca hastaların yüzde altısının teşhisten sonra beş yıl yaşatılabildiği bilinmektedir. Akciğer kanseri olan hastaların ise sadece yüzde 10-15’i bu tip akciğer kanseri geliştiriyor.
Yeni bakış açısı küçük hücreli akciğer kanseri tümörlerindeki gen aktivitesi analizi sayesinde geliştirildi örneklerin yaklaşık yüzde 20’sinde pulmoner nöroendokrin işaretçilerinde yüzde 20’lik bir aktivite paterni tespit edildi. Bu hücre tipinin küçük hücreli akciğer kanseri tipinin nedeni olduğu düşünülüyor.
BU ALANDA ÇALIŞACAK KURUMLAR GÖREVE ÇAĞRILDI
Gen editleme işlemi olarak aktif olarak kullanılan CRISPR teknik ile farklı insan akciğer kanseri tiplerinden hücre gruplarının veya soylarının protein aktiviteleri ve seviyeleri gözlemlendi.
“CRISPR screen” adı verilen bu teknik ile araştırmacılar küçük hücreli akciğer kanseri (SCLC) hücrelerinin belirli bir azınlığında da olsa POU2F3 adı ile bilinen transkripsiyon faktörü proteininin yüksek seviyede sentezlendiğini ve bu hücrelerin aynı zamanda nöroendokrin işaretçilerine düşük seviyede sahip olan tümörler olduğunu ortaya koydu. Bu da yeni bir kanser türü olduğunun belirlenmesini sağladı.
Doğal olarak POU2F3 proteininin sentezlenmesini sağladığı proteinin aktivitesini engelleyecek veya bu mekanizmanın herhangi bir noktasına müdahale edebilecek bir ilacın geliştirilmesinin bu nadir kanser tipine çözüm getirmek için en etkili yol olabileceği düşünülüyor.
Klinik öncesi aşamada POU2F3 proteini aktivitelerinin engellenmesi üzerine bu alanda çalışabilecek kurumları göreve ve klinik araştırmaları yürütmeye çağıran araştırmacılar kendi CRISPR temelli teknikleri ile daha fazla varyantı tespit ederek pankreas kanseri için de benzer koşulların varlığına işaret eden verileri analiz etmeyi hedefliyor.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...