Ankara sadece Ankara’dan ibaret değil.
Ankara’dan yükselen hapşırık; Türkiye’yi nezle yapmaya yetiyor.
1 hafta önce Akşam Gazetesi’nden Murat Kelkitlioğlu’nun yaktığı işaret fişeği Ankara’da patladı. Doğan Holding Ankara temsilcisi Barbaros Muratoğlu FETÖ soruşturması kapsamında gözaltına alındı.
Barbaros Muratoğlu’nun Fetö ile ilişkisi hangi boyutta, ya da var mı henüz net bilgiler yok ama gözaltına alındığına göre bazı bulguların olduğunu düşünebiliriz.
Doğan Gurubu’nun Fetö’ye geçmişte görünür bir mesafe koymadığı aşikar bir gerçek.
Eyüp Can’dan Enis Berberoğlu’na uzanan yönetici kadronun Fetö ile beraber hareket ettiği, hatta Hürriyet’in bazı manşetlerini Ekrem Dumanlı’nın attığı artık sır değil.
Eyüp Can’ın Fetö’nün kadrosundan Doğan Gurubuna yönetici olarak atandığı, Aydın Doğan’ın varlığı kadar gerçek bir vaka.
Soru basit;
Fetö’nün Doğan Gurubu’ndaki varlığı bir sızma mı, stratejik iş birliği mi?
Doğan Gurubu’nun 3 gazetesinin, en güçlü 2’sinin 1 numaralı koltuğu tesadüfen ele geçirilebilir mi?
Bu soruya evet demek çok zor, bilinir ki; Doğan Gurubu, Hürriyet’in muhabir kadrosu için bile ‘ideolojik ehliyet’ şartı arar!
İyi de, Doğan ile Fetö’nün ideolojik ehliyetleri farklı değil mi?
Görünür deki farkın gerçek olmadığı, her ikisinin de ‘seküler’ olduğunu tekrar yazmaya gerek var mı?
Tam bu noktada Doğan’ın yapabileceği en iyi savunma sanırım şöyle olurdu;
“Devleti yanılttılar, biz yanılmışız çok mu? Yargıda güçlüydüler. Bizi kıstırdılar!”
Evet, doğrusu bu savunma çok güçlü ve mantıklı ama bir soru daha sorulsa, dense ki;
“Zorla mı, gönüllü mü çalıştınız?”
İşte bu soru en az ilki kadar kritik!
Zorla dese;
“Hangi mücbir neden?” denilecek.
“Gönüllüydük!” deseler, “Vay hain teröristler!” denilecek…
Aydın Doğan her iki seçeneğin de berbat sonuçları olacağını bildiği için, Hande Fırat’ın arkasına saklanmayı tercih ediyor.
Doğan duymasın ama kendisi açısından en iyi seçenek şimdilik Hande Fırat görünüyor.
Söz Fırat’tan açılınca;
Sizin de içinize fenalık gelmedi mi Allah aşkına?
Bir telefondan, Homeros destanı çıkarmak ayıp değil mi?
Erdoğan’a, “Yanınızdayım” demeye ne kadar da ihtiyacı varmış Aydın Beyin..
Hande Fırat iyi niyetli ve güzel bir haber yaptı.
Safa yatarak gözetleme kulesinden izleyebilirdi, yapmadı.
Tebriği hak ediyor ama fazla naz aşk usandırır. İşin doğallığını bozar.
Barbaros Muratoğlu’na gelirsek…
Kendi namına değil, Aydın Doğan namına görev yaptığını hatırlatalım.
Kendisine yöneltilen suçlamaları bilmediğimiz için suçlu/suçsuz boyutuna girmiyoruz ama hep en alttan giden bir mantık burada da yerleşik görünüyor!
Alttan üste gitmenin mantığı, “Konuştura konuştura belgelendirelim!” gibi duruyor…
Sözü uzattık, bitirelim;
Bylock olmasa, Devlet iki seksen uzanacakmış!