Kalemi elime alıp alıp bırakıyorum. Neresinden tutarsam tutayım, maalesef elimde kalıyor. TÜİK, TÜRK-İŞ, CHP, AKP, Cumhurbaşkanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı adeta danışıklı dövüş yapıyor. “Bir daha toplantı yok.” diyen sözde sendika başkanının, bu tepkiyi vererek hem koltuğu sağlama almasına hem de sendikalıları arkasına almasına mı üzüleyim, yoksa sözde gazeteci ekran yüzlerinden birinin, “Efendim, Sayın Cumhurbaşkanımız böyle bir şeye izin vermezdi de Maliye Bakanı, ‘Enflasyonu düşürmemiz için bu elzem.’ dedi.” diyerek Cumhurbaşkanı’nı savunmaya çalışmasına mı yanayım? Ya da Özgür Özel’in (Mesir macunu ikram eden, Meclis’te ayağa kalkan, Winner ceketi giyen) bunları yapan sözde ana muhalefet partisi liderinin “Geçim yoksa seçim var.” demesine güleyim mi, ağlayayım mı? Seçim olacak, Özgür Bey oy alacak, öyle mi? Ancak gülerim. Önce duruş lazım. Tüm hatalarına rağmen Sayın Erdoğan’ın bir duruşu var. Ana muhalefet partisi, Mustafa Kemal’in bıraktığı mirası ele ayağa düşürmüştür. Sayın Özel’e bu milletin bir evladı olarak tavsiyem, Nutuk’u gözden geçirmesidir.
Cumhur İttifakı’nda sesi çıkan ve adaletsizlik için konuşan bir tane lider var: Sayın Mustafa Destici. Sayın Genel Başkan, aylardır “asgari ücretliler, emekliler” diye diye dilinde tüy bitti. Sözde MÜSİAD Genel Başkanı’na “Bunlar da sözde, mutasavvıf kesimi temsil ediyor.” diyerek net bir tepki verdi. Maliye Bakanı’na basın toplantısında elinde tabloyla çıkarak, “Mehmet Şimşek’e soruyorum, asgari ücretli hayatını nasıl idame ettirecek?” diye sordu. Cumhur İttifakı içerisinde, bu MÜSİAD’ın başındaki zat hakkında konuşan başka biri var mı? Yok! Milletin aklıyla dalga geçmeye aylar önce başladılar. Mehmet Şimşek, “Enflasyona ezdirmeyeceğiz.” demedi mi? Ne oldu şimdi? Şoförünün yüzüne bakarken utanmayacak mısın, Sayın Şimşek? Şimdi biz bunları yapıyoruz fakat hükümet ne yapıyorsa “milletin istikbali için” yapıyor ya, işte hepimiz aklı zayıf insanlar olduğumuz için biz anlamayız sevgili okurlar… Ama bunlar, “Milletin istikbali.” diyerek bu milletin başına musallat ettikleri Suriyelileri büyük zafer kazanmış gibi “Bakın gönderiyoruz.” diyerek yine oy alacaklar. Hata ettik diyen bir tane adam yok; ar damarları çatlamış, vesselam. Hendek operasyonlarında şehit olan kahramanlarımız öbür dünyada, ailelerine bu dünyada hesabı nasıl vereceğiz diyen de yok. Varsa yoksa yemeğin hesabını veriyorlar diyeceğim de bindikleri arabadan koydukları mazota kadar onu da devlet ödüyor, yani biz ödüyoruz. Ben hakkımı helal etmiyorum.
