İLK SÖZ : Tasavvuf menzilinde kelamdan ilhama ve isnattan keşfe yol alamamış olanlar , ilimde determinizm cenderesinden sıyrılamamış olanlar ve bilhassa da imanlarında, töre geleneklerin nakliyle zannı hakikat ilan edenlerin aşağıdaki yazıyı okumaları sakınca teşkil edebilir..
" Mutlak kudret sahibi olan Tanrı , zaman zaman saatini kurmaya ihtiyaç duyar. Aksi taktirde onun hareketi kesintiye uğrar. Öyle görünüyor ki ; O yeterli bir öngörüye sahip değildir. Ben ise ; Tanrı mucize yaptığında bunu doğanın ihtiyaçlarını karşılamak için değil fakat lütfuna olan ihtiyaçları karşılamak için yaptığına inanıyorum. "
Parantez içindeki ibare 302 yıl önce Leibniz'in Samuel Clarke'a yazmış olduğu mektupta geçen ve kendisinden sonra bir çok düşünür, filozof ve teolog tarafından ( William Paley , Thomas Paine, Laplace, David Hume,Immanuel Kant ) ele alınan ilahi saatçi hipotezinin ilk nüvesidir. Aydınlanma çağının ana ekseninde yer alan Deizm-Teizm savaşının karşılıklı taarruz cephelerinden en bilinenidir.
HİPOTEZ SUAL : Tanrı bir saatçi , dünya ise onun saatidir. Tanrı, mükemmel olduğu halde neden çeşitli aralıklarla peygamberler ve kutsal kitaplar göndererek ve de mucizeler ihsan ederek kendi mükemmel tasarımına müdahalelerde bulunmakta ve kendi kutsal doğa yasalarını çiğnemektedir..?
Yukarıda belirtilen hipotez deistlerce dile getirilen ; " Tanrı , yalnızca doğa yasaları yoluyla dünyada fiillerde bulunur " ön kabulleniminin bir getirisidir. Onlara göre tüm evren , ikincil bir müdahaleye ihtiyaç duyulmayacak şekilde tasarlanmıştır. Bunun karşısında üç büyük kitabın teologları ; " Tanrı , dünyada toplum hayatlarını etkileyecek şekilde ikincil nedenler vasıtasıyla fiillerde bulunur " der. Teologlara göre kutsal tabletler , kitaplar , peygamberler ve mucizeler ilahi fiilin tezahürleridir.
SENTEZ VARGI : Deist yargılamanın mantıksal çıkarımında ele alınan soru ; " Tanrı , kendisinin taşıyamayacağı ağırlıkta bir taş yaratabilir mi ? " sorusu nispetinde manasızlık arz ediyor olsa da, hipotezin ele alındığı çağa hakim olan Newton mekaniğinin tanımladığı ; " Kapalı Nedensel Sistem " bağlamında makul sayılabilir. Oysa ki son yüz yılda keşf olunan Kuantum fiziği ve mekaniği bağlamında, bir zamanlar mucize olarak değerlendirilen bir çok olgunun da doğa yasaları kapsamında bir izah metodu olabileceği ortaya çıkmış ve evrenin aslında; " Açık Geçişken Sistem " olduğu konusunda modern ilim karar kılmıştır. Kaldı ki ; Şayet peygamber ve kitaplar geldiği toplumlar ve dünyayı düzeltmek amacıyla yapılmış doğa üstü müdahaleler olsaydı ; Müdahaleyi yapan yaratıcının başarısız olması mümkün olmazdı. Oysa 21. yüz yıl itibariyle tüm kutsal kitaplar ve peygamber öğretileri yok sayılmış ve dindarlar eliyle yaşanan cinayetler tüm diğer ölüm nedenlerine fark atmıştır..,
SON SÖZ : Şahsi görüşüm şudur ki ; Kadiri Mutlak olan Allah, iki bin yıl ara ile üç kutsal kitap gönderirken önce kitap gönderdiği toplumları ve sonra tüm dünyayı uyarmış ve nihayetinde iman edenlerin tekrardan putperest geçmişlerine ve geleneklerine dönüp dönmeyeceklerini test etmiştir. Çünkü Allah , hakikaten de kıskançtır.., Bir kez kendisine iman edip sonradan tekrardan bir puta tapınanı asla affetmeyecektir. Dilleri , yazımları ve itikat halleri ne olursa olsun kitap tektir. Burada Allah'ın maksadına ilişkin önermelerin tümü aslında haddi aşmaktır. Ancak kutsal kitapların hiç biri, ne doğa ne de ruh yasalarına müdahale manası taşımamaktadır. Çünkü ; " Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın " sözü Sünnetullah cevheridir.., İlahi saatçi hipotezi çökmüş .., Ancak ilahi saat , kıyamete değin aksamadan işlemektedir ..!