Türkiye'nin dış politikadaki başarısı rahat bir nefes aldırdı.
Öyle ya herkesin eli yüreğinde savaş beklentisini kimse inkar edemez.
Hatta hükumetin önde gelen isimlerinin sıklıkla bu tehlikeye dikkat çekmeleri dün gibi.
Ama şimdi gün bugün.
Suriye'deki gelişmeler.
Gazze'de barış adımı...
Bütün bunlar olurken Türkiye'nin başarısı yadsınamaz.
En önce Cumhurbaşkanımız R.Tayyip Erdoğan'ın yerinde ve doğru politikalarıyla sağladığı başarıyı "işte budur" hanesine yazalım.
Tam da bu nedenle Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Suriye'deki, yeni yönetimin lideri Şara ile Kasyun Dağı'nda Şam manzarasına karşı çay içerken; Türkiye'nin zaferini mühürleyen derin bir nefes alıyordu.
Savaş travmasından zafere giden yolda olmanın huzuruyla...
Bu arada iç barışı ve kardeşliği sağlamak amacıyla atılan adımları da unutmamak gerekir.
Cumhur İttifakı ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin açıklamalarıyla önerdiği Türk- Kürt kardeşliği barışı için çabalar sürüyor. Her iki tarafta süregelen çabalar akılcı düşünen herkes tarafından destekleniyor.
Ancak bu duruma bir de duygusal yaklaşanlar var.
Kolay değil yarım asırdır süregelen mücadele.
Verilen şehitler, gaziler, ocaklara düşen ateşler!
Tam da hatırlananlar bunlar.
Ancak bundan böyle kötü günlerin yeniden yaşanmaması adına kendi siyasi kariyerlerini riske atarak yola çıkanlar da var.
O zaman iş ciddi!
Sınav önemli!
Bunun önemini en yetkili ağızdan duyduk.
Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan'ın sözlerini hatırlayalım:
" Ya silahları gömecekler ya da silahlarla birlikte gömülecekler.
PKK'nın kullanım süresi doldu."
Bunlar dış politikadaki güzel ve umut verici gelişmeler.
Bir de içerideki gelişmeler var. En çok da ekonomiyle ilgili sorunlar.Son günlerde yapılan kamuoyu yoklamalarında toplumsal gündemle siyaset gündemi arasındaki farklılıklar açıkca görülüyor.
Toplumun birinci sorunu %65.5 geçim sıkıntısı pahalılık. Mülteci sorunu, terör gibi konular % 3.9 ,%2 lerde.
Son günlerde çokça tartışılan terörist başının affına da tepki büyük. Affa karşı olanlar %86.4 olarak açıklanıyor.
Halk güven anlamında sorunların çözümü anlamında bütün siyasi partilere mesafeli duruyor.
Kısaca varılan noktada " Umut fakirin ekmeği" devreye giriyor.
Umut yoksa güven de yok oy da yok!..