BAŞBAKAN ERDOĞAN: ORTAK DÜŞMANA KARŞI ORTAK BİR MÜCADELE YÜRÜTMEK ZORUNDAYIZ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Terör örgütü; Türkiye'nin, bölgenin, Kürt kökenli vatandaşlarımızın, bölgesel barış ve istikrarın, temel insani değerlerin, hukukun, demokrasinin açık bir düşmanıdır. Bu ortak düşmana karşı ortak bir mücadele yürütmek zorundayız'' dedi.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine yaptığı ziyaretlerde, bazı çocukların kalabalığın arasından sıyrılarak yanına geldiğini ve (Başbakanım size bir şey söyleyebilir miyim? Bana bir laptop alır mısınız?) dediklerini ve bunun çok anlamlı olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Bakınız sizden para istemiyor, başka bir şey istemiyor. Laptop istiyor. Bu noktaya gelmek işte önemliydi. Şimdi bu başarıldı." dedi.
Başbakan Erdoğan, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) eğitim-öğretim yılı açılış törenine katıldı.
Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, üniversitelerin önemine değinerek, dünyadan ve ülkesinden kopuk, kendi toplumuyla bağlarını kesmiş, iletişim kuramamış bir üniversitenin ne eğitime, ne bilime, ne de ilerlemeye katkısının olacağını, bunu yaşayarak gördüklerini ifade etti. Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bugün bu sıralarda okuyan sizler, sevgili öğrencilerimiz, yarının idarecileri, milletvekilleri, bürokratları, iş adamları olacaksınız. Sizler yarının ekonomistleri, bilim adamları, mühendisleri, sanatçıları olacaksınız. Biz size bugün kaliteli imkanlar sunabilirsek yarın Türkiye o kadar kaliteli imkanlara kavuşacaktır. Sizlere ne kadar özgür, ne kadar demokratik bir ortam sunabilirsek yarının Türkiye'si de o kadar özgür, o kadar demokratik olacaktır.
Üniversiteler özgür aklın, eleştirel aklın, her düşüncenin merkezi olmak durumundadır.Bilim de sanat da böyle bir ortamdan neşet edebilir. Bu kampüsler içinde, bu anfilerde, sınıflarda, kantinlerde, bahçelerde her şey özgürce konuşulabilmeli, özgürce tartışılabilmeli. Kimsenin hukukuna, hakkına zarar vermeden, toplumun ve ülkenin hassasiyetlerini gözeterek her şey konuşmalı, müzakere edilmeli, analiz edilmeli. Yani geçmişten bugüne 'müsademe-i efkardan barika-i hakikat doğar' anlayışından hareketle, biz geleceği aydınlatmalıyız. Fikirlerin, düşüncelerin çarpışmasından, çatışmasından değil, tartışılmasından inanıyoruz ki işte hakikat güneşi doğacaktır. Bunun peşinde olmaya mecburuz.
Hiç kimse fikirlerinden dolayı kınanmamalı, farklı inanç ve yaşam tarzları nedeniyle dışlanmamalı. İşte ancak bu şekilde Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ifadesiyle 'fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür' bireyler yetiştirebiliriz. İşte o zaman üniversitelerimiz asli görevlerini yerine getirebilir. İşte o zaman geleceğin özgür ve kalkınmış Türkiyesini inşa edebiliriz.
Sanal korkularla, afaki yorumlarla, niyet okumalarla Türkiye'nin hangi noktaya gelebildiğini 2002 öncesinde çok net olarak gördük, tecrübe ettik. Hele hele biz üniversite yıllarımızda bunu çok açık, net yaşadık. Aynı sanal korkularla, niyet okumalarla çağın gerisinde kalan bir tahammülsüzlükle Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak mümkün olamaz.''
-''TÜRKİYE BÖLGENİN EĞİTİM ÜSSÜ OLACAK''-
Her zaman gerçekçi olacaklarını ve dünyanın ulaştığı şartları, bilimin ulaştığı noktayı ve modern dünyanın ulaştığı standartları her zaman dikkate alacaklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, aklı, bilimi, evrensel değerleri özümseyerek hareket edeceklerini, çağdaş dünyaya sırt dönmenin ve modern dünyanın ulaştığı standartları görmezden gelmenin mümkün olmadığını söyledi.
