Talat Atilla Gerçeğin bir kısmı, yalandan da tehlikelidir! 2026 ilkbahar! Erdoğan doğru söylüyor! |
Ersan Yıldız Kabahat senin! |
Mihriban Başlı Yılların günahı ne ? |
Adnan Küçük DEVLET BAHÇELİ’NİN AÇIKLAMALARI, PKK VE SURİYE’DE YAŞANANLAR (1) |
Tuğba AYAN YARGIÇ MISIN? GÖZLEMCİ Mİ? |
Melike Topuk İnsan insanın boşluğudur |
Zahide Guliyeva Son çocuk doyuncaya kadar |
Cengiz Altınsoy Kimse mutlu değil onu gördüm |
Kıvılcım Kalay BEN AYNI BEN YİNE |
Canan Sezgin RETROLU YENİ YIL! |
Tuğrul Sarıtaş Artışları Duydular, Vatandaşı Vurdular! |
Tekin Öget KATİL BEŞAR ESED’İN KAÇARKEN İÇİMİZDE BIRAKTIĞI ŞEBBİHALARA DİKKAT |
Esra Süntar İZDÜŞÜM TEOREMDEN BAĞIMSIZSA KAPSANAMAZ |
M. Kürşat Türker ARA-SIRA |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ASGARİ ÜCRET, ASGARİ KÜLFETİ KARŞILAYACAK MI? |
Ülkemizde MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim 2024 günü TBMM açılışında bazı DEM’li milletvekillerinin elini sıkmasıyla yeni bir süreç başladı.
Basın mensupları tarafından “DEM Partililerle tokalaşması” hakkında sorulan sorulara Bahçeli şu cevabı vermişti: “Dünyada barışı isterken, kendi ülkemizde barışı sağlamamız lazım”.
Burada konuyu ilgi çekici kılan hususla alakalı şu belirlemeler yapılabilir:
1 Ekim 2024’den önceki süreçte siyasi hayatta bazı siyasi partilerin PKK’nın siyasi uzantısı olarak bilinen DEM ile olan ilişkileri ittifak ve dayanışma içinde idi.
Cumhur İttifakında yer alan AK Parti ve MHP ile DEM arasındaki ilişkiler zaman zaman hasmane/düşmanca boyutlara varacak kadar olumsuz ve karşıtlık şeklinde idi.
Kamuoyundaki algılara göre, DEM ile ilişkileri en olumsuz görünen parti MHP idi. MHP DEM’e karşı o kadar sert ve eleştirel yaklaşıyordu ki, Bahçeli, bu partiyi kapatmayan AYM’nin kapatılması gerektiğini bile söylüyordu.
İşte DEM’e en mesafeli ve hatta ona PKK’nın doğrudan Meclisteki uzantısı nazarıyla bakan, Türk milliyetçiliğinin bayraktarı olarak bilinen MHP lideri, 1 Ekim’de DEM’li milletvekillerinin elini sıkmıştı.
Bu davranış ilk zamanlarda kamuoyunda çok fazla ses getirmedi; “Devlet Bey’in nezaket göstergesi” olarak değerlendirilip geçildi.
DEM-Bahçeli ilişkilerinde kamuoyunda şok etkisi meydana getiren asıl gelişme Bahçeli’nin, 15 Ekim 2024 günü MHP Parti Grup toplantısında yaptığı açıklamalardır:
“Kürt kökenli kardeşlerimin bölücü terör örgütüyle hiçbir ortaklığı, benzerliği, yakınlığı, irtibatı ve ilişkisi yoktur. Bu hususta DEM partisinin aklını başına alması, uzattığım eli sabote etmek amacıyla tahrik ortamını kamçılamaktan uzak durması herkesin hayrınadır. … Türk-Kürt kardeştir, araya giren, bozgunculuğa heveslenen kim varsa kamburdur, kalleştir, kanser hücresidir, kahrolmaya mahkûmdur. … Türkiye’ye getirilirken her türlü hizmete hazırım diyen terörist başı buyursun terörün bittiğini, örgütün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin. Ama devletin terörle masaya oturmasını hiç kimse, hiçbir şart altında beklemesin, aklından dahi geçirmesin”.
Sayın Bahçeli, 22 Ekim 2024 günü Partisinin TBMM’deki Grup Toplantısında bir önceki açıklamalarını tamamlayıcı mahiyette şu açıklamaları yaptı:
“‘Terörist başı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz’ diyenlere de sesleniyorum: Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM’de DEM parti grup toplantısında konuşsun, terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse ‘umut hakkı’nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın. Ne kandil ne Edirne, adres İmralı’dan DEM’e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın, hodri meydan, buna varız. Vatan, millet, devlet, bayrak ortak gelecek ve tam bağımsızlık için bunu dahi sineye çekmeye sonuna kadar hazırız”.
