1998’den beri ABD Dışişleri Bakanlığı ve Amerikan Kongresi bünyesinde faaliyet gösteren ve ABD Başkanı’nın dış politikasının belirlenmesinde önemli rol oynayan ABD Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu, 2009 yılı dünya din özgürlüğü raporunu açıkladı. İlk kez “İzleme listesine” alınan Türkiye’ye özellikle vurgu yapılan raporda “Türkiye’de katı bir laiklik anlayışının hakim olduğu, bu katı laiklik yüzünden ülkede çoğunlukta olan Müslümanlar’ın bile özgür bir şekilde dinlerini yaşayamadıkları” ileri sürüldü. İşte rapordan satırbaşları:
- Türkiye’de demokratik bir hükümet var ve geleneksel bir güçlü laiklik anlayışı hakim. Türkiye’de laiklik dinin kamusal tüm alanlardan ayrı tutulması olarak tanımlanıyor. Türkiye’de medya, halk, siyasi partiler dinin toplumdaki rolü üzerinde devam eden tartışmalara katılıyor.
- Ancak, Türk devletinin uyguladığı laiklik anlayışı, birçok vatandaşın, çoğunluktaki Müslümanlar ve azınlıktakiler için, dinlerini özgürce yaşayamamalarına sebep oluyor. Kamu kurumlarında, üniversitelerde “laik devlet”i korumak için yasaklar uygulanıyor. Anayasa Mahkemesi türban yasağının kaldırılması için yapılan yasa değişikliğini iptal etti. Ayrıca azınlıkların mülk edinmelerine yönelik kısıtlamalar halan sürüyor. İşte bu kısıtlamalardan ötürü komisyon bu yıl Türkiye’yi izleme listesine alma kararını vermiştir.
- Türkiye Cumhuriyeti anayasası Türkiye’yi laik bir devlet olarak tanımlıyor. Laiklik konsepti Atatürk’ün dinin Osmanlı’nın geri kalmasındaki ana etken olduğu inancına dayanıyor. Atatürk ve sonra gelen liderler dini kamu hayatından ayırmak için büyük bir kararlılık gösterdi.
- Türk tarzı laiklik ile Amerikan tarzı laiklik anlayışı farklı. Türkiye, laikliği devletin kamu alanındaki tüm dini aktiviteler üzerinde kontrole sahip olması olarak anlıyor. Ancak birçok Türk için dinin kamusal alandan ayrılması tartışmalı bir konu.
- Dini etkiler gösterdiği için darbeye maruz kalan siyasi partilerin ardından şu anki iktidar partisi AKP de Refah Partisi’nin kökenlerine sahip. Nisan 2009’da yaptığı konuşmada Orgeneral İlker Başbuğ, din ve laiklik üzerine görüşlerine açıkladı. Kendisinden önceki meslektaşlarının aksine ülkedeki siyasi dini fundamentalizm yerine dindar Türkleri, medya ve ekonomik güce sahip İslami bazı hareketlerden ayrımak isteyen ifadeler kullandı. Ancak Türk ordusunda namaz kılan ya da karısının başörtüsü takmasına izin veren subaylar disiplinsizlikle suçlanıyor.
Obama’ya öneriler
- Türkiye’de dinin daha özgürleştirilmesi için yasalar çıkarılması teşvik edilsin. Özellikle kadınların kamusal alanda dinlerini kıyafetleri aracılığıyla da yaşayabilmeleri için Türk yetkililerle işbirliği alanları aransın.
- Bunu yaparken Türk devletinin laik yapısının korunması ve başörtüsü takmama tericihinde bulunanların da haklarının korunması için çabalar gerçekleştirilsin.
- Her kim olursa olsun, başörtüsü takan ya da takmayan, eğitim hakkının sağlanması için çaba sarf edilsin.
İŞTE RAPORU HAZIRLAYAN KOMİSYON
BAŞKAN: Felice D. Gaer (American Jewish Committee Direktörü)
BŞK. YRD: Michael Cromartie (Etik ve Kamu Politikası Merkezi Baaşkan Yardımcısı)
BŞK. YRD: Elizabeth Prodromou (Boston Üniversitesi)
ÜYELER:
Harry Don Argue (Northwest Üniversitesi Rektörü)
İmam Talal Y. Eid (Boston İslam Enstitüsü Direktörü)
Richard Land (Southern Baptist Etik ve Dini Özgürlükler Komisyonu Başkanı)
Lonard Leo (Federalist Toplum Merkezi Başkan Yrd.)
Nina Shea (Hudson Enstitüsü Dini Özgürlükler Merkezi Direktörü) (vatan)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...