Irak'ta mezhebe dayalı olarak Pers milliyetçiliği temelinde yayılmacılık söz konusu.
Suriye'nin başında bulunan kişi aslında Şia değildir. O çok daha farklı.
Bütün bu yapı içerisinde, Suriye'de devam eden mücadelede, DEAŞ devamlı zemin kaybediyor. Fakat merkezi yönetim kimin zemin kaybettiğine bakmıyor, ben ne kazanıyorum diye bakıyor.
Rakka'yı konuşuyorlar. Münbiç bitmedi ki Rakka başlasın. Gelin önce Münbiç meselesini bir halledelim. Eğer YPG ile birlikte operasyonu yapma planınız varsa, biz burada olamayız.
Münbiç'e bazı güçler zorla PYD'yi sokmaya çalışıyor. Münbiç'te derdimiz bayrak sallamak değil. Rakka ile ilgili nihai karar yok, görüşmeler sürüyor.
(Kerkük'te IKBY bayrağı) Biliriz ki Kerkük bir Türkmen şehridir. Kürtlerin orada yaptığı iş bir işgal hareketidir. Yanlış yaptıklarını söyledim. Burada Arabı, Türkmeni, Kürdü birlikte yaşamalısınız. Burası benimdir diye bir adım atarsanız, bedeli gelecekte farklı olur.
(Kılıçdaroğlu'nın 'kontrollü darbe' iddiası) Şehitlerimize çok ciddi bir saygısızlıktır. Benim Marmaris'ten hareket etmeden önce yaptığım bir açıklama var. Kontrollü darbe girişiminin sinyalini kimden nerede nasıl aldığımı ispat etmesi lazım. Bu zat yalanla maruf bir kişidir. Burada örtülü bir darbe girişiminden bahsediyorsa ispat etmesi lazım. Edemiyorsa, gayrıahlaki olmanın ötesinde, benim edebimle ifade edemeyeceğim bir sıkıntıdır.
Yıldırım'dan Kılıçdaroğlu'na 'kontrollü darbe' yanıtı: İddianı ispatla mükellefsin
Ben Marmaris'te kaldığım yerden ayrılıyorum helikopterle. Helikoptere binerken kaptanımla birkaç şey konuştuk ve hareket ettik. Ne zaman ki biz Dalaman'a indik. Bizden önce oraya inmişler ve Dalaman'daki uçaklarımızı da aramışlar. Bizim üç noktada uçağımız vardı. Nereye gideceğimizi havada belirliyoruz. Belirledik ve Dalaman'a indik. Pilot nereye gidiyoruz diye sordu. "Sen buradan Ankara İstanbul arası bir kerteriz al, ben sana söyleyeceğim" dedim. Ben haritadan takip ediyorum. Kaptana sordum, İstanbul'un Ankara'nın durumu ne? İstanbul'da pistler karartılmış vaziyette. İnebilirim ama çok riskli dedi. Pistin üstüne tır, tank koymuş olabilirler dedi. Sen oraya yönel. Gerekirse alçak uçuşla pistin üzerinden geç, sonra iniş yap dedim. Bu arada İstanbul Emniyet Müdürü'nü aradım. Şu anda durum nedir diye sordum. Kule o anda işgal altındaydı. Ne kadar zamanda kuleyi boşaltırsın dedim, operasyon hazırlığındayız hemen hallederiz dedi. Oradaki işgalcileri derdest ettiler ve anında pist aydınlatıldı. Biz haberi alınca piste indik. Tabii piste indik, herkes aprona çıkmış, fakat uçaklar da üstümüzde uçuyorlar. Ben orada milletimle iç içe oldum. İsterdim ki aynı anda orada başkaları da olsaydı. Kılıçdaroğlu da oraya inmiş. Nerede diye sordum, bilmiyoruz dediler. Sonra öğrendik ki Bakırköy belediye başkanının evine gitmiş. Bütün millet burada, darbeye karşı gövde gösterisi yapıyor. Sen neredesin? Örtülü bir darbe girişimiyse kim söyledi? Darbe girişimi olursa ilk tanka ben çıkarım diyordun. Hani neredesin? Bu iş lafla olmuyor, yürek işi.