Bu açıklamaların AK Parti nezdinde nasıl karşılık bulacağı merak konusu idi. Bazıları “bu konuda MHP ile AK Parti arasında ihtilafın olduğundan, sürecin Erdoğan'ın bilgisi dışında hatta ona rağmen bu noktaya yükseldiğinden” söz ettiler.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu konuda şu açıklamaları yaptı:
“Bölgemizde sınırlar yeniden çizilmek istenirken ezeli kardeşliğimizi ebedi olarak muhafaza yolunda asli muhatabımız bizzat Kürt kardeşlerimizin kendisidir. Ülke ve millet olarak Sayın Bahçeli'nin, ittifak ortağımız MHP'nin, elini değil tüm vücudunu taşın altına koymasıyla çok daha büyük bir imkân ele geçirildi. Buradan Gazi Meclis'imizden, milletin kürsüsünden sesleniyorum; sevgili Kürt kardeşlerim, senden bu eli samimiyetle, sımsıkı tutmanızı bekliyoruz”.
Bu Açıklamalar Sebebiyle Ortaya Çıkan Kaygılar
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin bu açıklamaları kamuoyunda ciddi tartışmalara sebep oldu. Aslında bu, tabiri caizse ezberleri bozan, bazı kesimleri ŞOKE eden bir açıklamadır.
Burada, Bahçeli tarafından yapılan açıklamalara bağlı olarak, 2013-2016 yıllarına sari çözüm sürecinde ve akabinde yaşanan Hendek olayları benzeri bir sürecin yaşanması endişesi, bazı çevrelerin ciddi manada korkmalarına sebep olmaktadır.
Bazı kişilerin geleceğe yönelik kaygıları şu yöndedir:
“İlk seçimlerde Apo birinci, Selahaddin Demirtaş ikinci sıradan aday olacaktır”.
Bu yöndeki öngörüler, toplumda korkuları ve endişeleri depreştiriyor. Özellikle takriben 50 yıllık süreçte yaşanan terör katliamları ve bu katliamların sorumlusu olarak da APO ve Demirtaş’ın görülmesi, toplumun bazı kesimlerinde ciddi itirazlara sebep olmaktadır.
Mevcut anayasa çerçevesinde APO ve Demirtaş’ın aday olabilmeleri mümkün değildir. Fakat toplumda bu kişilerin aday olacakları yönünde oluşan algılar, bu anayasal durumdan bağımsız olarak şekillenmektedir. Çünkü bu kaygıları taşıyanların çok büyük ekseriyeti, meselenin hukuki yönünü bilmemektedirler. Bu anayasal durumdan bağımsız olarak şekillenen algılar, toplumda tepki çeken hususlardan birini teşkil etmektedir.
Algı temelli bir diğer kaygı da “elindeki silahları kullanmaya devam eden PKK terör örgütü ile müzakere yapıldığı ya da yapılacağı yönündeki imajdır”.
Burada “yeni süreçle amaçlananın, eli silahlı terör örgütüne silahlı mücadelesini ödüllendirmek kabilinden bazı tavizler mi verilmek isteniyor”? yönünde tehlikeli bir algı zihinleri bulandırıyor.
Fakat gerek Bahçeli gerekse Erdoğan bunu kesinlikle reddediyorlar. Yani her ikisinin müşterek açıklamaları şu yöndedir:
“Ya silahları bırakarak gömecekler ya da silahları ile birlikte gömülecekler ”.
Nitekim devletin PKK ve uzantılarına yönelik operasyonları da bu açıklamalarla uyumlu görünüyor.
Bu sürecin sağlıklı bir şekilde yürütülerek arzu edilen amaçlara ulaşılabilmesi, her şeyden önce toplumda oluşan bu olumsuz algıların giderilmesini lüzumlu kılmaktadır.
Bu kaygıların giderilmemesi halinde, bir yandan bu sürecin işleyişi aksayabilir, diğer yandan da karanlıkta belirsiz kalan kaygılar sebebiyle Cumhur İttifakı tabanında ciddi aşınmalar yaşanabilir. Bu vesileyle, bu sürecin her şeyden önce Cumhur İttifakı tabanının ikna edilerek şeffaf bir şekilde yürütülmesi icap etmektedir.
Bahçeli’nin Erdoğan Destekli Açıklamalarıyla Alakalı İlk Öngörülerim
Burada önce Bahçeli’nin açıklamalarından önceki daha sonra bu açıklamalardan sonra ama Suriye’de yaşananlardan önceki öngörülerime ve izlenimlerime yer vereceğim. Son olarak da Suriye’de yaşananlarla bağlantılı izlenimlerimi paylaşacağım.
