Talat Atilla Öcalan test edildi! Değişim var! Tüm arşivi yaktılar! 'Tekbirlerle gömün beni!' |
Ersan Yıldız GİRİLMEZ |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN Çakralar ve Uyanış |
Adnan Küçük MEB YUSUF TEKİN’İN LAİKLİK SÖYLEMİ BAZI ÇEVRELERİ RAHATSIZ ETTİ |
Zahide Guliyeva EGO İŞÇİLERİ |
Cengiz Altınsoy Benim güzel memleketim... |
Kıvılcım Kalay NEDEN DİYE SORMA |
Canan Sezgin BU DOLUNAYLA BİR DEVİR KAPANIYOR! |
Tuğrul Sarıtaş Duayen gazeteci Tuğrul Sarıtaş'tan yeni kitap! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar SU ÜSTÜNDE İKEN SU İÇİNDE OLMAK |
M. Kürşat Türker ZİNCİR |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Sima Güleser Polat İPİN UCU KAÇTI! |
Uğur Özteke SAĞLIKTA KANDIRMACA YENİDEN Mİ BAŞLIYOR? |
Türkiye, genç teğmenlerin kılıçlı yeminindeki sözlerini tartışmaya devam ediyor. Daha doğrusu siyaset mekanizması ve medya.
Yoksa bu tartışmalar halkın umurunda bile değil. Halkın derdi geçim sıkıntısı.
Aslında genç teğmenlerin yemininde sıradan vatandaşları rahatsız edecek hiç bir unsur yok ama...
Teğmenlerin sözleri, ordunun tarihsel duruşu(ydu). Atatürk bizim Atatürk'ümüz.
Ordu, bizim ordumuz...
Peki, ne oldu da ortalık karıştı?
Ya da kimler karıştırdı?
İşte bu noktada et ile kemiği iyi ayırmak gerekiyor.
* * *
İktidar ve muhalefet yine kendi siyasi pozisyonlarını tahkim etmek için bir heyecan fırtınası estirdi.
Bir dip not bırakarak devam edeyim.
Özellikle bir yıldır sokağın ve ordunun tahrik edildiği ve ordunun hareketlenme hazırlığı yaptığı yönünde yazılar yazıyorum.
Daha ötesi Türkiye'yi karıştırmak isteyen unsurların Eylül ayında harekete geçebileceğine işaret ettiğim yazılarım oldu. Geriye dönüp bakabilirsiniz.
* * *
Yeniden konumuza dönersek...
Genç teğmenlerin kılıç eşliğinde söylediği sözler bir vakitler geleneksel ordu duruşuydu.
Niye bir vakitler? Çünkü...
23 yıllık iktidarla birlikte ordunun duruşunda da pozitif- negatif değişimler yaşandı.
Pozitif kısmı, demokrasinin üzerinde sallanan kılıçlarını, iktidar kınında tuttu.
Bu doğruydu.
Askerin yeri kışladır.
Negatif kısmı; ordu, içeriye atılan silah arkadaşlarını dahi savunamayacak kadar aciz durdu.
Bazıları general olmak için torpil arayan, sıradan tembel bürokratlara döndüler.
* * *
Kışlayı aşmayacak sözleri bile konuşamadılar.
Mesela GATA.
Yok edilirken, seslerini dahi çıkar(a)madılar.
İşine geldiği zaman, uygun anı yakalayınca kahraman olmaya çalışan her güç unsuruna mesafem var.
Samimiyetsizlikten nefret ediyorum.
Samimiyetsiz dostum olacağına, samimi düşmanım olsun.
Milleti bir kaşık suda kimse boğmaya çalışmasın.
Bu iktidar döneminde daha önce yapılmamış davranışları yapar, söylenmemiş sözleri aniden yaparsanız, ne oluyor diye kamuoyu sorar.
* * *
Ordu, disiplin demektir.
Şayet spontane değilse, genç teğmenlerin arkasına saklanan birileri var mı sorusuna yanıt bulmak iktidarın görevi.
Her ordunun bir motivasyonu vardır ve Türk Ordusu'nun da Atatürk'tür.
Teğmenlerin söyledikleri sözlere katılıyorum ama iktidar zayıflayınca bir kafa gösterme varsa, bu da samimiyetsizliğin daniskasıdır.
Neyi, nerede, ne zaman, niçin, nasıl yaptığımız önemlidir.
Şayet darbenin küçük bir fragmanı için tertemiz teğmenlerin, doğru sözleri alet edildiyse, bu da acziyet ve yanlışın daniskasıdır.
* * *
Bu yanlış da milletten döner.
Temiz olan değerlerimize dokunarak siyaset yapma pratiğini iktidar da muhalefet de artık terk etmeli.
"Başörtülü dindar, içki içen laiktir" parantezinin içine 12 bin yıllık tarihi hapsedemezsiniz.
