Tutup kızımın elinden, çocukluğuma götürsem …
İskenderun’da, Alay’da çamurdan pastalar yapsak beraber … Sahildeki baloncuların peşinden koşsak,”dondurmadan boğazımız şişmez valla, bir top daha" diye huysuzlansak …
Uluborlu’da cevizin altında oynasak, rahmetli anneannemin sesi mahalleyi inletse yine. “Cevizin altında çok oturulmaz,gelin çabuk,şart olsun bir daha göndermem siz emanetsiniz!” diye bağırsa…
Münevverlerin bağına gitmek için yalvarsak, "kuyuya düşmeyiz söz” desek …
Antalya’ya ilk girdiğimizde “Deniz göründüüüü!” diye bağırıp sevinsek, varış saatimiz akşam olmasına rağmen son bir umutla “Bugün denize girelim nolur!” diye büyüklerimize yalvarsak …
Ankara’da Atakule’nin altındaki Dreamland’da kendimizi kaybetsek, ve ilk kumpirimizi yesek …
İstanbul’da karşıdan karşıya geçerken, ellerimizi sıkı sıkı tutup güç alsak… Vapura binip martılara simit atsak…
Arkadaş olalım mı deyip gülümsetsem yüzünü,sırayla
Ben küçülsem,kızım büyüse… O halde bugünü unutup, geçmişte kalsak …