Tarihin tekerrürü
Türkiye, çok önemli bir toplantıya ev sahipliği yapıyor. Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'nın (KEİ) kuruluşunun 15. yıldönümü için düzenlenen zirve nedeniyle, dünya liderleri İstanbul'da.
12 üye ülkenin en üst düzeyde temsil edildiği ve 2 kıtada 350 milyon kişinin yaşadığı bölgeyi ilgilendiren toplantıyla ilgili konuşulan ilk şey; Cumhurbaşkanı Sezer ile Başbakan Erdoğan'ın, birbirlerinin verdiği yemeklere katılmamaları oldu. Zirveye damgasını vuran bu olay, bize bir başka olayı hatırlattı ve "Tarih tekerrürden ibarettir" sözünü bir kez daha doğrulattı.
Bu seferki aktörler; Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve Başbakan Demirel. Yıl, Haziran 1992, KEİ'nin ilk kuruluş zirvesi. İstanbul'da yine tarihi bir toplantı gerçekleşiyor ve pek çok açıdan Türkiye'nin ismi dünya tarihine yazılıyor. SSCB dağıldıktan aylar sonra gerçekleşen ilk dünya zirvesine Rusya Devlet Başkanı olarak Yeltsin ilk kez Türkiye'ye geliyor. Karabağ'da kanlı çatışmaların yaşandığı günlerde Azerbaycan Cumhurbaşkanı Elçibey ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Leven-ter Petrosyan'ı İstanbul'da buluşturmayı başarmış bir Türkiye var. Yepyeni bir dünya düzeni kurulurken, Türkiye için bulunmaz bir tanıtım fırsatı ve dünyanın yükselen yıldızı olmasına sebep olacak böylesine bir zirve, Özal ve Demirel arasında "imza krizi" sebebiyle gölgeleniyor.
Özal ve Demirel
Cumhurbaşkanı Özal, TC adına imzayı kendisinin atmasında ısrar ediyor, Başbakan Demirel de "Türkiye'yi kendisinin temsil ettiğini" ileri sürerek imzayı kendisinin atacağını söylüyor. Zirveden bir gün önce başlayan ve danışmanlar aracılığıyla süren inatlaşmada Demirel, 1975'deki AGİK Zirvesi'nde de Başbakan olarak kendi imzasının bulunduğunu hatırlatıyor ve en fazla birlikte imza atmayı kabul edebileceği mesajını iletiyor. İşler tıkanınca, Özal'ın DPT yıllarına uzanan dostu Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin'i görevlendiriyor Demirel. Dışişleri Müsteşarı Özdem Sanberk ile Özal'ın odasına giden Çetin, iki saat sonra dönüyor. Sanberk'i merakla bekleyen Demirel'in danışmanları aldıkları yanıta inanamıyorlar: Özal ve Çetin 2 saat boyunca tv'de maç seyretmişler ve bu konuyu hiç konuşmamışlardır. Yarım saat sonra da bir haber geliyor ve Özal'ın özel uçakla İstanbul'dan ayrılıp Okluk Koyu'na gittiği öğreniliyor. Kulaklarına inanamayan Demirel, Özal'ın Özel Kalem Müdürü ve Dışişleri Başdanışmanı Murat Özçelik'i telefonla aratıyor, görüşmek istediği iletiliyor. 10 dakika sonra Özçelik, telefonda "Sayın Cumhurbaşkanı denizde yüzüyor, ulaşmamız mümkün değil. 2 saatten önce de denizden çıkmaz" yanıtını veriyor. Neticede, kararların altına Demirel imza atıyor ama tarihi zirveyle ilgili akıllarda en fazla kalan şey; Özal-Demirel çekişmesi ve Özal'ın Okluk Koyu'na gidişi oluyor.
15 yıl sonra da tarihin tekerrürü kaderin cilvesi mi acaba?YENİASIR/ŞEBNEM BURSALI
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...