Bu siyasetin; elinde damga ile gezen işgüzarları yüzünden Ahmet Kaya'nın 'Şafak Türküsü'nü, "Çırpınırdı Karadeniz"i , "Loke loke" yi tenha köşelerde dinlettiniz bu millete.
Kıyısından şiir-güfte de yazar bu satırların yazarı.
Çav Bella'nın melodisi güzel değil mi?
Neymiş.
Bu şarkılar, falancaların öyküsünü anlatıyormuş.
Bana ne kardeşim?
Müziğin dahi gırtlağına yapışılır mı?
Bütün işleriniz bitti. Dinlediğimiz müziğin bekçiliğini yapmak mı kaldı.
Hadi sıkıysa bu şarkılara kabalıkta herkes eşlik etsin.
Bu kadar sıkıştırmayın bizi.
Vatanımızı.
Bayrağımızı.
Ezanımızı.
Atatürk'ümüzü seviyoruz biz.
Sevmeyenle, zorla değil.
İkna ederek diyalog kurabiliriz.
Bu milletin derdi başından aşkın.
Bizi bi rahat bırakın!
* * *
BİR CİSİM YAKLAŞIYOR!
Abraham Lincoln köleliği ABD'den kaldıran eski ABD başkanıdır.
Lincoln, köleliği kaldırdıktan sonra eskiden köle olan bir ABD vatandaşını yanına çağırır ve sorar.
"Benim yerime başkan olsan, en çok neyi yapmak isterdin?"
Eskiden köle olan adam hiç düşünmeden bir çırpıda yanıt verir;
"Çok sayıda kölem olsun isterim!"
Lincoln ve eski kölenin bu tarihi görüşmesi ne büyük bir öyküye ev sahipliği yapıyor değil mi?
Tarih boyunca sistemden şikâyet eden hangi güç unsuru varsa, sistemi ele geçirdikten sonra o sistemde kendine yer bulma telaşına girmedi mi?
Hadi hayır deyin!
* * *
Türkiye, başta ABD olmak üzere birçok devlet tarafından ablukaya alınıyor.
İçeride biriken bir gaz, çakmak elinde bekleyen sayısız kötü var.
Üzerimize gelen bir büyük cisim var.
Binlerce göktaşı cisim birleşmiş, büyük bir kütle halinde üzerimize üzerimize geliyor.
Ozon tabakası görevini yapan birliğimizi de bozmaya başladık.
Böyle giderse tavanı delinen gökyüzünden başımıza taşlar yağabilir.
Titreyip kendimize gelelim artık.
Herkes bulunduğu noktayı mutlak gerçek kabul etmek yerine, lütfen iki adım geriye çekilsin.
Yoksa adım atacak halimiz kalmayacak!
* * *
ERDOĞAN, BABACAN'I İSTİYOR!
Eski Bakan Ali Babacan iktidar partisinden ayrılıp DEVA Partisi’ni kurdu ama milletten beklediği desteği bulamadı.
Özellikle partiyi kurarken esen rüzgârla yelkenlerini dolduracak bir fırsatı kaçırdı Babacan ve o fırsat bir daha eline geçmedi.
Bir süredir Gelecek ve DEVA Partili vekillerin tek tek iktidara geçeceği yönünde haberlere sık rastlıyorsunuzdur.
Bu haberler özü itibariyle doğru ama Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın partiye yeniden gelmesini çok istediği kişi Ali Babacan.
* * *
Erdoğan'ın kurmayları ve Babacan arasında bir süredir bu trafik işlemeye devam ediyor.
Dikkat ederseniz Babacan'dan Erdoğan'a yönelik bir süredir neredeyse sıfır eleştiri var. Aldığım bilgilere göre bu görüşmelerden nihai bir sonuç alınmasa da mesafe alındığı söyleniyor.
Tüm bilgi ve fotoğrafları toplayınca Ali Babacan'ın uygun bir zamanlama ile eski partisine döneceğini düşünüyorum.
PEKER VE İMAMOĞLU KONUSU
Başkası yapmasa da kendi yazı- haberlerimin fikri takibini yaparım.
Bir süre önce 'Sedat Peker'in 2 ay içinde Türkiye'ye döneceğini yazdım."
Verdiğim zaman geçti ve Peker dönmedi. Zaman konusunda yanıldım. Çünkü verdiğim zaman diliminde Türkiye'de yargılandığı davalardan beraat edeceğini ön görmüştüm.
Peker, henüz beraat etmedi.
Bu yüzden de Türkiye'ye dönemiyor.
Beraat ederse döner.
* * *
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 5 yıl siyaset yapma cezası aldığını, adli tatil bitince açıklanacağını yazdım.
Bugün adlı tatil bitiyor.
Öngörüm şu;
Şayet yazmasaydım muhtemelen Eylül'ün ilk haftasında açıklanırdı ama yazdığım için Eylül sonu ya da Ekim başında açıklarlar.
TALAT ATİLLA'YI TWITTER'DA TAKİP ET!
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 26078 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|
|
|||||
|