Bağdat'ta bir pavyon... Kesif duman kokusu. Ortada kadınlar oryantal yapıyor. Kefiyeli entarili erkekler, nargile içiyor, bir yandan kadınlara fındık atıyor. Hedefleri fındıkları göğüs dekoltesine isabet ettirmek.
"Savaş savaş savaş... İnsan korkar, ağlar; ama eğlenir de..." diye düşündük. Bağdatlıların bombalardan uzaklaşmak için kafalarını dağıttıkları bir yer olmalıydı. Sonunda istediğimiz oldu ve gazetecilerin, diplomatların kaldığı, en çok bombalı saldırıya uğramış olan Filistin Oteli'nin yolunu tuttuk. Park ederken ağdalı, keskin bir Arap şarkısı dikkatimizi çekti. Müziğin geldiği yerden dışarı kırmızı bir ışık saçılıyordu. Bizim Tarlabaşı'ndaki pavyonların dışarı taşan kırmızısından hani... Otelin emniyet amiri bize eskortluk etti. 200 metrekarelik bir salona girdik. Tedirgin bir şekilde başladım not almaya: Erkeklerin doldurduğu 20 kadar masa vardı. Sigara ve nargilenin dumanıyla, bir de keskin alkol kokusuyla dolu. Her gün açık. En yoğun gece cuma tatil olduğundan perşembeleri. 21.30'da başlayıp iki saat süren eğlenceye girmenin bedeli 50 dolar. Masaya humus, tabuleh, patlıcan gibi mezeler geliyor. İçeriye ABD'lilerin veya başka yabancıların alınması kesinlikle yasak. Gazetecilerin de... Çünkü "misafirlerin" arasında bakanlar, siyasetçiler var. Yani bu mekânı ilk görüntüleyen gazeteciler biz oluyoruz.
10 BİN DOLARI SAÇTI
Bir erkek çığlık çığlığa şarkı söylüyordu. Her köşede korumalar, bir de arkada oturan 6 genç kadın. Şarkı hareketlenince birden kadınlar kendilerini piste attı. 18-25 yaşları arasındaydılar. Kırmızı, mavi ve siyah ağırlıklı elbiseleri vardı. Hepsi vücudu saran jarse kumaştandı ve boyları ayaklarına kadar iniyordu. Ayakları çıplaktı. Bizim dansözler gibi açık değildi giysileri. Sadece göğüs dekolteleri vardı. Yetenekli değillerdi, sadece konukları eğlendirmeye çalışıyorlardı. Girişin hemen yanında pavyonun sahibinin karısı, sağ elinde tespih, sol elinde nargileyle "kızlarını" uzaktan izliyordu. Kutup ağabey deklanşöre basmaya başladığında hepsi arkasını dönerek yüzlerini gizlemeye çalıştı. Belli ki korkuyorlardı. Bizim amir o anda devreye girdi ve eliyle "bırakın" der gibi korumalara mesajını iletti. Birkaç dakikalık çekim sonrasında eğlence kaldığı yerden sürdü. Bir adam elinde 10 bin doları etrafa saçtı; 100 doları da mekân sahibinin karısına attı.
FINDIKLA BASKET
Gözüme iki adam çarptı. Başlarında kefiye, üzerlerinde de yerlere uzanan entari vardı. Bir taraftan nargile içiyor, diğer taraftan da kendilerine kalçalarını sallayan kadınlara fındık atıyorlardı. Amaçları göğüs dekoltesinden içeri sokabilmekti fındıkları. Hem atıyor, hem yiyor, hem atıyor, hem yiyorlardı... İçimden, "Bağdat'ta bunu da gördün ya Bilge ne diyeyim" dedim. Saat 23.30'a yaklaşırken biz çıkmaya hazırlanıyorduk. Ama bizden başkaları da çıkıyordu. Kızlardan 4'ü, kendilerine fındık atan adamlarla birlikte kapıya yöneldi. Dansözlükten para kazanmıyorlardı... Bir gece için ise 100 ila 150 dolar aldıklarını öğrendik.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...