Türkiye'nin muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma hedefine ulaşmak için enerjisini boşa harcayamayacağını belirten Erdoğan, bugün ABD, Almanya, Bulgaristan ve Macaristan gibi ülkelerin yurt dışından gelen öğrenciler nedeniyle ekonomilerine ve bilimlerine çok büyük katkı sağladıklarını dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bizim bu noktada potansiyelimiz çok daha yüksek. Açık söylüyorum; Türkiye, Kafkasya'nın, Orta Asya'nın, Balkanlar'ın ve Ortadoğu'nun bir eğitim üssü, eğitim merkezi olma kabiliyetine ve kapasitesine sahiptir. Yüzbinlerce yabancı öğrenciyi ülkemize çekebiliriz. Hem ekonomik hem bilimsel anlamda atılım fırsatı yakalayabiliriz. Nitekim şu anda bu çalışmayı yapıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığımız, YÖK ile yaptığı çalışmalar neticesinde inşallah bu adımı da atacağız. Böylece farklı ülkelerin öğrencileri ülkemizde belki de imtihana tabi tutulmadan üniversitelerimizde öğrenci olma imkanını bulacaklar.
Bunun bize kazandıracağı birçok şey var. Hem ülkemizin üniversiteleri artık dünya üniversitesi haline gelecek, bir de üniversitelerimizden yetişen bu gençler kendi ülkelerine döndüklerinde Türkiye ile kendi ülkeleri arasında bir köprü görevini ifa edecekler. Bu, çok daha ileri seviyelere de taşınabilir. Üniversite şehirleri kurmak için çalışmalara başladık. Bu çalışmalarımız da sürüyor. Bu potansiyelin, bu imkanın, bu fırsatın önüne engeller çıkarmak, kusura bakmayınız, akla da bilime de mantığı da aykırı olur.''
-''İLKESİZ, SEVİYESİZ SİYASET TARZI''-
Bu hedeflerine de ulaşacaklarını ve eğitim noktasında Türkiye'ye yeni imkanlar sağlayacaklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin her alanda özgürleştikçe, standartlarını yükselttikçe üniversitelerin arzu edilen özgür ortamlarına kavuşacaklarını dile getirdi. Erdoğan, ''Bugün terör örgütünün panik içerisinde eylemlerini arttırmasının altında da işte bu özgürleşme, demokratikleşme hamlesi yatıyor'' dedi.
AK Parti hükümeti döneminde sadece Diyarbakır'da 3356 yeni derslik yaptıklarını, 8883 bilgisayar gönderdiklerini, 477 okula da genişbant internet erişimi (ADSL) kurduklarını söyledi.
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''25 bin 570 kızımız Diyarbakır'da okulla tanıştırılmış Haydı Kızlar Okula Kampanyasıyla. İşte bundan rahatsız oluyorlar. 6-7 yaşındaki çocukların arkasına saklanıp eylem yapacak kadar cehalet ve gözü dönmüşlük içerisindeler. Terör örgütünün bu gözü dönmüşlüğünü anlamak mümkün ama bir de demokratik zeminde siyaset yapma iddiası içinde olanlar yok mu? Onların sorumsuzluğuna, ilkesizliğine ne demeli, bunu anlamam mümkün değil. Küçük çocukları istismar edip çatışmadan, gerilimden, kutuplaşmadan medet umacak kadar ilkesizlik. Böyle ilkesiz, böyle seviyesiz bir siyaset tarzı olamaz. Çünkü o çocukların okulla buluşmasından rahatsızlar. O çocukların bilgisayarla, internetle buluşmasından rahatsızlar.''
-''BAŞBAKANIM BANA LAPTOP ALIR MISINIZ?''-
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine yaptığı ziyaretlerde, bazı çocukların kalabalığın arasından sıyrılarak yanına geldiğini ve (Başbakanım size bir şey söyleyebilir miyim? Bana bir laptop alır mısınız?) dediklerini ve bunun çok anlamlı olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bakınız sizden para istemiyor, başka bir şey istemiyor. Laptop istiyor. Bu noktaya gelmek işte önemliydi. Şimdi bu başarıldı.
O çocukların gelecekte eğitim göreceği üniversitelerin açılmasından da bu çevreler rahatsızdır. O çocukların okumasından, öğrenmesinden, bilgi sahibi olmasından rahatsızlar. Terör örgütü; Türkiye'nin, bölgenin, Kürt kökenli vatandaşlarımızın, bölgesel barış ve istikrarın, temel insani değerlerin, hukukun, demokrasinin açık bir düşmanıdır. Bu ortak düşmana karşı ortak bir mücadele yürütmek zorundayız. Terörün ürettiği olumsuz şartlardan rahatsızlık duyan herkes samimi bir şekilde tavır takınmak durumundadır. Bölgede yaşamı terörize edenlere çanak tutan bir siyaset anlayışı özgürlük konusunda, demokratikleşme konusunda ne kadar samimi olabilir?
Biz bu tahriklere asla gelmeyeceğiz ve bölgemizi de asla demokrasiden, özgürlüklerden bir kenara, ayrı tutmayacağız. Türkiye'nin güven ve istikrar ortamını bozmaya, ülkeyi gerilimlere sürüklemeye çalışanların oyununa asla gelmeyeceğiz. Türkiye, demokratik ve ekonomik kalkınma sürecinden asla ayrılmayacaktır. Birlik ve beraberlik içinde yolumuza devam edeceğiz.''
ERDOĞAN: -''ŞİMDİ 2009 YILI BAŞINDA BİR YEREL SEÇİME GİRİYORUZ, ÇOK ŞÜKÜR MALİ DİSİPLİN KONUSUNDA KİMSENİN ŞÜPHESİ YOK, OLAMAZ DA''
Türkiye'nin ekonomik anlamda çok büyük bir ivme yakalamış durumda olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, ekonominin tüm göstergelerinin son 6 yıl içinde katlanarak arttığını ve tarihi seviyelere ulaştığını söyledi.
Makro ekonomik ve mikro ekonomik seviyede Türkiye'nin bugün, tarihinin hiçbir dönemiyle kıyaslanamayacak kadar iyi bir düzeye geldiğini bildiren Erdoğan, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'da, enflasyonda, borç gerçekleşmelerinde, faizlerde, yapısal reformlarda, eğitimde, sağlıkta, enerjide çok büyük reformlar yaptıklarını belirtti.
''Elbette arzu ettiğimiz seviyelerde değiliz, ancak çok iyi seviyelere doğru gidiyoruz ve bu seviyelere, bu hedeflere de mutlaka ulaşacağız'' diyen Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin bugün, dünyanın 17, Avrupa'nın 6. büyük ekonomisi olduğunu anımsattı.
İhracatta, doğrudan küresel yatırımlarda ve yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde Türkiye'nin dünyanın en hızlı gelişen ülkeleri arasında yer aldığını ifade eden Erdoğan, bütün bunların yanında finans ve bankacılık sektöründe dünyaya örnek olabilecek güçlü bir yapıyı oluşturduklarını vurguladı.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Mali disiplinden asla taviz vermedik. 2002 yılı öncesini hatırlayan arkadaşlarım bilirler, her seçim dönemi Türkiye ekonomisi için adeta bir kabus dönemiydi. Mali disiplin terk edilir, para politikalarından sapılır, kemerler gevşetilir, sanal bir iyileşme ortamı sağlanırdı. Seçimin hemen sonrasında da bunun acı faturası ödenirdi. Bakın 2004 yılında bir yerel seçim, 2007 yılında bir genel seçim, bir Cumhurbaşkanlığı seçimi ve bir referandum yaşadık. Hiçbirinde mali disiplinden taviz vermedik popülizm yapmadık.
Şimdi 2009 yılı başında bir yerel seçime giriyoruz, çok şükür mali disiplin konusunda kimsenin şüphesi yok olamaz da. Bu Türkiye için çok yeni bir durum, çok yeni ve modern bir siyaset tarzı. İşte bu siyaset tarzını, bu ekonomik modeli geleceğe taşıyacak olan sizlersiniz. Biz başlattık, sürdürüyoruz ve inanıyorum ki bugün bu sıralardan yetişenler bu sorumluluğu gelecekte taşıyacaklar.''
-BORÇLANMA TARTIŞMALARI-
Borçlanma konusuna da değinen Başbakan Erdoğan, bu konuda yanlış değerlendirmelerin yapıldığını, bu konunun kamuoyuna yanlış aktarıldığını belirtti.
Borçlanma konusunda konuya hakim olmayanların yaptığı değerlendirmelerin kamuoyunu da yanılttığını vurgulayan Erdoğan, ''Çoğu zaman siyasetçilerin, ekonomistlerin de bu yanılgıya düştüğünü, yanlış rakamlarla maalesef yanlış yorumlar yaptığını görüyoruz'' dedi.
Kamu net borç stokuna ilişkin değerlendirmeler de yapan Başbakan Erdoğan, Hazine Müsteşarlığı rakamlarıyla konuya açıklık getirdi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''2002 yılında Türkiye'nin kamu net borç stoku 215.3 milyar dolardı. 2008 yılı ikinci çeyreğinde ise 235 milyar dolar. 2005 yılından itibaren Hazine tarihinde ilk kez kamu net borç stoku gerilemeye başladı ve bu gerileme devam ediyor. Borç göstergelerinde asıl olan ve bütün dünyada kabul edilen gösterge, kamu net borç stokunun Gayrı Safi Milli Hasıla'ya oranıdır. Borcunuzun rakam olarak büyümesi bir şey ifade etmiyor. Çünkü Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'mız borcumuzdan çok daha fazla artıyor. Burayı gözden kaçırmamak gerekiyor. 79 senede Gayri Safi Milli Hasıla 230 milyar dolar ama bunun üzerine 4.5 yıl içerisinde 429 milyar dolar ilave etmişsiniz, 2007 sonu itibariyle. Bu rakam 659 milyar dolara ulaşmış, bu artışı göreceksin. Bu artış hızıyla, kamu net borç stokundaki artış ne durumda, bunun karşılaştırmasını yapacaksınız.''
-BANKACILIK VE FİNANS SEKTÖRÜ-
Başbakan Erdoğan, Türkiye'de kamu net borç stoku açısından Almanya'dan, İngiltere'den, Japonya ve ABD'den çok daha iyi duruma gelindiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Burada asıl sıkıntı, borçlanmadaki faiz oranlarıdır. Ancak o noktada da büyük iyileşme kaydettik. Yeni Türk Lirası cinsi iskontolu yıllık bileşik faiz oranı 2002 yılında yüzde 62.7 oranındaydı. Bugün yüzde 20'ler seviyesinde, dün itibariyle veriyorum, yüzde 23. Borçlanma vadelerini de burada vermek istiyorum. 2002 yılında Türkiye piyasalardan ortalama 9 ay vadeyle borç bulabiliyordu. 2007 sonunda bu vade 33 aya kadar çıktı. Bugün 29 ay. Bunlar devletin resmi rakamları. Bakıyorsunuz ortada bir sürü rakam dolaşıyor. Nereden bu rakamlar çıkar, biz de şaşırıyoruz. Herkes kendine göre bir rakam söylüyor ve ona göre yorumluyor. Türkiye çok şükür bugün, çok sağlam bir borç yapısına kavuşmuştur. Bu iyileşme de devam ediyor. İşte 'Küresel kriz Türkiye'yi az etkileyecek, Türkiye'yi teğet geçecek' derken, bu sağlam yapıya dayanarak bu tahminlerde bulunuyoruz. Bankacılık sektörümüz, finans sektörümüz geçmişle kıyaslanamayacak kadar iyi yapıda. Mali disiplin tavizsiz sürüyor, sürecek. Ekonomi öyle eskisi gibi yap boz tahtasına dönüştürülmüyor ve dönüştürülmeyecek. Neyi hedefliyorsak o doğrultuda ilerliyoruz. Güçlü, sağlam ve sağlıklı bir ekonomik yapıyla emin adımlarla geleceğe doğru ilerliyoruz. Hedefimiz inşallah Türkiye'yi Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünde dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi içerisinde görebilmektir.''
-''BU MİLLETİN EVLADINA EĞİLİP BÜKÜLMEK YAKIŞMAZ; DİK DURACAKSIN''
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, üniversiteleri sadece birer eğitim-öğretim kurumu olarak görmediklerini belirterek, ''Üniversiteler, kuruldukları şehirlerde ekonomik kalkınmaya, sosyal dönüşüme, demokratikleşmeye, çağdaş standartların yakalanmasına en önemli katkıyı sağlayacak kurumlardır'' dedi.
Başbakan Erdoğan, üniversitenin, Türkiye'nin önde gelen eğitim kurumları arasında yerini aldığını söyledi.