Bahçeli’nin Açıklamalarından Önceki Dönemlerde İzlenim ve Öngörülerim
Ben daha önceleri muhtelif kereler Amerika’nın Suriye’yi terk ederek PKK’yı Türkiye’ye karşı kendi başına sahipsiz bırakacağından bahsetmiştim.
Bu mevzu ile alakalı 2018 yılında bir yazımızda şunları söylemiştik:
Bugün Türkiye’nin özellikle gerek Suriye’de, gerekse bölgedeki diğer ülkelerde adalet ve insani temelli politikaları, Türkiye’yi bu mazlum milletler nezdinde kurtarıcı rolüne büründürmektedir. Özellikle İslam devletlerindeki toplumlardan gelen tepkiler büyük ölçüde bu tespit ile örtüşmektedir. ABD, pervasız, kibirli, hiçbir insani ve ahlaki temele dayanmayan, salt güç ve menfaat temelli, insan hakları bağlamında gayrı meşru politikaları ile şimdilik üstün imiş gibi görünse de yakın ve orta vadede bu bölgede kendi sonunu hazırlıyor (Adnan KÜÇÜK, “Teröre Karşı Ama Terörle Birlikte”, Star Gazetesi, Açık Görüş, 03.02.2018).
2021 yılında şunları söylemişiz:
“Malum “güç oyunu bozar”. Türkiye bölgesinde güçlendikçe, istemeseler de emperyal güçler bu gücü kabullenmek zorunda kalacaklardır. Pragmatist Batılı güçlerin, bu güçlenme karşısında PKK’yı satması hiç de zor olmayacaktır”. Adnan KÜÇÜK, “Kürt Sorununun Çözümünde Muhatap Arayışı”, Hür Havadis, 24 Eylül 2021.
Benzer öngörülerimize “Adnan KÜÇÜK, NATO’nun Kuruluş Amacı ve Terörizmle İmtihanı (5), Türk Time, 2 Ağustos 2022 Salı” başlıklı yazımızda da yer vermiştik.
Benzer görüşleri muhtelif kereler yaptığımız konuşmalarda da dile getirdik.
Bahçeli’nin Açıklamaları Sonrasında İzlenim ve Öngörülerim
Bahçeli’nin bu sözleri sarf etmesinden sonra bazı arkadaşlarla konuyu tartışırken şu öngörülerde bulundum.
Bazı arkadaşlar bana şu soruyu sordular:
“Ben yıllardır MHP’ye oy veren birisiyim, milliyetçi olarak yaşadım ve hala da milliyetçi kimliğimi muhafaza ediyorum. Bir milliyetçi olarak Bahçeli’nin bu açıklamalarının mantığını anlamış değilim; bu konuda ne dersiniz”?
Benzer sorular, bazı AK Parti’li üyelerden tarafından da soruldu.
Bu kişilere şu cevabı vermiştim:
“Amerika nasıl Vietnam’dan, Afganistan’dan çekildi ise Suriye’den de çekilecektir. Bu öngörümü üç sebeple ileri sürüyorum. Birincisi, yeniden ABD başkanı seçilen Trump’ın açıklamaları bu öngörümü doğrular mahiyettedir. İkincisi, artık Amerika Türkiye’ye rağmen PKK ile amaçlarına ulaşamayacağını anlamış görünmektedir. Üçüncüsü Amerikalıların burada kalmalarının Amerikan ordusunda ve toplumunda lüzumsuz görülmesi hatta eleştirilir hale gelmesidir. Bahçeli ve Erdoğan bu gerçekliklere bağlı olarak Amerika’nın bu bölgeden çekilmesi neticesinde PKK ve uzantılarının Türkiye’ye karşı tek başına kalacaklarını, bu durumda PKK ve uzantılarının Türkiye’ye rağmen amaçlarına ulaşamayacaklarını gördüler. PKK ve uzantılarının da bu gerçekliği göreceği düşünülerek, bu açıklamalar yapılmıştır”.
Nitekim DEM’den gelen ilk tepkiler, bu öngörümle uyumlu olmuştur. DEM adına bu öneriyi kesinlikle reddeden bir açıklama gelmedi. Bu parti adına yapılan açıklamalar eskiye kıyasla daha itidalli ve temkinli oldu.
DEM’liler yakın gelecekte PKK ve uzantılarının başına gelebilecekleri sezmiş olmalılar ki, zamanla İmralı ile görüşme sürecini hazırlayan bir pozisyon aldılar.
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 11154 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |