Son yıllarda ülkemizde ticaret anlamında bazı işler tamamen kontrolden çıktı. Sözde serbest ticaret düşüncesi artık bir fiyat faşizmine dönüştü. Üretici bencil, satıcı bencil. Aşırı kar kazanma hırsı, tüccarın üreticinin satıcının tedarikçinin yani tüm proseslerdeki zincire bağlı kişilerin gözünü döndürmekte. Adeta krallıklarını ilan etmiş hale geldiler. Öyle ki devletin bakanlıklar aracılığıyla onca uyarılarına rağmen onca kestikleri cezalarına rağmen yapılan devlet ikazlarını dahi ciddiye almayacak haldeler. Tabiri caizse bir güç zehirlenmesi yaşamaktalar. Hatta o kadar ileri gitmekteler ki devlet asgari ücret görüşmelerine başlamadan 1 ay önce yağmur gibi zamlar yapmaktalar. Her gün fiyatlar güncellenmekte ve etiketler değişmekte. Peki kim bunlar? Çete mi? Lobi mi? Baronlar mı? Devlete nasıl kafa tutmaktalar? Arkalarındaki güçler kim? Böylesi çok sorular aklımızdan geçse de oysa gerçek gözümüzün önündedir. Gerçek şu ki bu firmalar güya övündüğümüz sanayi dernekleri olan TÜSİAD ve MÜSİAD üyesi guruplardır. Bunların elleri kolları öyle çok Ankara’nın derinlerine yapışmış ki bunlara karşı caydırıcı bir hamle yapılmamakta. Yapılmaya çalışılsa da bir şekilde Ankara TBMM’DE belki bazı işbirlikçi bürokratlar vekiller sayesinde engellenmekte. Bu işin çözülmesini engelleyenler için gerisi vicdan ve cüzdan arasındaki ince çizgi olan musalla ve kabirdeki hesap. Bugün bu sorun tüm ülkeyi etkilemekte. Öyle olmasa neden çıkıp vatandaşlardan BOYKOT silahlarını kullanılması istensin.! Üstelik bu BOYKOT çağrısı bir bakanlar kurulu sonrası 1 ağızdan Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ilgili ve sorumlu bakanların huzurunda yüzlerine ve gözlerinin içine bakarak söylenmiştir. Bu çağrı artık bıçağın kemiğe dayandığını, vatandaşın kendisine ulaşıp derdini anlatıp bu fahiş fiyat faşizminin artık durdurulmasını istediğinin açık beyanıdır. Bu işin çözülmeme sebeplerinin en başında gelen zafiyet bazı bakanlıkların bu denetleme işini davul ve zurnayla geliyoruz diyerek yapmasıdır. Bazı zamanlarda da bu çetelerin bakanlık içlerine sızdırdıkları memur bürokrat ajanları tarafından denetleme tarih ve saatlerinin sızdırılması ve ortaya çıkan fiyat sahtekarlıklarının para cezasıyla geçiştirilmesidir. Bu durum da bu fahiş fiyat çetelerin bu işten çok zarar görmemesini sağlamakta. Başka önemli bir sorunda, bazı bakanların, bürokratların ilgili bakanlıktan ayrılır ayrılmaz bu firmalarının yönetim kurullarında görev alması bu işin vahamet boyutunu açıklamaya yeter. Bu durumda bu eski bakanlar, bürokratlar sorun çıkaran firmalarının bir yöneticisi olmakla beraber kendilerine ceza ve ağır yaptırım uygulayacak bakanlığa bakanlık ilişkisiyle müdahale edebilir. Aslın da bu birliktelikler bu ilişkiler önlenirse belki sorun biraz daha azalacaktır. Varsa bu tip firmalar bakanlıklarda imtiyazlı olmamalı. İmtiyazı olmayan firmada zaten fahiş fiyat riski ne de girmez giremez. Zira koruma zırhı olmadığı müddetçe fiyatları fahiş arttıramaz. Son olarak bu konuda Sn. bakan Ömer Bolat Bey de çıkıp BOYKOT için vatandaştan yardım istiyor. Elbette vatandaş destek verir verecek. Yeter ki siz elinizdeki tüm argümanları kullanın. Baktın para cezası düzeltmiyor. O vakit gerekirse Kapatmaysa kapatma. Hapisse Hapis. Kayyımsa kayyım. Gerisi kendiliğinden zaten çözülür Sn. Bakan…