‘Bir duygu, tasarı, güzellik ve benzerinin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık’ der tdk ‘sanat’ için.
Gayet tabii en sonunda bir sözlük olduğu için sanat denilen çıkmazı ancak bu kadar toparlayabilmiştir o da..
Fakat sanat bu kadar değildir, ne şimdi ne de ezelinde bu kadar olmamıştır hiç..
Sanat; güzel ses ya da bir enstrüman çalmak, bilinen bir tipi taklit etmek veya film setinde senaryonun işaret ettiğini oynamak da değildir. Sanat; sanatçının ruhundan çıkan nefesin bir kağıda, taşa, notaya ya da tuvale çarpmasıdır. Sanat; en iyisini, daha önce olmamışını, rastlanmamışını, en estetik biçimde üretmek, birleştirmek, doğurmak, rüzgârınca yaratmaktır..
Bir kere sanat büyük paralarla olmaz, ulaşılabilirliği yüksektir malzemesine. Padişah da yapabilir sanatçıysa, pazarda elma satan da..
Pazarda işler yolunda değil bu arada, çarşıda da..
Koskoca dünyaya sınırlı sayıda dağıtılanlardan Kırşehir’in Tırtıllar köyü de nasiplenmiştir mesela.. Uzun uzun konuşurken ne dediği anlaşılamayan adam, ‘Neyledin Dünya’ yı yazarken de, söylerken de, sorgularken de çağlayan bir derya. Küçük dağların asayişi benden sorulur edasında Sezen sanatçı, buna nazaran daha fazla sempati yeşillendirdiğim, naifliği mesleğinden göğü delecek, billur sesli Gülşen Kutlu değil filhakika..
Sanat; hatır, gönül, hemşericilik, cemaatçilik dinlemez..
Yediler pırıl pırıl gençlerin hakkını ösym’de engerekler ve çıyanlar, yediler göz göre göre ya..
Onca ömründe oğlu Mehmet’i keyfiyetinden sayılı günce görmüş, ama dünyanın oğula yazılabilecek en zemberekli şiirini yazmış Nazım; pantolonunun tek çizgisine kadar, rugan pabuçlarının topuğundaki pençesine, Bursa hapishanesinde avuçladığı parmaklıkların pasına, şakaklarındaki kırışıkların ucuna kadar sanatçı.. Yoktur sanatta sorgu, sanat içindir zira.
Orhan Pamuk terörist değildir!
Sanat diyoruz sanat. Yaşar Kemal’den bahsediyoruz, Necip Fazıl’a dem, Neyzen Tevfik de var... Ondan bahsediyoruz ya. Öğrenilebilir olsaydı, esas duruşa geçerdi Osman Hamdi beyin hocası Boulanger, terbiyecinin kaplumbağalarına… Tereyağından dize yapıyor Veli, kafiye mafiye hak getire. İşte böyle güzel havalarda ayrıldığına dair pişmancalık evkaftaki memuriyetinden. Safi mesulü şahsı değil, biraz hava, biraz da aşktan…
Sibel Ünli’nin yemekhane kartında bir lira vardı.. Üniversite öğrencisiydi Sibel, ölü şimdi. Bir lira sağ ama.
Sanattan bahsediyoruz biz. Biraz Zeki Müren, biraz Tolstoy, biraz ‘Ger huzûr itmek dilesen ey Muhibbî fâriğ ol, Varmıdur vahdet makâmı gûşe-i uzlet gibi’ diyen Sultan Süleyman’dan…
Neden bahsediyoruz yoksa…
Kendisine bir laf sanatçılık kariyeri sorulan Şener Şen, ‘Ben sanatçı değilim’ derken Yavuz Turgul’ u işaret ediyor. Eline mikrofon geçiren, dizide racon kesen ergen sanat hayatına nasıl nerede başladığını anlatıyor sormasan da… Bildiğin gibi değil, ortalık sanatçı kaynıyor, çekmişler gemlerini deh diyorlar atlarına..
İş bunlarla bitse ne iyi, baş edilir. Şu fularlı, kafam kadar papyonlu, ağzı büzgülü ‘yazarlar’ yok mu.. Hiçbir marifeti olmayıp da hiçbir şeyi beğenmeyen zevat takımı…
Evet kardeşim sanatçı her haltı beğenmez, evet sanatçı seçer, evet eler.. Fakat bu beğenmeme hali sarsılmaz ukalalığından, histerik ruh yapısından, mistisizm tutkusundan değil; dehasından, muazzam estetik yanından, katıksız zevk anlayışından, çıtasının varoluşun nirvanasında oynaşmasındandır.
Sen o burnunu kıvırınca entelektüel olmuyor; bildiğin, düz maymun oluyorsun, bırak kategorize etmeyi sen, kes traşı, kaşı sırtını..
Berfin diyorduk değil mi az önce.. Ah ah iyi ki sosyal medya var.. Adalet sosyal medyanın temelidir zaten.
Sanatçı; en dürüst, en namuslu, en yufka yürekli, en masum değildir. En iyi evlat, en iyi arkadaş, en iyi vatansever de değildir. Daha doğrusu olmak zorunda değildir. Sanatçı sanatıyla mükelleftir. Geri kalanı ailesini ve kanunun ilgili maddelerini ilgilendirir.
Fırsat buldukça yazılarımda, dost sohbetlerinde eleştirdiğim Yılmaz Erdoğan peçeteye solistin okuması için istek şarkısını yazsın, sahneye götürmek için ricacı olurum. Sanatçı merak uyandırır. Her an bir eser çıkarmaya gebedir, sev ya da sevme..
Tunceli’de 21 yaşında bir kız çocuğu kayıp. Sayın sorumlu bakan Haluk Levent, Gülistan Doku nerede ?
Sanat diyorduk sanat.. Sanat, kapısında sabahladığındır bu besteyi, bu güfteyi bana ver diye… İşin bitince unuttuğundur.
Bak şimdi Cemal Safi’ye; şiirlerinden köşeleri dönenler, yattığı mezarlığı sor, söyleyemezler.
Sanatçıyı devlet unutur, yiyenler unutur, sömürenler unutur, hatta o dönemin halkı da unutur, ama tarih unutmaz, hiç unutmaz tarih.
Haluk Levent tekrar soruyorum Gülistan Doku nerede?