Buradan söylüyorum. Ey Kılıçdaroğlu, dürüstsen, haysiyet sahibiysen, örtülü darbe girişimiyle ilgili elinde hangi belge varsa açıkla. Zerre kadar vatanseversen açıkla, yargıya yardımcı ol, bize de yardımcı ol, bizler de gereğini yapalım.
Evet oyları tırmanışa devam ediyor. Ben meydanların dilini bilirim, ömrüm burada geçti. Meydanlar bunu söylüyor. Kamuoyu araştırmalarından gelen sonuçlar da bunu gösteriyor. Bu hafta daha da belirleyici olacak.
('Tek adamlık' eleştirisine ilişkin) Tek adamlık kavramı, bir defa çok çirkin. Tek adamlık diye bir şey söz konusu değil. Burada, yasama organını kaldırıyorlar diyorlar. Soruyorum, yasama organı kalkıyor mu? Sayısı 550'den 600'e çıkıyor. Yasama organı HSYK olarak ifade edilen kurula atama yetkisi yokken, şimdi 7 üyeyi neresi atıyor? Yasama organı atıyor. Cumhurbaşkanı 4 tane atıyor. Diğer 2 üye ise, Adalet Bakanı ve Müsteşar. Onlar zaten var.
Seçimin olduğu yerde tek adamlık olmaz.
(Halk Cumhurbaşkanı'na tepkiliyse ve seçim kartı elinde değilse, nasıl dile getirecek) Normalde de yeni bir seçime gitmenin şartı var: 5 seneyi bekleyeceksin. Ben 5 yıl içerisinde şu yatırımları yapabilirim diye bir hedef koyma imkanı olabiliyor mu? Bizden önce olamıyordu. 16 ayda bir seçimin olduğu bir ülkede yatırım istikrarı olur mu? İşadamları rahatlıkla yatırımını yapabilir mi?
Yurt dışına çıktığım zaman, görüşmelerde 'seçim var mı' diye soruyorlar. Nereden çıkarıyorsunuz? Seçim falan yok. Seçimin tarihi belli. Bunu gördüğü zaman sermaye gelecek, yatırım için planlamasını yapacak. 16 Nisan aslında, iş dünyasının kaderini ilgilendiren bir seçimdir. İş dünyası hassas davranmaktadır. Yatırımı yapan sensin, ben senin önünü açmaya çalışıyorum. Bugüne kadar takoz olmadık, hep ön açtık. Sizlerin patronları da gelirler, yurtdışındakilerle görüşürüz, memnun ayrılırlar.
(Kılıçdaroğlu'na) Yönetmemiş, eline bir SSK'yı vermişler, orayı da rezil etmiş
(Yeni sistem kadınlar açısından neden önemli?) Kadınlarımızın parlamentoda yer alışı bizimle önem kazandı. Biz bu kapıları açtık.
(Erdoğan'ın Hayır çadırına ziyareti) Niye hayır diyorsunuz dedim. Çağdaş bir Türkiye'de yaşamak istiyoruz dedi. Aslında niye hayır dediğini bilmiyor. Yavuz Sultan Selim Köprüsü için ne dese beğenirsin? Niye Tayyip Erdoğan adını koymadınız da bu ismi koydunuz? Benim ne kadar mütevazi olduğumu anlayacaksın dedim. Ama siz ayrımcılık yaptınız dedi. İşte Alevi-Sünni meselesi. Buna üzüldüm. Aklımızın ucundan böyle bir şey geçmedi. Şu köprünün üstünden Alevi vatandaşım geçmeyecek mi? Türkü Kürdü Çerkesi bütün köprülerden geçmiyor mu? Bu sefer atladı: Bir tane bile Alevi üniversitesi yapmadınız. Peki dedim, Nevşehir'de Hacı Bektaşı Veli ismini vermedik mi? Bir tane yeter mi dedi. İkincisini de sen yap dedim.
