Yavuz Semerci/Akşam
AHMET ERTÜRK
TMSF Başkanı Ahmet Ertürk'ün yerinde olmak istemezdim.
Kamu adına Sabah ve atv'nin patronu konumunda.
Bir yandan bu şirketleri (Merkez Grubu) satıp, Dinç Bilgin'in Etibank'tan kaynaklanan borçlarını tahsil peşinde koşuyor. Öte yandan Turgay Ciner'in hukuk mücadelesinde kazandığı (Yürütmeyi durdurma almıştı) ileri aşamaya uygun bir yol satış prosedürü bulmaya çabalıyor.
İşin başka yönleri de var.
Sabah Gazetesi muhalif bir tutum sergilese, hükümet kanadından, iktidar yansılı bir tavır gösterse toplumun çeşitli kesimlerinden tepki çekiyor.
Ben Ertürk'ün Sabah ve atv'den bir an önce kurtulmak istediğine eminim.
Yanılmıyorsam en büyük hayal kırıklığını Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan'ın maaş talebinde yaşadı. 45 bin YTL aylık maaş isteyen (yoksa istifa ederim diyen) Babahan'ı 35 bin YTL ve lüks bir makam arabası (4x4 ) karşılığında ikna etti. Eminim o gün kendisi ve arkadaşlarının kamu alacağını tahsil etmek için katlandığı zahmetli yolu sorgulamıştır.
* * *
TMSF, Türkiye'de servetin el değiştirdiği yerdir. Kamu adına el konulan onlarca kurum, televizyon kuruluşu, GSM şirketi, TMSF tarafından satıldı. Yüzlerce şirkete el konuldu. Orada çalışan insanların birçoğunu tanıyorum. Hemen hepsinde "yetim hakkını tahsil etme" psikolojisi hakimdir. Kendilerine tanınan yetkileri sonuna kadar kullanıyorlar, korkmadan, yılmadan. Nedeni siyasi iktidar sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Elbette hükümet arkalarında oldu ancak Ertürk'ün kararlı tutumu olmasa hiç biri bu kadar cesur davranamazdı.
Ertürk'ün icraatlarını kamu adına takip eden gazetecilerden birisiyim. Çok uzun sohbetlerimiz oldu. Birkaç icraatında karşısına dikildim. Pek çoğunu ise sonuna kadar destekledim. Bir gazeteci gibi eleştirip, bir gazeteci gibi alkışladım.
Dün yaptığı açıklamaya bakınca bu konuya değinmek farz oldu.
Ertürk, Sabah ve atv'yi ( ve diğer Merkez şirketlerini) pürüzsüz satabileceğini düşünüyordu. Ben ise aynı görüşte değildim. Hele Bölge İdare Mahkemesi'nin Ciner lehine verdiği karardan sonra. 11 Temmuz 2007 tarihinde gazeteport.com da şöyle demişim:
"TMSF'nin artık Ciner'in izni olmadan attığı her adım' attığı her adım yargıdan geri dönecek niteliktedir. Bu noktada, Ciner Grubu'nun yaklaşımı kilit rol oynayacaktır.
Mahkemesiz bu işi çözme iradesini tarafların gösterip göstermeyeceğini zaman içinde anlayacağız."
Dün Ertürk'ün açıklaması bu işin mahkemesiz, tarafların olumlu yaklaşımlarıyla çözülebileceğini gösterdi. Göltaş'ta olduğu gibi bu konuda da haklı çıktım.
Bundan sonra ne olacak?
Ciner Grubu kendi kilit konumlarına rağmen bence bir daha eski pozisyonlarında Sabah'a geri dönemeyeceği biliyor. Ancak basın sektöründen çıkmayacaklar. Bu nedenle ya burayı ihaleden satın alacaklar ya da satışından elde edecekleri gelir ile kendi medya grubunu oluşturacaklar. Ertürk'ün ihaleye katılamayacağı yolundaki açıklamasının ise "anlaşma olmaz ise çıkılabilecek bir ihale için" söz konusu olabileceği kanısındayım.
Anlayacağınız, 2008 yılı, medyada dengelerin değişeceği ve oyuncuların artacağı bir yıl olacak. Medya sadece Doğan Grubu'na bırakılmayacak kadar önemli bir sektör nitekim...