Diyetler her yaştan insanın ilgi gösterdiği bir konu. Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre toplumda sağlıkla ilgili en düzenli takip edilen veri kilo. Özellikle bahar aylarında rahat geçen bütün kışın faturasını bir anda karşılayacak sihirli bir diyet modeli herkesin gönlünde yatan aslan. Diyetler de trend konusu aslında. Kimi dönemler şok diyetleri, kimi dönemler sadece sıvı beslenmeyle yapılanları, protein, ketojen diyetlerini, bölgesel zayıflatan reçeteleri daha fazla kişinin tercih ettiğini görüyoruz. Dolayısıyla bu işin de bir modası var. Oysa işi doktorluk olan uzmanlara göre diyet bir moda değil, sağlık meselesi ve kişiye özel, probleme odaklı yapılırsa uzun vadeli çözümler sunuyor.
Yaz yaklaşırken medyada fazlaca yer bulan diyet reçetelerini Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunu, İç Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Neslihan Aktaş ile konuştuk.
Diyetler konusunda insanların yanlış yönlendirildiklerinin ve bu reçetelerin sağlıksız beslenme nedeniyle uzun vadeli sağlık sorunlarına zemin hazırladığını söyleyen Aktaş, “Asıl mesele hayat tarzını değiştirmek olmalı. Bunu hep söylüyoruz. Her diyet herkese olmaz. Kiminde tiroid vardır, kiminde Hashimoto olabilir, kiminin insülin direnci, kiminin de gluten intoleransı farklıdır.Bunları bilmeden her yerde okuduğunuz ya da bir arkadaşınızı incelten diyeti yapmayın” diyor.
“Şunu ye göbeğin incelsin” yalanı
Neslihan Aktaş’ın en çok tepki gösterdiği konulardan biri de “şunu ye göbeğin incelsin, bunu tüket basenlerin daralsın” ya da tam tersini söyleyen yönlendirmeler. Bunların kesinlikle yanlış olduğunu anlatan Aktaş, bir hatalar silsilesinin de başlangıcını oluşturacağını ifade ediyor.
Aktaş, “Diyetle bölgesel zayıflama kesinlikle olmaz. Her hangi bir yiyecek de belli bir bölgedeki yağı azaltmaz. İnsan yağ dokuları neredeyse oradan kilo alır ve verir. Bölgesel incelme sadece sporla olur” diye anlatıyor durumu.
Ekmeksiz diyet olmaz
Aktaş’a göre yazın yaklaşmasıyla gündeme gelen şok diyetler de metabolizmayı bozuyor ve bir daha düzelmeyen kilo eğilimi oluşmasına neden oluyor. Şok diyetlerle yağ yakılmadığını, karaciğerlerde önemli işlevi olan suyun kaybedildiğini ifade eden Aktaş, bunun sonucunu da şöyle anlatıyor:
“Bu durum vücudun dengesini bozuyor. Vücut hafızasına aldığı bilgiler ışığında diyet bitince alarma geçiyor ve yenilen her şeyi yağ olarak depoluyor ki yeniden bir şok gelirse hazırlıklı olsun. Aynı şey protein diyeti gibi tek tip besinlere yüklenen beslenme modelleri için de geçerli. Diyet gerçek bir tıbbi analiz sonrasında başlanması gereken ve bir dönemle sınırlı kaymayıp hayatın tamamına yayılan beslenme modeli olarak algılanmalı. Tam buğday ekmeği, kaliteli makarna, bulgur gibi sağlıklı karbonhidratlar mutlaka tüketilmeli. Ancak miktarı az tutulmalı. Bizler ya hep ya hiç modelini uyguluyoruz ve hatayı burada yapıyoruz.”
Depresyondaysanız diyet yapmayın
Aktaş’a göre kilo alımının arkasında genellikle psikolojik bir hikâye yatıyor. O nedenle bahsedilen tıbbi analizlerde bir psikoloğun da bulunması gerektiğinin altını çizen Aktaş, kilo vermek isteyen kişilere, “Hayatında yeni bir dönem başlıyor. Buna hazır mısın” diye sorulması gerektiğini vurguluyor. Aktaş’a göre ağır depresyon geçiren ve aldığı kiloları vermek isteyen kişilerin önce sorunlarını hafifletmeleri gerekiyor. “Çünkü morali bozuk bir insanın diyet yapması durumunu daha da aşağı çeker. Yaşadığı duyguyla başa çıkmakta zorlanıyor” diyor.
(habervaka.com)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...