Ve hep iyimseriz bu konuda. Yaşam tarzımızı değiştirme konusunda bir gün daha başarılı olacağımızı, gelecekte daha iyi organize ve daha disiplinli olacağımızı düşünüyoruz. Bu konuda yeni bir şey duyduğumuzda yeniden iyimserleşiyor, bu defa kesin işe yarayacağını söylüyoruz.
Toronto Üniversitesi’nden Janet Polivy bu durumu “sahte umut sendromu” olarak adlandırıyor.
Gerçekçi hedefler
Araştırmalarında Polivy, insanların gerçek dışı hedefler koyduğunu, bunları yerine getiremeyince de kendilerini kötü hissettiklerini belirtiyor. İncelediği öğrencilerden bazıları, hayatlarında değişikliğe gitme konusunda son 10 yıldır karar alıp başaramıyor, ancak her yıl bu kararı artık yerine getirecekleri konusunda kendilerini yine ikna ediyorlardı.
Diyet konusunda karar alan bazıları her yıl 15 kadar diyete başlıyordu. Bu diyetin başarılı olacağı konusunda iyimser oldukları gibi, kilo kaybetmenin yaşamlarını başka şekilde değiştireceğine de inanıyorlardı. Yeni bir sevgili bulmakla kalmayacak, daha iyi bir işe girecekler, derslerinde de daha başarılı olacaklardı. Diyet sonunda epeyce kilo kaybetmiş olsalar da hayatlarında herhangi bir gelişme kaydetmedikleri için hayal kırıklığına uğruyorlardı.
Bazen kendimize aşırı büyük hedefler belirliyoruz. Polivy, haftada iki kez spora gitme hedefi koyan kişilerin bazı zamanlar bir kez gittiğinde hayal kırıklığı yaşadıklarını fark etti. Haftada bir gitmeyi önemli bir gelişme olarak görmüyordu. Bunun üzerine daha gerçekçi hedefler içeren bir zayıflama programı düzenlemiş, bunların başarılı sonuçlar doğurduğunu ve uygulayıcıda daha fazla tatmine yol açtığını gördü.
Adım saymak
Diyet yapmanın zorluklarından biri yağ ve şeker içeren yiyeceklerin tadının güzel olmasından kaynaklanıyor. Uzmanlar daha az yemeyi ve daha fazla spor yapmayı salık verse de buna uymak zor geliyor. Bu nedenle sürekli daha kolay olabileceğini düşündüğümüz yeni yöntemler denemeyi istiyoruz.
2013’te ABD’deki her beş yetişkinden biri günde ne kadar adım attığını sayan uygulama programlarından birini kullanıyordu. 2018’de dünyada 485 milyon kişinin bu tür uygulamalara başvuracağı tahmin ediliyor.
Ayrıca günde ne kadar yürüdüğünüzü ya da kaç sayfa okuduğunuzu başkasıyla paylaşmanızın, bir sonraki sefere daha fazla yürümeyi ve daha fazla okumayı teşvik ettiği görüldü.
Fakat bir sorun vardı. Adım sayan uygulamayı sürekli kontrol ederek ne kadar yürüdüklerini gören kişiler, bu bilgiyi göremeyenlere kıyasla daha fazla yürüyor, ama yaptıkları işten onlar kadar zevk almıyorlardı.
Zevk mi, görev mi?
Araştırmacılar bu nedenle yürümeyi zevkten çok görev olarak görmenin zamanla olumsuz etki göstereceğine ve daha az yürümeye neden olacağına inanıyor. 1970’lerde yapılan deneylerde de çocuklara yapboz yaptıkları için ödül olarak para vermenin olumsuz etkilerini görmüş, ara verildiğinde bu çocuklar hemen yapbozlarını bırakırken, para verilmeyen çocukların devam etme eğiliminde olduğu görülmüştü.
Şimdiye kadar bu işte sihirli bir değnek olmadığı biliniyor. Sürekli yeni stratejiler denemek de sonunda fazla hayal kırıklığına neden olmadığı sürece avantajlı olabilir. Bir alışkanlığın kırılması sağlanabilir.
Londra’daki Hertfordshire Üniversitesi’nde bir deney yapılmış, herhangi bir yiyecek yasağı olmayan spor içermeyen, ancak katılımcıların her gün yeni bir şeyler yapmasını gerektiren bir diyet uygulanmıştı. Çünkü araştırmalar kilo sorunu olan insanların diğerlerine kıyasla birçok konuda rutinleri daha fazla takip ettiği görülmüştü. Bu nedenle bu rutinlere daha fazla çeşit sunulmaya, bazı alışkanlıkların kırılması sağlanmaya çalışılıyordu.
Her hafta, resim, işe giderken farklı yol kullanma, radyoda farklı bir kanalı dinleme gibi 50 farklı aktiviteden iki yenisi seçiliyordu. Böylece daha az yeme ve daha fazla hareket sonucu elde edilebilirdi.
2014’te Finlandiya’da yapılan küçük bir diyet araştırması, yedi hafta boyunca katı kalori sınırlaması yapılıyor, sonraki dönem ise insanlara daha fazla seçenek sunuluyordu. Bu şekilde kilo verildiği ve bu durumun uzun vadede de devam ettiği görüldü.
O halde, belki de aşırı iyimserliğe kapılmadan ve sihirli bir yöntem olmadığını bilerek daha az yememizi ve daha fazla hareket etmemizi sağlayacak yeni stratejileri denemekten korkmamak gerekir.
(BBC Türkçe)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...