Parlamenter demokrasi denilen bu sistemde darbeler yaşamadık mı? Bu kadar darbelere rağmen nesini savunacağız?
Genç kuşaklar 10-15 sene öncesini incelesinler.
Kılıçdaroğlu diyor ki, muhtarlıklar kapatılırsa şaşırmayın. Böyle bir ifadeyi, ana muhalefetin başındaki zat nasıl kullanır? Cumhurbaşkanının böyle bir yetkisi var mı? Kanunla görev almış bir kişiyi ancak yasal düzenleme yaparsanız görevden alırsınız.
(Kıdem tazminatı kalkabilir deniliyor) Bütün bunlar, yasal düzenlemeyle teminat altına alınmıştır. Dolayısıyla, yasal düzenleme olursa değişiklik olabilir. Aksi taktirde böyle bir değişikliğe gidilmez. Hiçbir Cumhurbaşkanı kendi memuruna verilmiş olan bir hakkı göre göre geri almaz. Siyasetin içinden geliyoruz, böyle bir yanlışı asla yapmaz.
(Devletteki FETÖ ayıklaması) Buna bir oran vermem mümkün değil. Silahlı kuvvetlerde ciddi bir ayıklama yapılıyor. Emniyet teşkilatı da öyle. Milli eğitimde ciddi bir ayıklama yapılıyor. Elimizdeki sayısal verilere baktığımızda 100 bine yakın ihraç söz konusu. Bunlara itirazlar olabiliyor. Diyoruz ki yine inceleyelim. Hakikaten ellerinde sağlam veriler varsa gereği yapılsın diyoruz.
(Darbe girişiminden sonra başka girişimler oldu mu?) Atılan bu adımın öncesi var. Darbe girişimi bu işin pik yaptığı noktadır. Örneğin MİT Müsteşarı'na yapılan operasyon, bu işin ilk adımıydı. O adımın devamı şahsımaydı. Daha öncesinde, adımı atmadan geri çekilmek zorunda kaldılar. Yurtdışındakilerin birçoğu tecrübe kazanıp kaçanlar. Bunların ellerinde milyarlarca dolar var. Burada bazıları bu işi hafife alıyor. Bir üst akıl, ülkemiz üzerinde ciddi bir oyun oynadı. Bu üst akıl ifadesini birkaç yıl önce uçakta sohbet ederken söyledim. Bir üst akıl bu operasyonu yapıyor. Kİmdir? Siz gazetecisiniz, hangi ülke olduğunu siz bulacaksınız. Birçok şey izliyoruz. Almanya'da onlara sağlanan imkanlar, Amerika'da 'Charter School'larda, ki bunlar devlet tarafından finanse edilen okullar ortadayken… Kongre üyelerini seçimlerde bunlar destekledi ve destekleyerek bir yerlere vardılar. Kongre üyeleriyle ikili ilişkiler geliştirdiler. Aynen Türkiye'de yargıya nasıl sızdıysalar, Amerika'da da sızdılar, Almanya'da da sızdılar.
Ödüllendirmiş de olabilir. Sen kimi denize döküyorsun? Bu ülkenin vatandaşlarını Yunanla nasıl eşleştirirsin? Bu adamın bu partide bir dakika tutulmaması lazım. CHP bitecek, bu adamlar sayesinde bitecek.
Biz Hayır diyenleri denize dökmeyiz, demokrasi müzesinde süs eşyası olarak saklarız.
Olimpiyat'ı verirlerse verirler, vermezlerse vermezler. Hiç umrumuzda değil. Hidayet beye söyledik: Bizim basketbolu da yaygınlaştırmamız lazım. Yerel idare ve merkezi iradelerin bunu birlikte yapması lazım. 16 Nisan'dan sonra bunu da hızlandıracağız.
Sputnik Türkiye
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...