Geçen gün bir sohbet esnasında TSGB-SEN (Tüm Sağlıkçıların Güç Birliği Sendikası) Genel Başkanı Sayın Kenan Enci laf arasında, “Millet yılbaşından sonra %40 daha fakir olacak. Bir çözüm bulmak lazım; sağlık çalışanlarına kol kanat germek lazım.” diye hayıflanıyordu. Doğru! Küçük bir matematik yaparak konuyu kendimiz de anlayabiliriz. Buyurun, şimdi örneklerle ele alalım konuyu. Gölbaşı TOKİ’de daire kiraları 17.000-19.000 TL arasında ve henüz %60 zam gelmedi. Simit 20 lira, çay 20 lira. Gidiş geliş 60 lira da yol parası desen, günde üç öğün bunlarla beslenen vatandaşın cebinden çıkan para aylık 5 bin 400 lira. Kirayı 18.000 deyip toplayalım ikisini, unutmayın, kiraya olan %60 zammı eklemedim: 23.400 lira. Asgari ücret: 22.104 lira. Arkadaş, nasıl olacak bir anlatın ya! Bunun içerisinde gaz, elektrik, su, aidat, telefon, internet, buzdolabı masrafı yok! Yahu bir tane çikolata yok! Çocuklu aileler ne yapacak, nasıl yetişecek? Bir evde iki kişi bile çalışsa olmaz. Devlet milleti önceleyecek! Hükümet bu açıklamayla milletin kazandığı ekmeği milletin kursağına dizdi! Madem asgari ücret bu para, o zaman ev sahiplerine de diyeceksin ki zam yok! Gıda firmalarına, üreticilere denetim getireceksin ki fiyatları şişirmesinler. Çiftçiye destek vereceksin ki millet geçinip yaşayabilsin. Çiftçiyi küstürdün, asgari ücretliyi küstürdün, emekliyi küstürdün, gençleri zaten hayata küstürdün. Bir sürü delikanlı ve özellikle polis memurları intihar ediyor. Antidepresan ve uyuşturucu kullanımı patlamış. Kadınlarımız, kızlarımız çaresizlikten kötü yollara sapıyor. Toplumun ahlakını ekonomiyle bozan siz, “Ahlaklı olun.” diye sopa sallıyorsunuz, öyle mi? O sopayı kırarlar!
Aziz milletimizin kafasını kaldıracak mecali kalmadı. Savaş, pandemi, ekonomik kriz… Millet çatladı, çatlayacak. İsrail, Filistin, Ukrayna, Lübnan, Irak, İran gibi ne toplumu ne ahlakı gelişmemiş ülkeleri basın aracılığıyla milletin önüne sürüp sürüp “Halinize şükredin.” martavalı okumayın. Bu millete tarihine, atasına, dedesine yakışır şekilde davranın. İşinize geldi mi Osmanlı, Selçuklu deyip millete ara gazı vermeyin. Ortak değerlerimizi ekonomik meseleler, yani para için zayıflatmayın. Girin kardeşim Suriye’ye! TSK bugün desin ki, “Biz Suriye’ye ve Irak’a ABD’ye, Rusya’ya, İsrail’e, İran’a, PKK-PYD-YPG’ye rağmen giriyoruz fakat personel eksiği var; her aileden bir kişi zorunlu göreve gelecek.” bu millet işi gücü bırakır, neyi var neyi yok TSK’nın önüne serer. Fakat şu anki kurmay ekibe değil! Osman Pamukoğlu Paşa gibi kendini kanıtlamış kurmaylarına. TSK’ya yapılanı unutmadık, unutturmayacağız da. Bu millet, “Peygamber ocağı.” dediği ocağın içine sızmış hainler tarafından uçaklarla, helikopterlerle vuruldu. Bu kimin suçu kardeşim?
Tek cevap var: “Kandırıldık.” Türk devlet aklının geldiği son nokta! TSK’ya verilen bu zararı hiçbir savaşla hiç kimse veremezdi. Yazıklar olsun!
Son söz olarak, bugüne kadar devletin kasasından faydalanan ‘iş adamı yapılan (adam edilen) fakat adamlıktan bihaber olan’ ne kadar zat varsa, yedikleri kaba pislemeyi bırakıp milletin parasını millete kazandırsınlar ya da yurt dışına kaçsınlar. Çünkü dananın kuyruğu yakında kopacak! Ya kaçırdığınız paraları getirin ekonomiye kazandırın ya da çekin gidin! Yarın bir harp olursa, bu millet sizi bir köşeye yazar. Unutmayın ki o yaşanması muhtemel harp bittiğinde sizin geriye dönecek bir vatanınız olmayacak! Fakat bizim görülecek hesabımız olacak!