Berkin Elvan soruşturmasının savcısı Mehmet Selim Kiraz’ı katleden katillerin birden çok hedefi olduğunu düşünüyorum.
Kamu otoritesini bozmak, hukuka duyulan güveni sarsmak ve nihai hedef olarak, yaklaşan genel seçimleri tehlikeye sokmak.
Tüm bunları ayrı bir paragrafta değerlendiririz ama içimizi yakan, savcı Kiraz’ın cenazesine muhalefet partisinin liderlerinin katılmaması oldu.
Dehşet verici bir durum bu.
Cumhuriyetin savcısı teröristler tarafından beyni ve kalbine ateş edilerek şehit edilmiş ama muhalefet liderleri örtülü ya da açık bir şekilde, teröristler yerine, hükümeti suçlayabiliyorlar.
Gerçekten akıl almaz bir siyasi duruş bu.
Hükümetin bu olayda ihmali varsa, muhalefetin eksiklik ve uyarı konusunda elbette söyleyeceği konular olabilir.
Muhalefetin bunları dile getirmesi doğal olduğu gibi görevi de ancak;
Şehidin naaşı bile soğumadan, acının üzerinden bile ayrışan bir muhalefet anlayışına itirazım var.
Çok yazık.
İçimize giren ayrışma virüsü bu kadar mı zehirli?
İnat, bizi bu kadar mı çürüttü?
Hadi her şeyi anladım da; Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin cenazeye katılmamasını sindirmek, anlamak mümkün değil.
Demirtaş niye yok diye sormuyorum!
Kusura bakmasınlar;
Bahçeli de Kılıçdaroğlu’da, bu fotoğrafın utancını ömür boyu taşıyacaklar.
Teröre karşı dahi birlik olamayacak kadar siyaset kini duymaları beni derinden sarstı.
CHP ve MHP tabanının, liderleri gibi düşünmediğine eminim.
Bahçeli ve Kılıçdaroğlu’na uyarı görevi, her iki partinin tabanına düşüyor.
Yoksa bu gidiş, gidiş değil!