Elinden geldiği ölçüde üniversitelerin açılış törenlerinde bulunmaya gayret ettiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin geleceğine ilişkin son derece umutlu olduğunu, üniversitelerde, öğrencilerin gözlerinde bu ışığı, bu kararlılığı gördüğünü dile getirdi.
AK Parti hükümetinin 6 yıldır eğitime yaptığı yatırımların meyvelerini vermeye başlamasını görmenin kendisini mutlu ettiğini belirten Başbakan Erdoğan, hükümetleri döneminde 41 devlet üniversitesi kurduklarını ve Türkiye genelinde üniversitesi olmayan il kalmadığını ifade etti.
13 vakıf üniversitesinin kuruluş izinlerini verdiklerini de anımsatan Erdoğan, 76 olan üniversite sayısını bugün 130'a çıkardıklarını kaydetti. Erdoğan, ''Biz üniversitelerimizi sadece birer eğitim-öğretim kurumu olarak görmedik, görmüyoruz. Üniversiteler, kuruldukları şehirlerde ekonomik kalkınmaya, sosyal dönüşüme, demokratikleşmeye, çağdaş standartların yakalanmasına en önemli katkıyı sağlayacak kurumlardır. Üniversite kuruluşlarına karşı çıkan, yeni üniversiteleri tabela üniversitesi diyerek eleştirenlerin gözden kaçırdığı işte budur'' dedi.
-''BİLGİYİ VE PARAYI YÖNETMEK''-
Üniversitede liderlik ve sosyal davranış biçimleri derslerinin verilmesinin öğrencilere ayrı bir zenginlik kazandıracağını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
''Başarılı bir iş adamıyla sohbet ederken onun söylediği bir söz vardı, şu anda ebediyette... 'Biz toplum olarak iki şeyi başardık. Yıllar yılı ihmal edilmiş bir topluluktuk fakat bizim büyüklerimiz bir şeye karar verdiler, başarının iki önemli sırrı var. Bir bilgiyi yöneteceksiniz, başarılı yöneteceksiniz; iki parayı iyi yöneteceksiniz ve bilgiyi iyi yöneterek, parayı iyi yöneterek bugünkü durumlara geldik'. Şimdi gerçekten bilgiyi ve parayı yönetmek bakıyorsunuz hakikaten işin sır noktaları. Bunu başarmaya mecburuz. Bilgi sahibi olabilirsiniz ama bunun hamalı olursunuz. Peyami Safa'nın buna benzer bir ifadesi var ama kullanmak istemiyorum. Biz bu noktada olmamalıyız. Hamalı değil, onun yönetimi olmak, aslolan budur. Paranın da hem hamalı olanlar var ama bir taraftan da parayı çok iyi yönetenler var. İkincisi olmak çok daha önemli. İnanıyorum ki buradan işte bu gençler yetişecek.''
Sosyal davranış biçimleri konusuna da değinen Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bir yaşlı amcamız oğlunu İstiklal şairimiz Mehmet Akif merhuma gönderir. 'Git Mehmet Akif amcan sana bir nasihatte bulunsun' der ve İstiklal şairimize gider. Mehmet Akif merhum da ona bir dörtlükle nasihatte bulunur: 'İhtiyar amcanı dinler misin oğlum Nevruz? Ne çok söyle, ne büyük söyle; yiğit işte gerek. Lafı bol, karnı geniş soyları taklit etme. Sözü sağlam, özü sağlam adam ol, ırkına çek' demiş. Bunu yakalamak, yaşamak bunu hücrelerine kadar bir davranış biçimi olarak sindirmek, inanıyorum ki her Türk evladının bana göre özelliği olmalıdır. Böyle kuru sıkı atmanın anlamı yok. Ne aldatan olacaksın ne de aldanan olacaksın; adam gibi adam olacaksın, omurgalı olacaksın. Böyle eğilip bükülen, hele hele bu milletin evladına eğilip bükülmek yakışmaz; dik duracaksın. İnşallah bu rekabet dünyasında bizler onurlu yerimizi alacağız ve Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yıl dönümünde de ilk büyük 10 ekonomi arasına girmek suretiyle dünyayı yönlendiren ülkeler arasında yer alacağız.''
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Başbakan Erdoğan'ı törene gelişinde üniversitenin kapısında karşıladı ve uğurladı. Erdoğan, kısa bir süre öğrencilerle sohbet etti.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |